HÜDA PAR Kadın Kolları Başkanı Yarar: Değerlerimize uygun yeni bir medeni kanun yapılmalı!
HÜDA PAR Kadın Kolları Başkanı Sema Yarar, "Aile kurumunun altına adeta bir dinamit olarak yerleştirilen, kaynağını Batı'dan alan yasal düzenlemelerden vazgeçilerek kendi gerçekliğimize ve değerlerimize uygun yeni bir medeni kanun yapılmalıdır." dedi.
HÜDA PAR Kadın Kolları Başkanı Sema Yarar, son günlerde gündemin ilk sıralarında yer alan ve Cumhurbaşkanı'nın da belirttiği genç nüfusun azalması ve aile kurumunun dağılışı ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu.
Açıklamasında, birçok mesaj vererek çağrılarda bulunan Yarar "Aile kurumu ve genç nesil geleceğimizin temel güvencesidir. Ekonomisi ve sosyal hayatıyla güçlü ve ilerleyen bir ülke hedefliyorsak bunun aile kurumunun güçlendirilmesinden geçtiği bilinmelidir." dedi.
TÜİK'in açıkladığı "İstatistiklerle Aile" araştırma sonuçlarının aile kurumu ve Türkiye'nin geleceği açısından endişe verici olduğunu belirten Yarar, "Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) açıklamış olduğu 'İstatistiklerle Aile' araştırma sonuçlarına göre Türkiye'de ortalama hane halkı büyüklüğü 2023 yılında, bir önceki yıla göre azalma eğilimi göstererek 3,14 oldu. 2008 yılında 4 kişi olan ortalama hane halkı, büyüklüğünün geçen yıllar içerisinde sürekli bir azalma eğiliminde olması, aile kurumu ve dolayısıyla Türkiye'nin geleceği açısından endişe vericidir. Bu endişe verici durum yine TÜİK'in açıkladığı 2023 yılına ait doğum istatistiklerine de yansıdı. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2023 yılı doğum istatistiklerine göre Türkiye'de toplam doğurganlık hızı kayıtlara geçen en düşük seviyeye geriledi. Toplam doğurganlık hızı, 2001 yılında 2,38 çocuk iken 2023 yılında bu oran 1,51'e geriledi. Bu durum, doğurganlığın nüfusun yenilenme düzeyi olan 2,10'un altında kaldığını gösterdi." ifadelerini kullandı.
Yarar, "Bin nüfus başına düşen canlı doğum sayısını ifade eden kaba doğum hızı ise 2001 yılında binde 20,3 iken 2023 yılında binde 11,2 oldu. Diğer bir ifade ile 2001 yılında bin nüfus başına 20,3 doğum düşerken, 2023 yılında bu oran 11,2'ye geriledi." diye belirtti.
"Batı tipi seküler hayat tarzını dayatan hukuk ve eğitim sistemleri aile kurumunun canını okumuştur"
Yanlış aile politikaları ve olumsuz ekonomik şartların gençlerin aile kurmasını zorlaştırdığını söyleyen Yarar, "Sayın Cumhurbaşkanının da ifade ettiği üzere, endişe verici olan mevcut durum tolere edilebilir olmaktan çıkmıştır. Ancak söylem düzeyinde kalan bu hassasiyet, doğru politikalarla desteklenmezse, bu olumsuz durum büyük bir sorun olarak geleceğimize yansıyacaktır. Hem aile istatistiklerine hem de doğum istatistiklerine yansıyan olumsuz sonuçlar, şimdiye kadar izlenen aile politikalarının başarısızlığını, dahası yanlışlığını ortaya koymaktadır. Sosyal dokumuzla bağdaşmayan Batı'dan ithal yasa ve uygulamalar; topluma Batı tipi seküler hayat tarzını dayatan hukuk ve eğitim sistemleri deyim yerindeyse aile kurumunun canına okumuştur. Olumsuz ekonomik şartlar gençlerin aile kurmasını zorlaştırırken, yanlış aile politikaları; ailesiz, nikâhsız ve cinsiyetsiz toplum modeli dayatmalarına payanda olmuştur." şeklinde konuştu.
"Kaynağını Batı'dan alan yasal düzenlemelerden vazgeçilip değerlerimize uygun yeni bir medeni kanun yapılmalıdır"
Ülkemizde aile kurumunun çözülmeye doğru gittiği gerçeği ve bunun asıl nedenlerinin daha fazla göz ardı edilemeyeceğini vurgulayan Yarar, "Aile kurumunun altına adeta bir dinamit olarak yerleştirilen, kaynağını Batı'dan alan yasal düzenlemelerden vazgeçilerek kendi gerçekliğimize ve değerlerimize uygun yeni bir medeni kanun yapılmalıdır. Zinanın suç olarak kabul edildiği, süresiz nafaka zulmüne son veren, evlilikleri teşvik eden; aileyi koruyacak ve ayakta tutacak düzenlemeler bir an önce hayata geçirilmelidir. Bir ülkenin ekonomisi ve sosyal yaşantısı o ülkenin genç nüfusuna endekslidir. Genç nüfus, üretimin asıl öznesidir. Eğer bu nüfusun oranı düşerse o ülkenin zenginlik kaynakları da olsa ülke ilerleyemez ve üretemez. Bu da ülkede ekonomik ve sosyal yapının çökmesine neden olur. Ayrıca sosyal güvenlik sisteminde de büyük bir soruna yol açar. Zira dünya ortalaması 1 çalışanın 4 emekliyi finanse etmesi iken ülkemizde, 1 çalışan 1.5 emekliyi finanse etmektedir. Mevcutta bile yüksek olan bu durum genç nüfus oranının düşmesiyle sosyal güvenlik sisteminde telafisi güç bozulmalara yol açacaktır." dedi.
"Maddi ve manevi desteklerle evlilikler kolaylaştırılmalıdır"
"Yeni yuva kuracak olan gençlerin maddi kaygıları giderilmeli, onlara gereken maddi ve manevi destek verilmeli, evlilikler kolaylaştırılmalıdır." diye belirten Yarar, son olarak şunları kaydetti:
"İstatistikler gösteriyor ki doğurganlık hızı düşerken, genç yaşta anne olan kadınlarımızın sayısı azalmakta bunun yerine orta yaşta anne olmak tercih edilmektedir. Hem olumsuz ekonomik şartlara hem de sosyolojik ve kültürel bir kopuşa işaret eden bu durum ciddiyetle ele alınmalıdır. Özelikle genç ailelerin ve daha yeni yuva kuracak olan gençlerin maddi kaygıları giderilmeli, onlara gereken maddi ve manevi destek verilmeli, evlilikler kolaylaştırılmalıdır. Gerileyen doğum oranını artırmak için, sosyal destek politikaları revize edilerek teşvikler sağlanmalıdır. Bu konuda sosyal devlet anlayışıyla doğum teşvik edilmeli, çalışan veyahut çalışmayan kadın ayırımı yapılmaksızın kadınlara doğum ve çocuk bakımı için destek verilmelidir.
Şu anki ekonomik şartlarda mevcut doğum yardımlarının yeterli olamadığı göz önünde bulundurularak yapılacak yardımlar artırılmalı, anneler sigorta ve emeklilik gibi sosyal haklardan yararlandırılmalıdır.
Aile kurumu ve genç nesil geleceğimizin temel güvencesidir. Ekonomisi ve sosyal hayatıyla güçlü ve ilerleyen bir ülke hedefliyorsak bunun aile kurumunun güçlendirilmesinden geçtiği bilinmelidir." (İLKHA)