Siyer Vakfı Başkanı Yıldırım: Sürecin sonu Mescid-i Aksa'da zafer namazı kılmaktır
Siyer Vakfı Başkanı Muhammed Emin Yıldırım, "Şu an İsrail, meseleyi kendine bir zafer gibi sunarak bozulan imajını düzeltme adına bir gayret içerisinde olabilir ama sakın canınızı sıkmayın, süreç başlamıştır. Bu sürecin sonu Mescid-i Aksa'da zafer namazı kılmaktır." dedi.
Eğitim Bir-Sen Diyarbakır 2 Nolu Şubesi tarafından düzenlenen "Gazze Mektebinden Dersler" programına katılan Siyer Vakfı Başkanı Muhammed Emin Yıldırım, Gazze'deki direnişi ümmeti uyandıran bir unsur olarak değerlendirdi.
Dicle Üniversitesi 15 Temmuz Kültür ve Kongre Merkezi'nde Eğitim Bir-Sen Diyarbakır 2 Nolu Şubesi tarafından "Gazze Mektebinden Dersler" temasıyla bir program düzenlendi.
Program, Öğretim Görevlisi Doç.Dr. Rıfat Ablay'ın Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başladı. Programda Eğitim Bir-Sen 2 Nolu Diyarbakır Şubesi Başkanı Yüksel Gümüş ve Memur-Sen Diyarbakır İl Başkanı Ramazan Tekdemir, birer selamlama konuşması gerçekleştirdi.
Siyer Vakfı Başkanı Muhammed Emin Yıldırım ise programda, Gazze'nin durumu ve başta yetkili makamlar olmak üzere ümmetin sessiz kalmış tutumunu ele alan bir konuşma gerçekleştirdi.
Gazze'nin sahabe iklimini geri getirdiğine vurgu yapan Yıldırım, "On bin sahabeyi anlatan İbn-i Hacer'in El İsabe Fi Temyiz'i sahabe kaynağına baktığınızda, 7 evladını şehid veren Sümeyra anamızı, aslanın cinsiyeti olmadığını gösteren Nesibe'yi, Ebu Ubeyde bin Cerrah'ı, Talha'yı, Zubeyr'i okursunuz. Acaba bu sahabeye erişmek mümkün mü? Sümeyra gibi bir anne çıkar mı? Ebu Akil'ler bir daha çıkar mı diye düşünürüz. Binlerce selam olsun ki Gazze algıları ters-düz etti, değiştirdi ve bize çok şeyin yanında sahabenin kitaplarda kalmadığını öğretti. Eğer bu destan, tarihin bir döneminde yazıldıysa bir daha yazıldı ve yazılmaya da devam edecek." şeklinde konuştu.
"Gazzeliler kendilerini feda ederek ümmeti dirilttiler"
Yıldırım, "Gazze, sahabenin konuşulduğu ya da anlatıldığı bir yer değil, yeniden yaşanıldığı bir yer oldu. Bu bile bizim için çok büyük kazanım. Çünkü ümmetin 100 senedir moralleri bozuk, ayağa kalkmaya hali yok, dağılmışlık ve tefrika aramızda farklı hastalıklara sebebiyet vermiş iken 'bir daha sahabe ikliminin estiğine şahit olamayabiliriz' gibi bir moralsizlik ve umutsuzluk üzerimizi kaplamıştı. Allah kendilerinden razı olsun ki onlar kendilerini feda ederek ümmeti dirilttiler." ifadelerini kullandı.
"Şu an yaşanan olumsuzluklara bakmayın!" ifadeleriyle konuşmasını sürdüren Yıldırım, "Refah'ta olan biteni görüyoruz, görüyorsunuz. Şu an israil meseleyi kendine bir zafer gibi sunarak bozulan imajını düzeltme adına bir gayret içerisinde olabilir, belki ümmet coğrafyasında halkı Müslüman olan 57 ülkede istenilen oranda tepkiler yok, farklı şeyler beklerken moralimiz bozuluyor olabilir ama sakın canınızı sıkmayın, süreç başlamıştır. Bu sürecin sonu Mescid-i Aksa'da zafer namazı kılmaktır." dedi.
"Gazze; Bedir, Uhud, Hendek, Mute, Tebük ve Huneyn gibi bir mekteptir"
"Gazze Mektebi" ifadesine açıklık getiren Yıldırım, şunları söyledi:
"İlk inen 'İkra' ayetini müfessirler farklı yorumlarlar. Burada müfessirler okunması gereken başka ayetlerin olduğu kanısına varmıştır. Okumamız gereken kitaplardan biri Kur'an-ı Kerim, biri, her biri birer ayet olan kâinat, bir diğeri yaşanan bir musibet veya cihad hareketi olan hadiseler ve dördüncüsü de nefisteki ayetlerdir. Gazze'yi de bu şekilde okumak gerek. Çünkü Gazze; Bedir, Uhud, Hendek, Mute, Tebük ve Huneyn gibi bir mekteptir. Gazze; hocalarıyla talebeleriyle bize öğrettikleri ve 7 aydır kendilerini feda ederek bize öğretmeye devam ettikleri bir mekteptir."
Şehid ve şehadet kavramları üzerinden konuşmasını sürdüren Yıldırım, "Şehid, canını feda ederken ve kanını toprağa ekerken yeniden ruh bulur. Nasıl ki Riyad'lar, Cumali'ler, Hasan'lar, Hüseyin'ler ruh üfleyerek toprakları diriltti ve diriltmeye devam edeceği gibi her şehid gideceği vakit o toplumu diriltiyorsa Gazze de ölürken uyuyan ümmeti diriltecek." diye belirtti.
