Bu köy 47 yıldır muhtarsız
1966 yılındaki Varto depreminde haritadan silinen Muş'un Akkonak köyü, 47 yıl boyunca muhtarsız kaldı. Köy sakinleri, muhtarsızlıktan kaynaklanan sıkıntılarını İLKHA'ya anlattılar.
MUŞ - 1966 yılında Varto depreminde haritadan silinen Muş'un Akaonak köyü, 47 yıl boyunca muhtarsız kaldı. Depremin ardından iç iskâna tabi tutulduklarını belirten Akkonak sakinleri, muhtarlarını olmaması nedeniyle çok sıkıntı çektiklerini, köylerine artık muhtarlık istediklerini ifade ettiler.
Köy sakinleri, en ufak bir resmi işlem için başka köy veya mahalle muhtarlarına başvurduklarını, bu yönde çok sıkıntı çektiklerini söylediler.
Köyün kuruluşu Cumhuriyet'ten öncesine dayandığını, Varto depreminden sonra köyün haritadan silindiğini belirten Salih Aşar, 47 yıl boyunca bir mahalle muhtarıyla yönetildiklerini söyledi. Aşar; "Bu köy 1915'ten evvel kurulan bir köydür. Köy kurulduğu günden beri Müslümanlara ait olmakla beraber, Ermenilerin bu köye giremedikleri de aldığımız bilgiler arasındadır." dedi.
Köyün 1966 Varto depreminde iç iskâna tabi tutulduğunu belirten Aşar, " Devlet, Muş'un Sunay Mahallesi'nde bize ev yaptı. Deprem olayından sonra köyümüzün muhtarlığı Sunay Mahallesi'nin üzerine verildi. O depremde 3 köy bu şekilde mahalle muhtarlığının bünyesine girdi. Maddi imkânlarımız kıt olduğundan depremden bir yıl sonra köye dönüş yaptık. Gençlerimiz işsizdi. Fabrika yoktu. Uğraşabileceğimiz bir iş yoktu. Bu yüzden tekrar köyümüze dönerek kendi imkânlarımızla evlerimizi yeniden inşa ettik." şeklinde konuştu.
"Yardımların birçoğundan mahrum kalıyoruz"
Depremin yaşandığı dönemde çok çileler çektiklerini belirten Aşar, köy muhtarlarının olmaması nedeniyle işlerini mahalle muhtarı aracılığıyla halletmeye çalıştıklarını söyledi. Aşar; "Şimdi ise başka bir sorunla karşı karşıyayız. Resmi yazışmalarımızda Devlet, bazen resmi evraklardaki mahalle muhtarının onayını kabul ediyor, bazen kabul etmiyor. Muhtarımızın olmaması nedeniyle devletin köylere yönelik yardımlarının birçoğundan mahrum kalıyoruz." ifadelerine yer verdi.
Bir köyün muhtarının köyün büyüğü, yöneticisi, hizmetçisi ve köyün sorunları ile ilgilenen kişisi olduğunu belirten Aşar, "Birçok konuda sorunumuz var. Bunlar; okul, cami, su, sağlık ocağı ve kanalizasyon gibi... Köyümüzde Sağlık ocağı olmadığından, kışın zaman zaman hastalarımızı karda yaya olarak kilometrelerce sırtımızda taşımak zorunda kalıyoruz. Hastalarımızı buradan hastaneye götürürken çok zorluk ve sıkıntı çekiyoruz. Yollarımız bozuk. Elektriklerimiz kesildiğinde bazen bir hafta karanlıkta kalıyoruz. Dolayısıyla muhtarımız olmadığından zor durumdayız, birçok sorunla karşılaşıyoruz.'' diye konuştu.
Gençlerimiz işsiz
Köy sakinlerinden Fahrettin Biçici, köy nüfusunun artmasıyla beraber maddi sıkıntılarının da artığını ifade ederek gençlerinin birçoğunun işsiz olduğunu, devletten gençlere iş vermesini istedi.
