• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...
Psikoterapist İdin: En büyük sıkıntımız engellileri kabullenmemek ve utanç kaynağı olarak görmek
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Toplumların, engelli insanlara karşı tutumlarındaki en büyük yanlışın, onları kabullenmemek olduğuna vurgu yapan İdin, asıl engelin toplumsal anlayışın yanlışlığından kaynaklandığını belirtti.

Engellilerin toplum içerisinde ve sosyal faaliyetlerde hayatın bir parçası olduğu unutulmayarak, yapılan tüm etkinliklere dâhil edilmeleri gerektiğini belirten İdin, Engelli Haftası dolayısıyla İLKHA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.

İdin, engelli insanlarla doğru iletişimin önemine dikkat çekerek, "Engelli vatandaşların toplum tarafından kabul görülmedikleri hissine kapılmaları, engelsiz yaşam açısından aslında en büyük engel olmaktadır. Bu durum engelli vatandaşların toplumdan soyutlanarak, içlerine kapanık bir halde, fiziksel engellerinin yanı sıra ruhsal engellere de yol açmaktadır." dedi.

"Fiziksel, ruhsal, duygusal ve biyolojik engellilikle karşılaşılabilir"

 Engelli olmayı doğuştan veya sonradan vücudunun herhangi bir bölgesini kullanamama durumu olarak ifade eden İdin, "Bazen doğum öncesinde anne karnındayken meydana gelen, bazen doğum esnasında sıkıntılar oluşturan, bazen de doğum sonrasında kişinin yaşam akışı içerisinde herhangi bir kaza yahut kayıplar sonucunda meydana gelir. Engelli kavramı toplumumuzda sadece zihinsel olarak adlandırılıyor ama birçok alanda kişiler engellilikle karşılaşabiliyorlar.  Biyolojik, fiziksel, ruhsal, duygusal, sosyal olarak olabiliyor. Yani birçok alanda engellilik durumu meydana gelebiliyor. Bu alanlarda meydana gelen engel muhakkak bir nedene bağlanıyor."  diye konuştu.

"En büyük sıkıntımız engellileri kabullenmeme ve utanç kaynağı olarak görmek"

Engellilere karşı tutumların toplumların en büyük sorunu olduğunu dile getiren İdin, "Toplumumuzdaki eksiklik; herhangi bir ailenin engelli bir bireyi olduğu zaman, bunu bir utanç kaynağı olarak görüyorlar. İnsanlarla bir araya getirmiyorlar hatta bazı kırsal kesimlerde çocuklara insanlık dışı muameleler yapılabiliyor. İnsanlarla bir araya geldiklerinde engelli vatandaşı bir odada tek başına bırakabiliyorlar, kabullenmeme durumlarını güçlendiriyorlar. Aslında en büyük sıkıntımız bu kabullenmeme ve utanç kaynağı olarak görmek. Meşhur bir söz vardır, ne diyorlar; 'Asıl engel beyindedir' aslında düşüncededir. Biz bunu aşamadığımız müddetçe toplumda engellileri kucaklayıcı, engellileri benimseyici, engellilere eşit bir oranda yaklaşım tarzı oluşturan bir davranış geliştiremeyiz. Engellilere yaklaşım tarzımız kucaklayıcı, destekleyici, kabul edici ve geliştirici olduğu zaman, onları da birer canlı olarak, birer insan olarak gördüğümüz zaman, onlarla bütünleşmemiz daha iyi olur. Yunus Emre'nin bir sözü var. 'Yaratılanı seveceksin yaratan'dan ötürü.' Onlar da bir yaratılan olduğu için yaratandan ötürü sevdiğimiz, bakış açımızı bu yönde geliştirdiğimiz zaman onlarla daha sıcak ve samimi ilişkiler kurabiliriz, engellilerin de istediği budur. Acınarak bakmak değil, 'biz bir bireyiz, bizi kabullenin, bizi sahiplenin, bizimle eşit ilişkiler kurmaya çalışın, bize anlayın, biz toplumun içerisinde normal bir insanmış gibi anılmak istiyoruz' nidalarını duyarız. Engellilere bakış açımız bu yönde olduğu zaman hem onların psikolojik hem de sosyolojik gelişimlerine çok büyük katkılar sağlayacağımızı düşünüyorum." şeklinde konuştu.

