Uzman Eğitimci Söylemez: Bugün en temel sorunumuz bilginin çok kolay alınabilmesidir
Bilginin kolay alınamadığı zamanlarda insanların kitaplarla buluştuğunu ve bilgiye ulaşmak için çaba sarf ettiğine dikkat çeken Uzman Eğitimci Hüseyin Söylemez, öğrencilerin mutlaka kitaplarla haşır neşir olması gerektiğini belirterek, asıl başarının insanın kendini yetiştirmesi ve zorluklara göğüs germesi olduğunu söyledi.
Eğitim-Bir-Sen Malatya 1 Nolu Şube Başkanı ve Uzman Eğitimci Hüseyin Söylemez, kitap okumanın önemi, başarılı olmanın sırrı, öğrencilerinin kendilerini nasıl yetiştirmesi gerektiği, kalan eğitim-öğretim kısmında öğrencilerin neler yapması gerektiği, öğrencilerin sosyal medya kullanımı ve onlara verilen sınırsız özgürlük, eğitimcilerin yapması gerekenlerle bir bireyin sorumluluklarına ilişkin İLKHA muhabirine açıklamalarda bulundu.
"Asıl başarı insanın kendini yetiştirmesi ve zorluklara göğüs germesi"
Başarının çok kıymetli olduğunu ama yaşanan süreçle alakalı olarak bakıldığında sadece meselenin akademik başarı olmadığını, asıl başarının insanın kendini yetiştirmesi ve zorluklara göğüs germesi olduğuna vurgu yapan Söylemez, "Kişinin mutlu olabilmesi, memleketine faydalı olabilmesi, akademik çalışmadan daha önemlidir. Akıl ve ruh sağlığı yerinde olan, beden sağlığı yerinde olan nasıl çalışacağını da inşallah bilir. Bugün en temel sorunumuz aslında bilginin çok kolay alınabilmesidir. Bilgi kolay alınamadığı zaman insanlar kitaplarla buluşuyordu. Bilgiye ulaşmak için çaba sarf ediyordu. Ama bugün bilgiye her an, her saat gece gündüz ulaşabilme imkanı olduğu için buna güvenerek insanlar gününü disiplin olarak geçirmeden sürekli tehille uğraşıyorlar. Nasıl olsa akşam ben bu konuya evde de bakabilirim. Yarın ben internetten bakarım. Şuradan soru çözerim. Bugün 3 saat değil, yarın 6 saat çalışırım. Bunlar tamamen tabiri caizse bizim vesveselerimiz ve bizi kandıran hislerimiz. Bir öğrenci içinden bir şeyler gelip bir şeyler yapmak istiyorsa emin olun öğretmene de ihtiyacı olmaz, o bulur." diye konuştu.
"Hiçbir imkanı olmayıp bizim hayal edemediğimiz bölümlere giden öğrenciler var"
"Bize düşen rehberlik etmek ama bizim yaptığımız bir sıkıntı var." diyerek devam eden Söylemez, "Sürekli rehberlik ders çalışma yöntemlerini konuşup, bir türlü ders çalışmaya başlatamıyoruz. Şu anda hiçbir imkanı olmayıp, bizim hayal edemediğimiz bölümlere giden Türkiye'de öğrenciler var. Açlık ve sefalet içerisinde gelir yok, beslenmesi çok kısıtlı olmasına rağmen bu ama Rabbim bir gönlüne bir şeyler vermiş ve bir ders çalışma aşkı vermiş ve içinde bulunduğu şartlardan kurtulmak adına bir azim var. O yüzden bir kişi yarına tehir ediyorsa, kesinlikle kendini kandırıyor." dedi.
"Mutlaka kitapla haşir neşir olunması gerekir"
Söylemez, "Bugün önümüzde sınav için üç ay var cümlesini kullanan bir öğrenci, bana toplam kaç saat lazım kullanan bir öğrenci, bana toplam kaç saat lazım? Her güne 6 saat düşüyor diyorsa, eğer bugün o 6 saat dersi çalışmıyorsa, yarın 9 saat çalışamaz. Yarınki 6'yı 3'e düşürür. Tekrar öbür gün 10 der ve bu kendini kandırır. O yüzden bugünden tezi yok. Hemen disiplinli bir şekilde çalışmaları gerekiyor. İkincisi çalışma noktasında internete sosyal medyaya oradaki şeylere güvenerek sürekli tehir etmek yerine bir yerde kitap okumayı mutlaka ihmal etmeden mutlaka kitapla haşir neşir olsunlar. Bunu yapmayan kişi mutlaka bir yerde tökezleyecektir." diye uyarılarda bulundu.