Arazilerimiz işgal edildi
Biçici; "Bundan bir kaç yıl öncesine nispetle hızla gelişen bir köyün, normal olarak okul, sağlık ocağı, su, kanalizasyon vs gibi şeylere de ihtiyaç duyar. Muhtarımız olmadığından, devletin halka sunduğu imkânlardan ve diğer köylere yönelik yaptığı hizmetlerden gerektiği gibi istifade edemiyoruz. Alparslan 2 Barajı da buraya girdikten sonra arazimiz işgal edildi, köy resmen suyun altına girecek. Barajın burada kurulmasıyla beraber sıkıntılarımız daha da çoğaldı. Gençlerimizin geneli işsiz... Burada iş imkânı olmadığından İstanbul'a ve batı illerine gidip çalışmak zorunda kalıyorlar. Devlet gençlerimize iş imkânı sağlasın. İş imkânımız olamadığından nüfusumuz attıkça maddi sıkıntılarımız da artıyor." dedi.
"Bize bir çare bulsunlar"
Biçici; "Nüfusumuz çok kalabalık. Muş'tan köyümüze döndükten sonra arazimizi işletip geçimimizi sağlamaya çalışıyorduk. Şu an arazimiz de suyun altında kalacak. Peki, biz şimdi ne yapalım. Devlet bize bir çare bulsun. Biz bu devletin vatandaşıyız. Arazimizi paylaştırmaya kalkışsak, ailemizde kişi başına ancak bir dönüm ya düşer ya düşmez. Peki, biz bir dönüm toprakla nasıl geçimimizi sağlayacağız? Tabi ki sadece ben değil, bu köy halkının geneli bu durumda. Halimiz ne olacak? Biz bu ülkenin insanı değil miyiz? Nereye gidelim? İlgililer bize bir yol göstersinler." ifadelerini kullandı.
Acilen bir okula ihtiyaç var
Ortaokullarının olmamsı nedeniyle çocuklarını başka köylerde okutmak zorunda kaldıklarını belirten Biçici, özellikle kış aylarında okula giden çocuklarının çok çile çektiklerini okudukları, bu nedenle köylerine ya bir servis aracının verilmesini ya da okul yapılmasını istedi.
"Muhtarlık köyümüz için büyük bir ihtiyaçtır"
Köy sakinlerinden Ahmet Güler ise, Cumhuriyet'in kuruluşundan önce de köylerinin Müslüman ve İnancına bağlı bir köy olduğunu, genelde doğu illerinde kavgalar sonucu ölümler yaşanmasına rağmen, köylerinde böyle bir vakıanın yaşanmadığına dikkat çekerek, "Muhtarlık köyümüz için büyük bir ihtiyaçtır." diye konuştu.
Görevliler 'Akkonak köyü diye bir köy yok' diyerek bizi geri çeviriyorlar
Güler; "Bu sıkıntılardan sonra artık köyümüzün muhtarlığını istiyoruz. Çünkü resmi dairelerde evrak onayı konusunda oldukça sıkıntı çekmekteyiz. En basitinden bir evlilik cüzdanı çıkarabilmek için çevre köylerdeki muhtarlara gitmek zorunda kalıyoruz. Onlarda artık işimize bakamıyor. Çünkü resmiyette ne köyümüz var ne de muhtarımız Resmi dairelere müracaat için gittiğimizde görevliler bize, 'Akkonak köyü diye bir köy yok.' diyerek bizi geri çeviriyorlar. Dolayısıyla muhtarlığımız olmadığından sürekli sıkıntılarla karşı karşıya kalıyoruz'' ifadelerini kullandı.
"Devlet tüm bölge insanını istihdam edecek projeler yapmalı"
Baraj sularından dolayı arazilerinin su altında kalması ile çok mağdur olacaklarını ifade eden Güler; "Biz Akkonak köy halkı olarak genelde tarım ve hayvancılıkla uğraşırız. Fakat köyümüz ve çevre köylerin arazilerinin çoğunluğu baraj sularının altında kalacağı için mağduriyetimiz oldukça artacaktır. Bu nedenle devletten sadece Muş'a değil, tüm bölgeye insanımızı istihdam edecek projeler geliştirmesini, fabrikalar yapmasını istiyoruz. Biz istiyoruz ki, yıllarca batı illerinde, gurbette çalışmak zorunda kalan gençlerimiz artık evlerini terk edip gitmesinler." diye konuştu.