"Engelliler birey olarak kabul görülmeli, toplumsal faaliyetlere dâhil edilmelidir"

Engellilere yönelik herkesin sorumluluğu olduğunu ve engellileri toplum olarak sahiplenmemiz gerektiğini belirten İdin,  "E-KPSS dediğimiz bir sistem var. Diğer insanlarla eşit kabul ediyor ve onlara pozitif ayrıcalıklı bir sistem gerçekleştiriyor, bu takdire şayan bir davranış. Devletin kamu personeli içerisinde engellilere ayırmış olduğu kontenjandan arttırılması, bunların gerekli haklara sahip olmasını hızlandıracaktır.  Devletimiz böylesi bir güzellik gerçekleştirirken, bunu yasalarla desteklerken, diğer tarafta da okullarda 'Kaynaştırma Uygulaması' yapılıyor. Kaynaştırma uygulaması nedir? Çocuk herhangi bir engele sahipse, Milli Eğitimin normal okullarında eğitim görebiliyor ve böylelikle çocuğun yaşına uygun özellikleri kazandırmasını sağlıyor. Devletimiz birazcık daha aktif hale getirebilir, kapsayıcı ve içeriği daha zenginleştirici unsurlar oluşturabilir. Okullardaki uygulamalarda şöyle bir eksiklikle karşı karşıya kalıyoruz. Genelde bu türlü öğrenciler daha arka sıralara veya böyle birazcık daha çocukların dışında bireysel olarak eğitilmeye çalışılıyor. Bireysel olarak eğitilmeye çalışıldıkça çocukların ruhsal gelişiminde eksiklikler meydana geliyor. Tam olarak Milli Eğitim okullarında ve özel okullarda bu çocukları bütün işlerde, bütün faaliyetlerde birey olarak kabul ederek, bütün faaliyetlere dâhil edebilirsek, onları da başarabileceğine inandırırsak hem diğer çocukların daha güzel bir şekilde sahiplenmelerine hem de kaynaşmalarına imkân sağlar." ifadelerini kullandı.

"TV'lerdeki filmler ve dizilere engelli bireyler serpiştirilmiyor"

Sosyal medya ve ekranlarda engellilere yönelik program ve dizilerin eksikliğini vurgulayan İdin, bu konuda ihtiyaç duyulan içerikte görsel izlenimlerin duyarlılığı arttıracağını kaydetti.

İdin, "Diğer taraftan ise kamunun dışında ailenin, STK'ların yapabilecekleri vardır. Malumunuz televizyon, televizyondaki programlar, diziler bir eğitim aracıdır. Televizyonda insanlar ne görüyorsa hayatlarına aktarabiliyorlar. TV'lerdeki filmler ve dizilerde böyle bir eksikliğimiz var, engelli bireyler oralara serpiştirilmiyor. Engelli bireylerin de yapabileceği, onlara uygun ortamlar sağlandığı takdirde, onlarında bazı güçleri harekete geçirebileceğini öğretecek temayı işlemiyorlar. Sivil toplum kuruluşları ve TV'ler bunları gerçekleştirebilir, engellilere yönelik etkinlikler oluşturabilirler. İş yerlerinde bunları birazcık daha aktifleştirebilmek, bunların bedensel ve duygusal güçlerinden istifade edebilmek amacıyla, böyle bir çalıştırma gerçekleştirmenin engelleri daha hızlı kabullenmeye ve çocuklar arasında bir birey olarak, arkadaş olarak görünmesini sağlar." dedi.

"İnanç ve değer sisteminden uzaklaşan toplumlarda, dış görünüşe göre değerlendirmeler çok fazla"

Ebeveynlere, engelli aile bireylerini destekleyici ikili ilişkiler geliştirmeleri tavsiyesinde bulunan İdin, konuşmasının sonunda şunları kaydetti:

"Engellileri utanç kaynağı olarak, eksik bir birey olarak görmemek gerekiyor. Maalesef şekilci, inanç ve değer sisteminden uzaklaşan toplumlarda, insanları dış görünüşe göre değerlendirmeler çok fazla hızlanıyor ve normalmiş gibi algılanıyor. Biz dış görünüşe göre değil de onun varlığına saygı duyarak kabul etmemiz ve değerlendirmemiz gerekir. Yunus Emre'nin dediği gibi, 'Yaratılanı severiz Yaratan'dan ötürü' felsefesi ile hareket ederek, engellilere çok büyük destek oluruz. Ama öbür türlü şekilcilik akımının peşine takılırsak, engelli olmasa dahi insanları dışlarız. Aileler çocuklarına bir şeyler aktardığı, rol model oldukları zaman, çocuklar zihinlerine kazımaktadır.  Burada ailelere çok büyük bir iş düşüyor. Temelde biz çocuğun zihnine ne iş koyarsak, gelecekte onu yaşayacaktır." (İLKHA)





Bu haberler de ilginizi çekebilir