Asırlık dede Çelik: Her şey bol ama huzur yok
Gençliğinde kıtlık olduğunu, çoğu şeyi bulmakta yoksun olduklarını ama huzurlu bir hayat yaşadıklarını belirten yaklaşık 100 yaşındaki Ali Çelik, günümüzde her şeyin bol olmasına rağmen insanların huzurlu bir hayata hasret kaldıklarını söyledi.
Batman'ın Sason (Sasun) ilçesine bağlı Yuvalıçay (Cılkas) köyünde yaşayan 90 yaşını geçkin Ali Çelik, uzun ömründe yaşadığı hayatı ve karşılaştığı 27 Mayıs 1960 darbesi gibi önemli olayları İLKHA'ya anlattı.
İlerleyen yaşına rağmen her gün düzenli bir şekilde Kur'an'ı Kerim'i okuyan ve ibadetlerini yerine getiren Çelik, altı erkek kardeşin en küçüğü.
Çelik; 5 erkek, 4 kız olmak üzere 9 çocuğunun, 100'ün üzerinde ise torununun olduğunu aktardı.
Geçmiş dönemde baba mesleği olarak çobanlık yaparak geçimlerini sağladıklarını belirten Çelik, o yıllarda ciddi bir kıtlığın olduğunu ifade etti.
Kimi zaman ekmek dışında yiyecek hiçbir şey bulamadıklarını, çok zor günler geçirdiklerini vurgulayan Çelik, günümüzde ise her şeyin bol olmasına rağmen ne huzurun ne de saygı ve sevginin kaldığını anlattı.
"İnsanlar cefa görmedi"
Çelik, "O dönem ayakkabı yoktu, ona rağmen çobanlık yapıyordum. Çok fakirdik. Ekmek yoktu. Sabah ekmek yediğimizde öğlen yiyeceğimiz olmazdı. Sabahtan akşama kadar çobanlık yapıyorduk. Şimdi ise elhamdülillah her şey boldur. Şimdiki insanlar cefa görmedi." diye konuştu.
"Darbeden sonra ezan sesi kesildi"
Askerliğini ise 2 sene yaptığını dile getiren Çelik, o dönemde 27 Mayıs 1960 darbesinin yaşandığını belirterek şunları söyledi:
"Askerdeyken darbe yapıldı. O dönem evet-hayır seçimi yaptılar. O zaman ne radyo vardı ne de televizyon, biz bilmiyorduk. Bize dediler ki 'herkes evet oyunu' kullansın. Biz de evet oyunu kullandık. Adnan Menderes'i idam ettiler. Haksız olarak idam ettiler. Biz bilmiyorduk. Eğer ki bilseydik evet oyu kullanmazdık. Çünkü idamdan önce askerdeyken ezan sesi geliyordu ama darbeden 2-3 gün sonra o ses kesildi. Bir komutan gelip 'Bir daha ezan sesi duyarsam sizi idam ederim' dedi. Ezan sesi duymamaya başladık. Yassıada'da 7 ay nöbet tuttum. Ondan sonra ise teskere aldım."
"İnsanlar büyüklerini daha çok sayıyordu"
Günümüzde her şeyin bol olduğunu ancak huzurun olmadığını vurgulayan Çelik, "Şu anda kimse ihtiyarların kıymetini bilmiyor. Eski dönemde insanlar büyüklerini daha çok sayıyordu. Bu köyün en yaşlısı benim yine en küçükleri benim. Eskiden bizler küçükleri seviyor büyüklere ise saygı gösteriyorduk. Geçmişte kıymetimiz daha çok vardı. O dönemde kıtlık vardı. Şeker bile bulamıyorduk. Şimdi her şey boldur ama hayat yoktur." dedi.
Askerdeyken Kur'an'ı Kerim'i öğrendiğini ve ilerleyen yaşına rağmen Kur'an okumaktan geri durmadığını, ibadetlerini yerine getirdiğini ifade eden Çelik, dünya hayatına dalan ve namaz kılmayan gençlere üzüldüğünü kaydetti.
"Hayat, şeref kalmadı"
Çelik, "Elhamdülillah günde 2 Yasin-i Şerif okuyorum. Namazımı kılıyorum. Allah'a çok şükür. Şu anda gençlerin kullandığı telefon hayatlarını bitirmiş. Namaz kılmıyorlar. Ahiretin varlığını unutuyorlar. Hâlbuki hesap var. Bundan dolayı hayat, şeref kalmadı. Eskisi gibi değil. Eskiden bir hoca Kur'an okuduğu zaman hepimiz dinliyorduk. Şimdi ise bir futbol maçını herkes seyrediyor ama kimse Kur'an'ı dinlemiyor. Kur'an'ın Allah'ın kelamı olduğunu düşünmüyorlar." ifadelerini kullandı. (İLKHA)