• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...
Nekbe günü nedeniyle işgalci ABD Büyükelçiliğine yürüyüş yapıldı
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Filistin'de, 15 Mayıs 1948'deki Nekbe'den (Büyük Felaket) bu yana geçen 76 yılda işgalciler özellikle 7 Ekim'den bu yana yaptıkları soykırım ve yerinden edilmelerle yeni bir Nekbe'yi yaşatıyor.

Filistinliler için zorunlu göç ve katliamların simgesi olan "Nekbe"nin üzerinden 76 yıl geçti. Filistinliler bugüne "Büyük Felaket" anlamına gelen Nekbe ismini veriyor.

Nekbe günü nedeniyle Filistin'de yaşanan soykırıma dikkat çekmek için Ankara'nın Çankaya ilçesinde bulunan Tuğba Altınok Camii'nde, Ankara Filistin Dayanışma Platformu öncülüğünde bir araya gelen Kudüs aşığı Ankaralılar, Filistin'de yaşanan soykırımın son bulması için ABD Büyükelçiliği önüne doğru yürüdü.

"Nekbe, israil tarafından Filistinlilerin sistemli bir şekilde yurtlarından çıkarılmasıdır"

Yürüyüş sonrası Ankara Filistin Dayanışma Platformu adına MAZLUM-Der Ankara Şube Başkanı Av. Osman Yurt, okudu.

"15 Mayıs Nekbe (büyük felaket) gününü anıyor ve özgür Filistin'i destekliyoruz" diyen Yurt, "Nekbe, israil tarafından Filistinlilerin sistemli bir şekilde yurtlarından çıkarılmasıdır. Nekbe, 1948'de 550’den fazla köyün yakılıp yıkılarak zorla sahiplerinin elinden alınması ve 700 binden fazla Filistinlinin yurtsuz bırakılmasıdır. Nekbe, bugün ve her gün tüm Filistinlilerin hafızasına kazınmış bu trajedinin unutulmamasıdır. Nekbe, 75 yıldır Filistinlilerle ve dünya Müslümanlarıyla yaşayan bir gerçeklik ve Siyonist zulmün adıdır. Bugün, 15 Mayıs 1948 öncesinde ve sonrasında, siyonist israil apartheid rejimi ve çeteleri tarafından yapılan saldırı ve katliamlarla yurtlarından çıkarılan, öldürülen, topraklarına ve mülklerine el konan Filistinliler için buradayız." ifadelerine yer verdi.

"Filistinlilerden boşaltılmış topraklarda israil adlı siyonist işgal devleti kurduruldu"

Yurt, "Bugün: 15 Mayıs, Filistinlilerin büyük bir felakete uğratıldığı gündür. O günden bugüne 75 yıldır, on binlerce Filistinli öldürülmüş, yüzbinlerce Filistinli de yurtlarından sürülerek başta Lübnan, Ürdün ve Suriye olmak üzere pek çok coğrafyada mülteci durumuna düşürülmüş, vatansız bırakılmışlardır. İngiliz Hükümeti’nin 1917 yılında ilan ettiği Balfour Deklarasyonu ile Filistin toprakları Filistinlilerden arındırılarak Dünya’nın pek çok yerinden getirilecek olan Yahudilere tahsis edildi. 2. Dünya Savaşı’na kadar bu Deklarasyon doğrultusunda Dünya’nın pek çok yerinden yığınlar halinde getirtilen Yahudiler, o toprakların binlerce yılık sakinleri olan Filistinlileri, İngiliz manda idaresinin yardımı ve göz yummasıyla tehdit ederek ve öldürerek yurtlarından söküp attılar. Yüzyıllar boyu Batı toplumları içinde gettolarda yalıtılmış hayatlar yaşayan, en küçük ekonomik veya siyasi krizde içinde yaşadıkları toplumların nefret ve şiddetine maruz kalarak ağır bedeller ödeyen, 2. Dünya Savaşı’nda ise soykırıma tabi tutulan Yahudilere, savaş sonrasında, Filistinlilerden boşaltılmış topraklarda israil adlı siyonist işgal devleti kurduruldu. Böylece Batılılar, hem tarihi olarak nefret ettikleri bir topluluktan kurtulmuş oldular, hem savaş sırasında işledikleri soykırım nedeniyle vicdanlarını temizlediler, hem de savaş suçlarının bedelini Filistinlilere ödeterek ucuza hesap kapamış oldular." dedi. 

"Bu acımasız ve haksız vatansızlaştırma Batılı siyasi güçler eliyle Filistinlilere karşı uygulandı"

Açıklamasının devamında Yurt, şunları aktardı:

