• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...
Dr. İpek: Aşı, milyonlarca hayatı kurtaran en etkili en başarılı ve en düşük maliyetli bir sağlık uygulamasıdır
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

24-30 Nisan “Aşı Haftası" dolayısıyla İLKHA’ya açıklamalarda bulunan Dr. İpek, hastalıklara karşı aşının önemine dikkat çekti.

Dr. İpek, aşıların, her yıl milyonlarca hayatı kurtaran bir bağışıklama olduğunu bu bağışıklamanın en etkili, en başarılı ve en düşük maliyetli bir sağlık uygulamasının olduğunu kaydetti.

Aşının tanımını yapan İpek, “Aşı, bir enfeksiyona karşı bağışıklık kazanmak için vücuda çeşitli yollarla verilen biyolojik ürünlerdir. Dolayısıyla insanları hastalıklardan ve hastalıkların olumsuz etkilerinden korumak için sağlıklı bireyler ve risk grubundaki bireylere aşı uygulanmakta. Vücut bu şekilde kendisine almış olduğu zarar vermeyen bu mikropları tanımış ve bu mikroplara karşı bağışıklık sistemi, savunma sistemi geliştirmiş oluyor.” dedi.

Bağışıklığa değinen İpek, aşılanarak bağışık hale gelmiş bireylerin oluşturduğu toplumlarda hastalık ve salgınların görülmediğini belirterek, “Bağışıklama, aşıyla önlenebilir hastalıklar ve ölümlerin önlenmesinde toplum sağlığı müdahalelerinin arasında en önemli yerlerden birini teşkil ediyor. Yine aşılanarak bağışık hale gelmiş bireylerin oluşturduğu toplumlarda hastalık ve salgınlar görülmemekte. Aşılamanın bir diğer önemi her yıl milyonlarca hayatı kurtaran bu bağışıklama en etkili, en başarılı ve en düşük maliyetli sağlık uygulamasıdır. Bireyleri koruduğu gibi bulaşıcı hastalıkların toplumda yayılmasını engelleyerek toplum sağlığını da korumaktadır.” şeklinde konuştu.

Aşının tarihçesi hakkında bilgi aktaran İpek, “1700'lü yıllara kadar Osmanlı döneminde çiçek hastalığıyla ilgili çeşitli çalışmaların yapıldığına dair belgeler var. 1800'lü yılların sonlarında yine çiçek aşı ile ilgili çalışmalar yapılmış. Pasör'ün yapmış olduğu çalışmalar 2’nci Abdülhamid zamanında takip edilmiş ve kendisine İstanbul'da bu çalışmaların sürdürülmesi teklif edilmiş fakat bu teklif kabul edilmeyince bir ekip oluşturulmuş ve bu ekip oraya gönderilmiş. 1800'lü yılların sonuna doğru kemik iliğinde üretilen bu kuduz mikrobunu getirip çalışmalar yapmışlardır. Yine 1900'lü yılların başlarına doğru 1892 yılında çiçek arsası ile ilgili üretim merkezleri oluşturulmuş, 1887 yılında Kuduz Tedavi Müessesi kurulmuş, 1911 yılında Yine TİFO ile ilgili, 1913 yılında kolera ile ilgili çalışmalar, aşılar hazırlanmış. 1928 yılında Umumi Hıfzı Sıhhat Enstitüsü Birliği’nde bu üretim merkezi bir hale getirilmiştir. Günümüz bakanlığımız bünyesinde Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü tarafından yılan, akrep, tetanos ve difteri serumları üretilmeye halen devam edilmektedir.” şeklinde aktardı.

İpek, aşı haftasının anılmasına vurgu yaprak, “Malum olduğu üzere Nisan ayının son haftasında Dünya Aşı Haftası kutlanmakta. Aşı haftasının kutlanmasının amacı, aşılamanın önemi hakkında toplumsal farkındalığı artırmak, yine aşılanmayı teşvik etmek ve daha çocuk ve yetişkinin bu aşıyla önenebilir hastalıklardan korumak açısından gerekli önemin hatırlatılması amacıyla anılmaktadır.” ifadelerini kullandı.

“Aşı uygulamasıyla Türkiye'de 1957 yılından itibaren çiçek hastalığı görülmemeye başlandı”

Dünya genelinde insanların hastalıklara karşı aşıyla kazandıklarına da değinen İpek, “Dünya Sağlık Örgütü 1974 yılında bulaşıcı hastalıklarla mücadele etme ve önleme programı düzenlemiş ve bu program bizde de 1981 yılında genişletilmiş bağışıklama programı kapsamında bulaşıcı hastalıklarla mücadele etme ve önleme amaçlı devam ettirilmiş. Dünyada bazı hastalıklar tamamen eradike edildi, bazı zaferler elde edildi. Fakat bunların öncesinde Türkiye'de 1924 ve 1944 yılları arasında birçok büyük salgın ve ölümlere yol açan çiçek hastalığı var. Bu çiçek hastalığına karşı aşılama programlarıyla Türkiye'de 1957 yılından itibaren bu hastalık görülmemeye başlandı. Dünyada da 1980 yılından itibaren eradike edildi. Dolayısıyla dünya çiçek hastalığını eradike, ortadan kaldırdıktan sonra bu kez çocuk felci denilen poliomyelit hastalığına karşı yaygın bir aşılama programı düzenlemiş ve bunun sayesinde de çocuk felci hastalığı neredeyse yok olma derecesine gelmiştir. Dünya Sağlık Örgütü ülkemizin de içinde bulunduğu Avrupa bölgesine 2002 yılında polyodan arındırılmış bölge sertifikası vermiştir. Çünkü ülkemizde de en son polyo vakası 1998 yılında görülmüş ve daha sonra bu vaka görülmemiştir. Çiçek hastalığı ve çocuk polyo, çocuk felci hastalığı ile ilgili olanlar. Yine Maternal Neonatal Tetanoz Eliminasyon Programı 1994 yılında başlatılan bu program kapsamında 2009 yılından itibaren Türkiye’de yeni doğan tetanozunu elimine etmiş ülkeler statüsüne girmiştir. Yine dünya genelinde pek çok ülkede aşılama programları sayesinde difteri hastalığı artık görülmemekte. Ülkemizde de 2011 yılından itibaren artık difteri vakası görülmemiştir. 2002 yılından itibaren kızamık eliminasyon programı kapsamında yaygın çalışmalar neticesinde artık kızamık vaka sayılarında önemli ölçüde azalma görülmüştür.” ifadelerine yer verdi.

“Aşılar sadece çocuklar için değildir”

Son olarak aşının önemine vurgu yapan İpek, “Aşıyla önenebilir hastalıkların önüne, salgınların önüne geçmiş oluyoruz. Aşıyla önenebilir hastalıklara karşı aşılar koruyuculuk açısından çok önemli olup çok büyük oranda koruyuculuk sağlamaktadır. Örneğin hepatit aşıları, hepatit hastalığı, difteri, tetanoz, suçiçeği, kızamık, kabakulak, kızamıkçık, zatürre, kuduz, rahim ağzı kanseri hastalığına karşı bu aşılar koruyuculuk oranı çok yüksek. Aynı zamanda aşılar sadece çocuklar için değildir. Risk grubundaki yetişkin bireylerin, kronik hastalığı olan bireylerin, yaşlı bireylerimizin de bağışıklanması gerekmektedir.” şeklinde kaydetti. (İLKHA)









Bu haberler de ilginizi çekebilir