7 kantonlu seçim: PYD seçimi neden erteledi? Türkiye-Suriye normalleşecek mi? Suriye'de neler oluyor?
Türkiye ve ABD’nin tepkilerinin ardından Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin (KDSÖY) düzenlemek istediği seçimler bir kez daha ertelendi. Peki şimdi ne olacak?
HABER MERKEZİ - Türkiye ve ABD’nin tepkilerinin ardından Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin (KDSÖY) düzenlemek istediği seçimler bir kez daha ertelendi. Önce 30 Mayıs’tan 11 Haziran’a ertelenen seçimlerin tarihi bu kez Ağustos ayına ertelendi.
Suriye’de 2011 yılında başlayan iç savaşın ardından Cezire, Afrin ve Kobani'de "kanton sistemiyle" başlayan fiili özerk yapılanmanın Halk Koruma Birlikleri (YPG) saldırıyla hâkimiyet alanı genişletilerek Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi kuruldu. Bölgede Türkiye’nin tepkisine rağmen daha önce de seçimler yapıldı ancak bu kez seçimlerin kapsamı genişletildi ve Salih Müslim’in dediği gibi “böylesi ilk kez oluyor.” Hazırlığı yapılan seçimler ABD’nin uygun şartlar sağlanmadığı gerekçesi ve Türkiye’nin operasyon tehdidi nedeniyle 2 kez ertelendi.
Suriye Kürt Ulusal Konseyi seçimleri boykot ettiğini açıkladı. Çatı altındaki siyasi partiler seçimlere kayıt yaptırmadı. Gerekçe ise PKK’nin Suriye kolu olan ve sözde Özerk yönetimin büyük paydaşını oluşturan PYD’nin silah zoruyla seçimlere müdahale etme ihtimali. Suriye Kürt Ulusal Konseyi’ne göre seçim sonuçları zaten önceden belli.
Söz konusu seçimlerin Cezire Kantonu, Deyrizor Kantonu, Rakka Kantonu, Fırat Kantonu, Minbic Kantonu, Efrin-Şehba Kantonu ve Tabka Kantonu’nda 6 büyükşehir, 40 şehir ve 105 beldede yapılması planlanıyor ve seçimlere yaklaşık 30 siyasi parti katılması bekleniyor. Kritik nokta şu; Yeni idari yasalarla 3 olan kanton sayısı 7’ye çıkarıldı. Bu da seçimlerin bu kez daha büyük tehlike kabul edilmesine neden oluyor.
TÜRKİYE KARŞI ÇIKIYOR
Türkiye hem güvenlik tehdidi hem de Suriye’nin toprak bütünlüğü nedeniyle seçimlere karşı çıkıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan ‘’Türkiye, güney sınırlarının hemen ötesinde Suriye'nin ve Irak'ın kuzeyinde bölücü örgütün bir teröristan kurmasına asla izin vermeyecektir.’’ açıklamasıyla bölgeye yönelik askeri harekat sinyali verdi.
Ankara, zaten yaz aylarında Irak’ın kuzeyinde PKK’ye yönelik yeni bir operasyon sinyali vermişti ve bu kapsamda Irak ile “ortak operasyon merkezi” kurulması önerisinde bulunmuştu. IKBY yönetimi de PKK’nin bölgedeki varlığından rahatsız. Çünkü PKK ile iyi ilişkilere sahip Talabani’nin son zamanlardaki çıkışları da IKBY’yi endişelendiriyor. Barzani yönetimini deviremezse Talabani’nin IKYB'den ayrılarak Süleymaniye merkezli federe devlet ilan edeceği iddia ediliyor. Elbette PKK ile iş birliği halinde.
Irak İçişleri Bakanlığı, Türkiye ile ortak güvenlik koordinasyon merkezinin bulunduğunu ve ülke sınırlarını Peşmerge güçleriyle birlikle koruyacaklarını açıklamıştı. Irak’ta PKK’ye yönelik kapsamlı bir operasyon gelecek. Alanı daraltılacak. Ancak Suriye’de seçimlerin yapılmasıyla Türkiye’nin dikkati o bölgeye de yönelebilir. Irak yönetimi, peşmerge ve Türkiye ile Irak’tan tasfiye edilmesi planlanan PKK’nin tek umudu Suriye. Suriye’ye yönelik kapsamlı bir harekat işlerini daha da zorlaştıracağı için önce Suriye rejimi ile ‘normalleşme’ yoluna gitmeyi hedefliyorlar.
ABD DE KARŞI (MI?)
Bölgede İsrail- Filistin savaşının devam ettiği bu süreçte, İran; Irak, Suriye, Lübnan ve Yemen’deki hâkimiyetini güçlendirirken ABD, müttefiklerine Türkiye’nin askeri müdahalesiyle oluşacak yeni bir kriz istemiyor. ABD’nin PKK’ye özerk bir statü kazandırmak istediği muhakkak. Hatta akıl hocaları Ortadoğu'nun yeni Lawrence'i Brett McGurk. Ancak Türkiye’nin tepkisini kestiremiyorlar. Bu nedenle PYD’nin Suriye yönetimi ile ‘normalleşme’ söylemlerine de karşı çıkmıyorlar. PKK ile Esad ‘anlaşırsa’ Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin “kendileri ve Şam arasındaki konuların Suriye’nin iç meseleleri olduğunu, Türkiye’nin güvenliğiyle ilgisi olmadığını” açıklaması realiteye dönüşecek.