Ayrıca köyde bir de içme suyu ve kanalizasyon sıkıntısı çektiklerini ifade eden Güler; "Su depomuz var. Fakat özellikle yaz aylarında bu mevcut sudan en fazla günde 2 saat istifade edebiliyoruz. Köy nüfusu arttığından dolayı su yetmiyor. Köyün su kaynakları var. Eğer devlet bu işe el atıp bu su kaynaklarını bize ulaştırırsa su sıkıntımız da böylece giderilmiş olacak. Yetkililerden sesimizi duymasını ve köyümüze sahip çıkmasını istiyoruz." dedi. (M. Şirin Çağlayan-İLKHA)
Köy sakinleri, en ufak bir resmi işlem için başka köy veya mahalle muhtarlarına başvurduklarını, bu yönde çok sıkıntı çektiklerini söylediler.
Köyün kuruluşu Cumhuriyet'ten öncesine dayandığını, Varto depreminden sonra köyün haritadan silindiğini belirten Salih Aşar, 47 yıl boyunca bir mahalle muhtarıyla yönetildiklerini söyledi. Aşar; "Bu köy 1915'ten evvel kurulan bir köydür. Köy kurulduğu günden beri Müslümanlara ait olmakla beraber, Ermenilerin bu köye giremedikleri de aldığımız bilgiler arasındadır." dedi.
Köyün 1966 Varto depreminde iç iskâna tabi tutulduğunu belirten Aşar, " Devlet, Muş'un Sunay Mahallesi'nde bize ev yaptı. Deprem olayından sonra köyümüzün muhtarlığı Sunay Mahallesi'nin üzerine verildi. O depremde 3 köy bu şekilde mahalle muhtarlığının bünyesine girdi. Maddi imkânlarımız kıt olduğundan depremden bir yıl sonra köye dönüş yaptık. Gençlerimiz işsizdi. Fabrika yoktu. Uğraşabileceğimiz bir iş yoktu. Bu yüzden tekrar köyümüze dönerek kendi imkânlarımızla evlerimizi yeniden inşa ettik." şeklinde konuştu.
"Yardımların birçoğundan mahrum kalıyoruz"
Depremin yaşandığı dönemde çok çileler çektiklerini belirten Aşar, köy muhtarlarının olmaması nedeniyle işlerini mahalle muhtarı aracılığıyla halletmeye çalıştıklarını söyledi. Aşar; "Şimdi ise başka bir sorunla karşı karşıyayız. Resmi yazışmalarımızda Devlet, bazen resmi evraklardaki mahalle muhtarının onayını kabul ediyor, bazen kabul etmiyor. Muhtarımızın olmaması nedeniyle devletin köylere yönelik yardımlarının birçoğundan mahrum kalıyoruz." ifadelerine yer verdi.
Bir köyün muhtarının köyün büyüğü, yöneticisi, hizmetçisi ve köyün sorunları ile ilgilenen kişisi olduğunu belirten Aşar, "Birçok konuda sorunumuz var. Bunlar; okul, cami, su, sağlık ocağı ve kanalizasyon gibi... Köyümüzde Sağlık ocağı olmadığından, kışın zaman zaman hastalarımızı karda yaya olarak kilometrelerce sırtımızda taşımak zorunda kalıyoruz. Hastalarımızı buradan hastaneye götürürken çok zorluk ve sıkıntı çekiyoruz. Yollarımız bozuk. Elektriklerimiz kesildiğinde bazen bir hafta karanlıkta kalıyoruz. Dolayısıyla muhtarımız olmadığından zor durumdayız, birçok sorunla karşılaşıyoruz.'' diye konuştu.
Gençlerimiz işsiz
Köy sakinlerinden Fahrettin Biçici, köy nüfusunun artmasıyla beraber maddi sıkıntılarının da artığını ifade ederek gençlerinin birçoğunun işsiz olduğunu, devletten gençlere iş vermesini istedi.
Arazilerimiz işgal edildi
Biçici; "Bundan bir kaç yıl öncesine nispetle hızla gelişen bir köyün, normal olarak okul, sağlık ocağı, su, kanalizasyon vs gibi şeylere de ihtiyaç duyar. Muhtarımız olmadığından, devletin halka sunduğu imkânlardan ve diğer köylere yönelik yaptığı hizmetlerden gerektiği gibi istifade edemiyoruz. Alparslan 2 Barajı da buraya girdikten sonra arazimiz işgal edildi, köy resmen suyun altına girecek. Barajın burada kurulmasıyla beraber sıkıntılarımız daha da çoğaldı. Gençlerimizin geneli işsiz... Burada iş imkânı olmadığından İstanbul'a ve batı illerine gidip çalışmak zorunda kalıyorlar. Devlet gençlerimize iş imkânı sağlasın. İş imkânımız olamadığından nüfusumuz attıkça maddi sıkıntılarımız da artıyor." dedi.
