Peygamber Sevdalıları Vakfı: Şer ittifakının hedefinde, parçalanmış bir ümmet coğrafyası var
Peygamber Sevdalıları Vakfı tarafından yapılan açıklamada "Emperyalist ABD öncülüğündeki şer ittifakının adım adım hayata geçirmeye çalıştığı şeytani planların hedefinde parçalanmış, zayıf düşürülmüş, anarşi ve kaosun hüküm sürdüğü bir ümmet coğrafyası vardır." ifadelerine yer verildi.
Peygamber Sevdalıları Vakfı, siyonist işgal rejiminin Gazze'ye yönelik katliam ve soykırımına bir kez daha tepki gösterdi.
Diyarbakır'da düzenlenen kitlesel basın açıklamasında, Gazze'deki direniş karşısında ecel terleri döken işgal rejiminin, Refah kentine sığınan Gazzeli sivilleri Sina Yarımadası'na sürme planları yaptığı belirtildi.
Açıklamada, Gazze sınırları içerisinden geçerek Akdeniz'i Akabe Körfezi'ne bağlayacak Ben Gurion Kanalı Projesi'ni hayata geçirmeye çalışan işgal rejiminin, mazlum Filistin halkını göçe zorlayacak adımlar attığına dikkat çekildi.
Merkez Sur ilçesi Ulu Camii önünde gerçekleştirilen basın açıklamasını Peygamber Sevdalıları adına Süleyman Börü okudu.
Açıklamasına "Zulmedenler yakında nasıl bir inkılapla devrileceklerini göreceklerdir. (Şuara 227)" ayetiyle başlayan Kaya "Filistin'de nesilden nesile aktarılarak günümüze kadar ulaşan direniş ruhunun öncüsü Şehit İzeddin el Kassam ve Kassamiler hareketine selam olsun! İşgal rejiminin temellerini sarsan İntifada hareketlerinin mimarı Şehit Fethi Şikaki ve İslami Cihad'a selam olsun. Mücadele ve kanıyla Filistin direnişini büyüten Şehit Şeyh Ahmet Yasin'e ve şanlı HAMAS'a selam olsun! Dünyanın dört bir yanında, asrın en büyük zulümlerinden birinin yaşandığı Gazze için harekete geçen vicdan sahibi herkese selam olsun. Allah'ın rahmeti ve bereketi, mazlum Filistin halkının acısını yüreğinin derinliklerinde hisseden ve bu alanda toplanan kardeşlerimizin üzerine olsun." dedi.
75 yılı aşkındır devam eden sistematik zulüm
Filistin'de 75 yılı aşkındır devam eden sistematik zulüm ve katliamların, 7 Ekim'den itibaren soykırıma dönüştüğünü belirten Börü "2006'dan bu yana dünyanın en büyük açık cezaevi haline getirilen Gazze, soykırım saldırıları ile dünyanın en büyük mezarlığına dönmek üzere. Kelimelerin anlatmakta kifayetsiz kaldığı vahşet nedeniyle şehadete ulaşan kardeşlerimizin sayısı 40 bine yaklaştı. 100 bine yakın mazlum yaralandı, on binlerce ev, okul, camii yıkıldı. Gazze'nin alt ve üst yapısı tamamen tahrip edildi. Yerle bir edilen Gazze'den Mısır sınırındaki Refah kentine sığınan mazlum Filistin halkı, burada da işgalcilerin vahşi saldırılarına maruz kalıyor. Soykırım saldırıları nedeniyle her gün yüzlerce kardeşimiz, kadın-çocuk-yaşlı ayrımı yapılmadan hunharca katlediliyor." ifadelerini kullandı.
İşgal rejiminin yeni Nekbe planı
Gazze'deki direniş karşısında ecel terleri döken işgal rejiminin, Refah kentine sığınan Gazzeli sivilleri Sina Yarımadası'na sürme planları yaptığına dikkati çeken Börü, Yeni bir Nekbe ve diaspora planı olan işgal rejimi, kendileri için teolojik öneme haiz Sina Yarımadası'nı işgal ederek arz-ı mev-ud hayali için önemli bir adım atmak istiyor. Gazze sınırları içerisinden geçerek Akdeniz'i Akabe Körfezi'ne bağlayacak Ben Gurion Kanalı Projesi'ni hayata geçirmeye çalışan işgal rejimi, mazlum Filistin halkını göçe zorlayacak adımlar atıyor. ABD'nin Gazze'de inşa ettiği ve yapımı geçtiğimiz günlerde tamamlanan limanın bu projeye hizmet ettiği aşikardır. Emperyalist ABD öncülüğündeki şer ittifakının adım adım hayata geçirmeye çalıştığı şeytani planların hedefinde parçalanmış, zayıf düşürülmüş, anarşi ve kaosun hüküm sürdüğü bir ümmet coğrafyası vardır. Bu nedenle İslam Ümmeti olarak uyanık olmak zorundayız. Dostumuzu ve düşmanımızı iyi tanımak ve buna göre tavır almak zorundayız." şeklinde konuştu.