"Şu anda kendini taşımayan, nasıl bir mecraya gideceğini bilmeyen kişiye verilen özgürlük, özgürlük değil, zulümdür!"
Okullarda bir dönem telefonun yasaklanmasının ilk etapta bir tepki gibiydi ama ciddi manada katkısının olduğuna vurgu yapan Söylemez, "Sosyal medyanın da bu konuda ölçülü bir şekilde yasaklanması gerekiyor. Aslında biz yasaklardan yana değiliz. Biz özgürlükten yanayız. Ama özgürlük kime verilir? Nasıl kullanmasını bilene. Yani şu anda kendini taşımayan, bu noktada nasıl bir mecraya gideceğini bilmeyen kişiye verilen özgürlük, özgürlük değildir, zulümdür. Bu noktada dikkatli olunmasını tavsiye ediyorum." dedi.
"Eğitimciler olarak ciddi manada kitap okuma kampanyalarına başlayıp ve tahlil yapmamız gerekiyor"
Kitap okuma alışkanlığının ancak bir kişinin aldığı kitabı hayatına tatbik etmesinden aldığı zevkle başladığını ve tekrar yeni bir kitap okuma ihtiyacının doğduğunu belirten Söylemez, doğru zamanda ve doğru kitap okumanın önemli olduğunu söyledi.
Söylemez, "Onu yaşantısına koymayacak, zihnine koymayacak, gereksiz bir kitapla kitap okumaya başlatırsanız sıkar ve tekrar bu olmaz. Ne olursa olsun, hangi kitap olursa olsun ama başta tavsiyem kitap okumayı terk etmemeleri. Bazen biz eğitimciler olarak şu anda düştüğümüz durumda maalesef biz de sosyal medya olsun. Bu şekliyle bir yerlere dalıp gidip bizleri de kitap okumayı şu anda terk etmiş durumdayız. Bunu söyleyecek yüzümüzün olması için biz eğitimciler olarak hakikaten ciddi manada bir kitap okuma kampanyalarına başlayıp ve tahlil yapmamız gerekiyor." ifadesini kullandı.
"Bu nesli biraz kitap okumaya zorlamamız lazım"
Sıcak ya da soğuk ikliminin bahane olmadığını yeter ki insanın kendine güvenerek çalışma azminin olması olduğunu kaydeden Söylemez, "Şahit olduğum kişiler var. Şu an 45 yaşlarında evinde günde 8 saat KPPS'ye çalışan tabiri caizse öğretmen, öğrencilerimiz var. Ama öbür taraftan her türlü imkanı sunduğumuz halde günde yarım saat ders çalışmaktan aciz olan neslimiz de söz konusu. İşin açıkçası bütün ortamları sunmaktan ziyade bu hissi uyandıracak formül bulmak gerekiyor. Bir de zorluklara göğüs gelmesini sağlamak gerekiyor. Şu andaki nesle her türlü imkan sunulduğundan dolayı o güzellikler içerisinde şöyle bir yarım saat, bir saat de çalışıp moralini bozmak istemeyen, o güzelliği bırakmak istemeyen bir nesil yetiştirdik. Birazcık tabiri caizse bunları zorlamamız gerekiyor" ifadelerini kullandı.
"Hepimiz adalete çağırmakla mükellefiz"
Son olarak öğrencilere şu çağrıda bulunan Söylemez, "Sadece olay akademik başarıdan ibaret olmamakla birlikte, bu cümleden hareketle akademik başarı önemli değil, cümlesini de nefislerine göre kullanıp ders çalışmayı terk etmesinler. Hepimiz yüzlük öğrenci olmayabiliriz ama bize düşen bir sağlıklı düşünen birey olmak, sağlık, beden ve ruh sağlığı yerinde olmak, vatana millete faydalı olmak, milli ve manevi değerlerle donanmak ve rızkımız için çalışmaktır. Kimimiz esnaflık yaparız, kimimiz memurluk yaparız, kimimiz sivil toplum kuruluşunda çalışırız. Yeter ki bu noktalarda bir azmimiz olsun. Hepimiz devlet memuru olmak zorunda değiliz. Ancak hepimiz çalışmak, üretmek, güvenilmek ve vatana ve millete hesap verebilmek, yarın ahirette hesabı verebilmek için adil olmak ve insanlara saygısızlık etmeden adalete çağırmakla mükellefiz." diye konuştu. (İLKHA)