"Bize bir çare bulsunlar"
Biçici; "Nüfusumuz çok kalabalık. Muş'tan köyümüze döndükten sonra arazimizi işletip geçimimizi sağlamaya çalışıyorduk. Şu an arazimiz de suyun altında kalacak. Peki, biz şimdi ne yapalım. Devlet bize bir çare bulsun. Biz bu devletin vatandaşıyız. Arazimizi paylaştırmaya kalkışsak, ailemizde kişi başına ancak bir dönüm ya düşer ya düşmez. Peki, biz bir dönüm toprakla nasıl geçimimizi sağlayacağız? Tabi ki sadece ben değil, bu köy halkının geneli bu durumda. Halimiz ne olacak? Biz bu ülkenin insanı değil miyiz? Nereye gidelim? İlgililer bize bir yol göstersinler." ifadelerini kullandı.
Acilen bir okula ihtiyaç var
Ortaokullarının olmamsı nedeniyle çocuklarını başka köylerde okutmak zorunda kaldıklarını belirten Biçici, özellikle kış aylarında okula giden çocuklarının çok çile çektiklerini okudukları, bu nedenle köylerine ya bir servis aracının verilmesini ya da okul yapılmasını istedi.
"Muhtarlık köyümüz için büyük bir ihtiyaçtır"
Köy sakinlerinden Ahmet Güler ise, Cumhuriyet'in kuruluşundan önce de köylerinin Müslüman ve İnancına bağlı bir köy olduğunu, genelde doğu illerinde kavgalar sonucu ölümler yaşanmasına rağmen, köylerinde böyle bir vakıanın yaşanmadığına dikkat çekerek, "Muhtarlık köyümüz için büyük bir ihtiyaçtır." diye konuştu.
Görevliler 'Akkonak köyü diye bir köy yok' diyerek bizi geri çeviriyorlar
Güler; "Bu sıkıntılardan sonra artık köyümüzün muhtarlığını istiyoruz. Çünkü resmi dairelerde evrak onayı konusunda oldukça sıkıntı çekmekteyiz. En basitinden bir evlilik cüzdanı çıkarabilmek için çevre köylerdeki muhtarlara gitmek zorunda kalıyoruz. Onlarda artık işimize bakamıyor. Çünkü resmiyette ne köyümüz var ne de muhtarımız Resmi dairelere müracaat için gittiğimizde görevliler bize, 'Akkonak köyü diye bir köy yok.' diyerek bizi geri çeviriyorlar. Dolayısıyla muhtarlığımız olmadığından sürekli sıkıntılarla karşı karşıya kalıyoruz'' ifadelerini kullandı.
"Devlet tüm bölge insanını istihdam edecek projeler yapmalı"
Baraj sularından dolayı arazilerinin su altında kalması ile çok mağdur olacaklarını ifade eden Güler; "Biz Akkonak köy halkı olarak genelde tarım ve hayvancılıkla uğraşırız. Fakat köyümüz ve çevre köylerin arazilerinin çoğunluğu baraj sularının altında kalacağı için mağduriyetimiz oldukça artacaktır. Bu nedenle devletten sadece Muş'a değil, tüm bölgeye insanımızı istihdam edecek projeler geliştirmesini, fabrikalar yapmasını istiyoruz. Biz istiyoruz ki, yıllarca batı illerinde, gurbette çalışmak zorunda kalan gençlerimiz artık evlerini terk edip gitmesinler." diye konuştu.
Ayrıca köyde bir de içme suyu ve kanalizasyon sıkıntısı çektiklerini ifade eden Güler; "Su depomuz var. Fakat özellikle yaz aylarında bu mevcut sudan en fazla günde 2 saat istifade edebiliyoruz. Köy nüfusu arttığından dolayı su yetmiyor. Köyün su kaynakları var. Eğer devlet bu işe el atıp bu su kaynaklarını bize ulaştırırsa su sıkıntımız da böylece giderilmiş olacak. Yetkililerden sesimizi duymasını ve köyümüze sahip çıkmasını istiyoruz." dedi. (M. Şirin Çağlayan-İLKHA)