"HAMAS, siyasi, ekonomik ve askeri olarak desteklenmelidir"
Başta Filistin olmak üzere özellikle Mısır ve tüm Ortadoğu ülkeleri için kaos ve işgal kapılarını aralayacak gelişmelerin önündeki en büyük engelin HAMAS ve diğer direniş gurupları olduğunu, İslam Ümmeti için her türlü fedakarlığı yapan HAMAS'ın sadece siyasi olarak değil ekonomik ve askeri olarak da desteklenmesi gerektiğini belirten Börü, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Siyonist işgal rejiminin 7 Mayıs'ta Refah Sınır Kapısı'nın Gazze tarafını işgaliyle birlikte Mısır topraklarından Gazze'ye insani yardım geçişi durmuştur. Sınırın Mısır tarafından Gazze'ye ulaştırılmak istenen yardım malzemeleri, tırlar içerisinde bekletilirken Gazze tarafında ise yeni bir kıtlık dalgası yaşanmaktadır. Gazze'ye düzenli bir şekilde yardım malzemeleri gönderilmediği takdirde açlık nedeniyle toplu ölümlerin yaşanacağı günler uzak değildir. Gazze ve Kuzey Gazze'de sağlık hizmetleri tamamen durmuş, birinci basamak tedavi hizmetleri dahi yapılamamaktadır. Bu bölgelerde yaşayan en az 700 bin insan yeni bir felaketin eşiğine gelmiş bulunmaktadır. İnsani felaketin yaşandığı bu bölgelere acil olarak sahra hastaneleri kurulmalı, tıbbi yardım malzemeleri ve sağlık görevlilerinin gönderilmesi için acilen harekete geçilmelidir."
"Filistin direnişini yargılamak kimsenin haddine değil"
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) Başsavcısının Filistinlilere yönelik insanlık suçu işledikleri gerekçesiyle işgal rejimi başbakanı ve savunma bakanı hakkındaki tutuklama talebini olumlu gördüklerini belirten Börü "Ancak aynı Savcının HAMAS'ın Gazze sorumlusu Yahya Sinwar, Filistin direnişinin genel komutanı Muhammed Deyf ve HAMAS Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye hakkındaki tutuklama talebini ise adaletsiz ve maksatlı bir girişim olarak görüyoruz ve reddediyoruz. Zalim ile birlikte mazlumu, haksız ile birlikte haklıyı da suçlu gören Uluslararası Ceza Mahkemesi Başsavcısının HAMAS liderleri hakkındaki tutuklama talebini kınıyoruz. Öte yandan işgal rejimi Uluslararası Ceza Mahkemesine taraf değilken Filistin bu statüye taraftır. Dolayısıyla Uluslararası Ceza Mahkemesinden tutuklanma kararı çıktığı takdirde işgal rejimi başbakanı ve savunma bakanı için herhangi bir tutuklanma söz konusu olmazken HAMAS lideri İsmail Heniyye'nin sözleşmeye taraf olan 123 ülkede tutuklanması gündeme gelecektir. Hal böyle iken Uluslararası Ceza Mahkemesinin algı operasyonlarını ve kılıfına uydurulmuş ayak oyunlarının farkında olduğumuzu belirtiyor, Filistin direnişini yargılamanın kimsenin haddine olmadığını haykırıyoruz." dedi.
"Herkes üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmeli"
ABD başta olmak üzere Avrupa genelindeki üniversitelerde, Filistin'de katledilen mazlumlar için ayağa kalkan öğrencileri kutladıklarını, küresel intifadanın ayak sesleri niteliğindeki bu protestoların tüm ülkelere yayılmasını temenni ettiklerini belirten Börü, son olarak şu ifadelere yer verdi:
"HAMAS'ın kuruluş bildirgesi El Misak'ta belirtildiği gibi Filistin hiç kimsenin malı olmayacak bir vakıftır. Filistin İslam ümmetinindir. Kudüs bilinci gelecek nesillere aktarılmalıdır. Bu bağlamda "Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli" Yeni Müfredat Taslağı'nda mutlaka "Kudüs" konusuna ayrıntılı yer verilmelidir. Siyonistlere destek veren firmalara ve ülkelere karşı boykot yaygınlaştırılmalı, boykotun devletler düzeyinde olması için -İslam İş birliği Teşkilatı ve D-8 ülkeleri gibi- üyeleri Müslüman devletlerden oluşan örgütler inisiyatif almalıdır. Gazze'de katliamların durdurulması için herkes üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmelidir. Gazze'de 8 aydan bu yana soykırıma karşı direnen, mücadele eden ve sabreden kardeşlerimize selam olsun, Allah yar ve yardımcıları olsun, Allah'ın selamı üzerinize olsun!" (İLKHA)