Bu süreç başladığında bazılarının 'bunu israil istihbaratı yapmıştır', sonra 'İran yaptırdı' ve en son 'neyinize güveniyorsunuz? Karşınızda israil var.' dediğini hatırlatan Yıldırım, Aksa Tufanı Operasyonunda geçen 200 günde işgalci rejimin kazanmadığını vurgulayarak siyonistlerin savunma sistemi hakkındaki algıların çürüdüğünü söyledi.
"Siyonizmin insanlık içindeki kanser virüsü gibi dünyaya zarar veren yönünü gördü, görmeye de devam edecek"
Yıldırım, "Bu süreçte iki şeyi gördük. Bunlardan birincisi israilin yıkılmaz gözüken savunma sisteminin çöktüğüne şahit olduk ve inşallah yok olacağı günü de göreceğiz. İkincisi ise siyonizmin insanlık içindeki kanser virüsü gibi dünyaya zarar veren yönünü gördü, görmeye de devam edecek. Süreci geciktiren de halkı Müslüman olan 57 ülkenin başına musallat olmuş satılmış liderdir. Allah sizi kahretsin! Eğer Refah'taki insanların feryatları sizi uykusuz bırakmıyorsa hangi şey sizi ayağa kaldıracak?" diye konuştu.
Ülkelerin, işgal rejimiyle olan ticari ilişkilerini sürdürmesini sert bir dille eleştiren Yıldırım, şöyle konuştu:
"Hiçbir yönetimi yönettikleri halkla bir tutmayın. Mısır, Ürdün, Suriye, Irak halkı başımızın tacıdır ama ne yazık ki iktidarlarının menfaatleri onları öyle bir zillete mahkûm etmiş ki hiçbir şey onların yüreklerini sızlatmıyor. Bütün dünya Müslümanları şu anda bu olan biteni sorguluyor. Refah'taki insanlar uyuyan ümmeti yeniden uyandırmak için kendilerini feda ediyor. Onlar, 'Mescid-i Aksa'dan vazgeçtiniz, Hani Kudüs sizin en önemli meseleniz olacaktı, 14 senedir Gazze'de ambargo var, unuttunuz ve bu unuttuğunuzun üzerine israille ticaret yaptınız' diyorlar. Gazzeliler, 'bizler kendimizi feda ediyoruz. Yeniden uyanın, bilinçlenin ve israilin gerçekten bir devlet değil, terör örgütü olduğunu anlayın, israille en iyi ilişkinin sıfır ilişki olduğunu hiçbir zaman aklınızdan çıkarmayın' diyor. Hangi devlet teröristle masaya oturur? Eğer devletseniz, israili asla devlet olarak kabul edemezsiniz. Onlar siyonist terör şebekesidir."
Gazze'de yaşananların Müslümanların cihadı terk etmesine bağlayan Yıldırım, "Gazze mektebi şunu öğretti: Cihadı terk ederseniz Allah sizi zillete mahkûm eder. Cihad savaş veya kital demek değildir. Kital, cihadın altında bir alt başlıktır. En güzel cihad, insanla İslam arasındaki engelleri kaldırmaktır ve biz bunu terk ettik. Terk ettiğimiz için gençlerimiz bu halde. Bu din bizleri dünyaya yatmak için göndermedi. Sürecin başından beri ayakta olsaydık Allah bize bu zilleti yaşatmazdı. Bu cihat kavramını belli bir zamana ve alana sıkıştırmaktan vazgeçelim." dedi.
"HAMAS'ın öne sürdüğü anlaşma maddeleri çerçevesinde bir ateşkes olmalıdır"
Gazze mektebinin, bize şehadetin ne kadar güzel olduğunu öğrettiğini dile getiren Yıldırım, "Ölümü ayaklar altına almak, ölürken dirilmek, toprağı diriltmek için hayattan vazgeçmek, zilletçe bir hayat yaşamaktansa şerefli bir biçimde yaşamak, Allah'tan başka hiçbir güçten, otoriteden, şahıstan, mevkiden ve makamdan korkmadan sadece rükûda ve secdede baş eğip kurban olarak bu hayatı noktalaya bilmek… Gazze'nin yiğit insanları bize bunları, ölümlerinin en güzeli şehadeti ve cihadı öğrettiler. Allah binlerce kes onlardan razı olsun ve onların mektebinden dersler almaya muvaffak kılsın." ifadelerini kullandı.
Yıldırım, "Katil ve işgalci israil, dün gece ateşkes anlaşmasını kabul edecekti. HAMAS ateşkesi kabul ettiği anda Refah'ın bir miktar alanına girdi. Hukuksuz ve ahlaksız kişilerdir! Bizim 3 tane hedefimiz var. Bu 3 hedefimiz gerçekleşene kadar bu işten vazgeçmeyeceğiz. Birincisi HAMAS'ın öne sürdüğü anlaşma maddeleri çerçevesinde bir ateş kes olmasıdır. İkincisi Gazze'nin imarı ve inşasıdır. İnşallah seferber olup Gazze'yi eskisinden daha güzel bir hale getireceğiz Allah'ın izniyle. Dönüşmez ve değişmez üçüncü hedefimiz, Mescid-i Aksa'da özgürce fetih namazı kılmaktır. Mescid-i Aksa'nın özgürlüğü için elimizden ne geliyorsa bunu yapacağız. Boykotu asla küçümsemeyin ve geri adım atmayın. İsraile açıktan veya gizliden destek veren firmaların mallarını almak ve satmak dinen caiz değildir!" şeklinde konuştu. (İLKHA)