Bu nedenle MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında yaptığı açıklamada Suriye rejimi ile normalleştirilmesi gerektiğini savundu.
ŞAM NE DİYOR?
Suriye rejiminin söz konusu seçimlere ilişkin tepkisizliği dikkat çekici. Daha önce Beşar Esad’ın Baas Partisi’nin basına kapalı toplantısında PKK/PYD ile diyalog başlatacaklarını açıkladığı iddia edildi. İddiaya göre Esad toplantı sırasında “Hükûmetin birkaç ay içinde Özerk Yönetim ile siyasi çözüme ulaşma niyetinde olduğunu” söyledi. Esad ayrıca Suriye’nin kuzeydoğusunda “askeri çözümü dışladıklarını ve bölgede askeri operasyon yapılmayacağını , Özerk Yönetim ile çözüme ulaşmanın yıllar değil birkaç ay süreceğini” söyledi.
PYD Eşbaşkanı Salih Müslim de Esad’a mesaj yollayarak ‘Bizi tanı, dışarıya karşı birlikte hareket edelim, Türkiye ülkedeki alanını genişletmesin’ diyerek görüşmek istedi. Ancak Suriyeli yetkililere göre diyalog başlatılacağı iddiası yalan. Esad Müslim’le görüşmeyi de reddetmiş.
Çünkü Suriye rejimine göre PYD’nin tek dayanağı ABD. ABD olmadan PYD/YPG’nin bir geleceği yok. Öncelik İdlib. İdlib alınırsa rejim gücünü ispat etmiş olacak ve bu gruplar yavaş yavaş tasfiye edilecek. Yine de planlarını uygulayana kadar sözde Özerk Yönetim ile başlatılacak herhangi bir diyalogun onların taleplerini kabul etmek olmadığı mesajları da geliyor rejim kanadından. Geçici bir süre ABD’nin bölgedeki vekil güçleri ile birlikte hareket edebilirler mi? Evet bu mümkün. Suriye ekonomisinin yüzde 60’ını kontrol eden bir alanda hakimiyet kuran, ABD’nin silah ve teçhizat akıttığı PKK’yi bölgeden kazımak kolay değil.
ESAD’TAN SADDAM TAKTİĞİ
Körfez Savaşı'nın ardından yenilgiye uğrayan Irak'taki Saddam Hüseyin yönetimi bir dizi ayaklanmayla karşı karşıya kalmıştı. Basra’da Şiiler, Süleymaniye’de Kürtler ayaklandı. Irak'ın 18 ilinden 14'ünde otoritesini kaybeden Saddam Hüseyin, Şii ve Kürt ayaklanmacılara merkezi yönetimde söz sahibi olmalarını önerdi, ancak iki taraf da bu öneriyi reddetti. Saddam tercihini Güney’den yana kullanarak Şiileri bastırdı. Böylece petrol bölgesini ‘kurtararak’ Erbil, Süleymaniye ve Duhok’u ‘feda’ etti. Şimdi Esad, ABD’ye kaptırdığı ve ülke ekonomisinin can damarı olan bölgeden pay almak için masaya mı oturacak?
TÜRKİYE-SURİYE NORMALLEŞMESİ
Arap Birliği’ne geri dönen ve Arap devletleriyle ilişkilerini onaran Suriye rejimi Türkiye ile normalleşmede isteksiz.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 17 Temmuz'da, "Biz Beşar Esad'la görüşme noktasında kapalı değiliz, görüşürüz. Bütün mesele, onların bize yaklaşım tarzı. Esad maalesef Türkiye'nin Kuzey Suriye'den çıkmasını istiyor. Böyle bir şey olamaz, çünkü biz orada terörle mücadele ediyoruz" demişti.
Esad ise verdiği yanıtta, "Suriye'deki terörizm Türkiye'de üretiliyor. Ben ve Erdoğan neden buluşalım? Meşrubat içmek için mi?" ifadelerini kullanmıştı.
Suriye yönetimi Türkiye’yi Suriye’de “işgalci güç” olarak tanımlıyor ve iç savaştaki aktörlerden bir tanesi olarak kabul ediyor. İlişkilerin normalleşmesi için de Türkiye’nin Suriye’den çekilmesini şart koşuyor.
Son olarak Suriye Dışişleri Bakanı Faysal El Mikdad iki ülke ilişkilerinin normalleşmesine ilişkin açıklamasında, “Suriye-Türkiye diyaloğunun temel şartı, Ankara’nın işgal ettiği topraklarımızdan çekilmeye hazır olduğunu beyan etmesidir” dedi.
Suriye rejimine yönelik bölgesel ve uluslarası izolasyon kalkmadan önce Türkiye-Suriye ilişkileri için bir şans vardı ancak şimdi eli güçlü olan taraf Suriye yönetimi ve eğer PYD ile diyalog süreci başlatırsa bu Türkiye için büyük bir risk anlamına gelecek.