"Batılı devletler, Filistin topraklarında yüzyıllarca barış içinde yaşayabilen farklı din ve kültürden  insanları birbirine düşmanlaştırmak suretiyle sadece Filistin’de değil tüm Dünya’da birlikte yaşama kültürünü zehirledi, berhava etti ve Dünya barışını halen tehdit etmekte olan  büyük bir haksızlığın tohumlarını ekti. Batılı siyasi güçler eliyle Filistinlilere karşı uygulanan bu acımasız ve haksız vatansızlaştırma bir kere olup bitmedi, sürekli tekrarlandı. Bu, aynı acımasız ve haksız vatansızlaştırma bugün Gazze’de yine tekrar ediyor. 7 Ekim’den bu yana 14 bin 685’i çocuk, 9 bini kadın olmak üzere en az 35 bin Filistinli öldürüldü, 77 bin kişi yaralandı. İşgalci israil apartheid rejimi sadece son 7 aylık soykırım sürecinde değil, kurulduğu 1948 tarihinden bu yana Filistin’de baskı, işgal, işkence, tecrit, ölüm ve soykırımla anılmaktadır. BM kararları ve uluslararası hukuk kurallarına göre israil halihazırda elinde tuttuğu toprakların yüzde doksanında işgalcidir. Uluslararası Adalet Divanı (UAD) tarafından soykırım suçunun varlığına dair kuvvetli emarelerin bulunduğu kabul edilerek birtakım tedbir kararları verilmiştir. Almanya soykırımcı israil rejimine silah yardımı sağlayarak soykırıma destek olduğu için UAD’ye şikâyet edilmiş ve bu mahkemede Almanya aleyhine de bir süreç yürütülmektedir. Buna rağmen ne tedbir kararları uygulanabilmiş ne de soykırım suçunun destekçisi olan ülkeler bu destekten vazgeçmiştir. Soykırıma karşı oluşturulan uluslararası ve yerel hukuk metinleri ile insan hakları mekanizmalarının da hiçbir işe yaramadığı bir zeminde Avrupa ve ABD üniversitelerinde vicdan harekete geçmiştir. Kampüsler soykırım karşıtı eylemlerle hareketlenirken üniversite yönetimleri varlık sebeplerini ve dayandıklarını iddia ettikleri başta ifade özgürlüğü olmak üzere bütün temel hakları, söz konusu İsrail olunca rafa kaldırmış, güvenlik görevlilerini kampüslere çağırarak akademisyenleri ve öğrencileri işkence ve kötü muamele görüntüleri altında gözaltına aldırmıştır. Gelinen aşamada söylenmemiş söz, yapılmamış itiraz kalmamış olsa da aşağıdaki taleplerimizi yineleyip başta Türkiye Cumhuriyeti olmak üzere bölge ülkelerine daha somut ve net adımlar atma çağrısı yapıyoruz."

"Siyonist işgal imha edilmiş dünya barışı demektir"

Siyonist işgalin, imha edilmiş dünya barışı anlamına geldiğini dile getiren Yurt, "Siyonist işgal, bugün: 6 milyonu mülteci kamplarında yaşamak zorunda bırakılmış sürgün bir halk demektir. Milyonlarcası kendi vatanında aşağılanmış, esir edilmiş bir halk demektir. On binlerce ölü, yaralı ve tutsak demektir. Nükleer ve kimyasal silahlarla yok edilmiş bedenler ve kirletilmiş çevre demektir. Dünya egemenlerinin hukuk ve adalet konusundaki ikiyüzlülüğü demektir. Yok sayılmış uluslararası kurumlar demektir. İğfal edilmiş insani hukuk ve uluslararası hukuk demektir. Örülmüş duvarlar demektir. Yok edilmiş birlikte yaşama iradesi demektir. İmha edilmiş Dünya barışı demektir." şeklinde belirtti.

"Soykırımcı rejimle bütün diplomatik ve ticari ilişkilerin kesilmesi gerektiğini vurguluyoruz"

Açıklamasının devamında Yurt, "Filistin Dayanışma Platformu olarak; Filistin halkının gasp edilen meşru hak taleplerinin yanında olduğumuzu ifade ediyoruz. Avrupa ve ABD üniversitelerinde gerçekleştirilen soykırımcı israil karşıtı gösterilere yapılan kolluk müdahalelerini kınıyoruz. Türkiye’de yapılan Filistin yanlısı bazı gösterilere yapılan kolluk müdahalelerini kınıyoruz. Türkiye Cumhuriyeti’ni, bölge ülkelerini, İslam İş Birliği Teşkilatını ve BM’yi soruna kayıtsız kalmayıp öncelikle ateşkesi sağlayıp sonrasında kalıcı çözümler için adım atmaya davet ediyoruz. İsrailin meşru bir devlet olmadığı konusunda bir kararlılık gerektiğini ve bu çerçevede soykırımcı rejimle bütün diplomatik ve ticari ilişkilerin kesilmesi gerektiğini vurguluyoruz." ifadelerine yer verdi.

"Canları pahasına yurtlarını ve onurlarını savunan Filistin’in, Gazze’nin yiğit evlatlarını selamlıyoruz"

Son olarak Yurt, "Biz buradan; israilin işgallerine ve soykırıma karşı çıkan dünyanın bütün vicdanlı insanlarını selamlıyoruz. Doğunun ve Batının üniversitelerinde işgalci israili, siyonist apartheit rejimini, katliamlara destek veren devletleri protesto eden gençleri selamlıyoruz. Yüzyıldır emperyalizme ve siyonist apartheit rejimine boyun eğmeyen, canları pahasına yurtlarını ve onurlarını savunan Filistin’in, Gazze’nin yiğit evlatlarını selamlıyoruz. 1967 Savaşında 6 günde bölge ülkelerini teslim alan israile, bütün gelişmiş silahlarına  ve dünyanın kalpsiz en gelişmiş devletlerine karşı, 7 aydır destansı bir mücadele veren, teslim olmayan  Gazze’nin kahramanlarını selamlıyoruz... 7 aydır, Ankara Filistin Dayanışma Platformunun soykırıma karşı yürüttüğü eylemlere, sabırla, kararlılıkla destek veren bütün kardeşlerimizi tebrik ediyoruz." dedi.

Eylemde siyonizm karşıttı Sonja Knüppel isimli Yahudi kadın, gruba slogan attırdı. (İLKHA)

Bu haberler de ilginizi çekebilir