• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...
Sütçü: Cihattan yüz çevirenlere Allah düşmanları galebe çalmıştır
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Peygamber Sevdalıları Vakfı, Batman'da Yeni Otogar yanındaki mevlid alanında "Cihad Önderi Hazreti Muhammed" temasıyla Mevlid-i Nebi etkinliği düzenledi.

Çevre il ve ilçelerden de yoğun katılımın gerçekleştiği etkinlik Molla Hıfzullah Kavak Hoca'nın Kur'an-ı Kerim tilaveti ile başladı, Mevlid-i Şerif'in okunmasıyla devam etti. Etkinliğe HÜDA PAR Genel Başkanı Vekili İshak Sağlam, Batman Milletvekili Serkan Ramanlı, alimler, kanaat önderleri ve STK temsilcileri de katıldı.

Programda Kur’an Nesli Platformu Sözcüsü Mehmet Emin Sütçü bir konuşma gerçekleştirdi.

Konuşmasında bu yılki temanın neden "Cihad Peygamberi Hazreti Muhammed" seçildiğini anlatan Sütçü, aylardır Gazze’de devam eden soykırıma işaret etti.

Sütçü, "Kardeşlerimizin feryatları çınladı kulaklarımızda, bizler oturduk. Çocuklar, kadınlar feryad etti, katledildi, bizler oturduk. 'Ey inananlar! Size ne oldu ki, 'Allah yolunda savaşa çıkın' dendiği zaman yere çöküp kaldınız?' fermanı ilahisini işittik yine oturduk. Cılız seslerle, cılız tepkilerle yetindik. Böyle bir zamanda bir mazlum için orduları seferber eden 'Cihad Peygamberi' hatırlatılmasın da kim hatırlatılsın.

Hazreti Muhammed'in ömrünün cihad ile geçtiğini vurgulayan Sütçü, "Mekke’de yaptığı da Medine’de yaptığı da hep cihattı. Mekke’de inen cihad emirleriyle durmaksızın tebliğ etti, talebeler yetiştirdi, zulümlere sabretti ama Medine’de inen cihad emirleriyle, cihada belki de işin özü olan kıtali yani harbi de ekledi. Bir harp meydanından diğerine koştu. 10 seneye, onlarca gazve ve onlarca seriye sığdırdı. Vefat edene kadar kılıcını elinden düşürmedi, öyle ki vefat etmek üzereyken dahi aklı cihattaydı ve Usame’nin ordusunu soruyordu: "Usame'nin ordusunu donatın! Usame'nin ordusunun hazırlıklarını tamamlayın! Usame'nin ordusunu hemen gönderin!' diye tekrarlıyordu." ifadelerini kullandı.

"Hani şimdi, ruhu cihat, arzusu şehadet olan ümmet nerede?" diye soran Sütçü, "O günün çocukları parmak uçlarına boyları büyük gözüksün cihattan geri kalmasın diye basıyorlardı ya, bugünün büyükleri de parmak uçlarına basıp yürüyor ama cihad için kapısı çalındığında biz evde yokuz demek için, kimse varlığından haberdar olup da mücadeleye, davaya sahip çıkmaya, koşmaya koşturmaya çağırmasın diye." diye belirtti.

"İşgalci, sömürgeci siyonis zalimler elimizdeki silahı yani cihadı aldılar"

Oysa İslam ümmetinin her daim cihad sayesinde hayat, saadet, güç ve izzet bulduğunu; lakin şimdi terk edildiğini belirten Sütçü, "İşgalci, sömürgeci siyonis zalimler, bizim cihadımızdan korktukları için üzerimize gelmeden önce elimizdeki silahı yani cihadı aldılar. İslam’ın canının cihat olduğunu bildikleri için, bütün güçleriyle Müslümanların cihat ruhunu söndürmeye çalıştılar. Müslümanları cihattan soğutup ürküttüler. Müslüman coğrafyalarda karşılaştıkları mukavemeti kırmak için bir taraftan cihadı terör ve şiddetle özdeşleştirerek İslam'ı savaş dini olarak gösterdiler, diğer taraftan din mühendisliğine soyunarak cihatsız İslam’ı yaygınlaştırdılar. Öyle ki her sözümüze, her hutbemize, her hitabımıza, İslam barış dinidir diye başlamaya mecbur hale geldik. Bir taraftan cihatsız İslam’ı yerleştirmeye çalışırlarken diğer taraftan ise savaştan kıtalden başka bir şey tanımayan Müslümanlara meydan verdiler. Onlar vasatı istemiyorlar, gerçek İslam’la tanışmasını istemiyorlar insanlığın." diye konuştu.

"Cihadı da her türlü aşırılıktan sıyrılıp hakkıyla eda ederek vasat çizgide kalmalıyız"

Sütçü, şöyle devam etti:

"Ama onlar cihadı öcü olarak gösterdiler diye bizler cihad demekten vazgeçecek değiliz. Cihadı doğru anlayarak bir yönüyle değil her yönüyle sahipleneceğiz. Cihadı ne sadece dille yapılan bir tebliğ faaliyeti ne de sadece savaştan kıtalden ibaret göreceğiz. Bizler vasat bir ümmet olacağız. Her türlü aşırılıktan kaçınacağımız gibi pasiflikten ve gevşeklikten de kaçınacağız.

Çünkü Rabbimiz, 'biz sizi vasat bir ümmet kıldık' buyuruyor. O yüzden bizim her şeyimiz vasat olmalı. Cihadı da her türlü aşırılıktan sıyrılıp hakkıyla eda ederek vasat çizgide kalmalıyız.

Bugün yeryüzü saltanatı kimin elinde? Siyonizmin temsilcileri israil, Amerika ve İngiltere. Madem bugün dünyanın sultasını elinde bulunduranlar siyonistlerdir, o halde en faziletli cihad bu zalimlerle mücadele etmek ve onların karşısında hakkı söylemek, hakkı yüceltmektir.

Müslümanlar Medine’de küçük bir devlet olunca cihadın boyutu değişmişti. Peki iki milyar Müslüman ve bunca İslam devleti varken bizler neden sadece cihadın diğer boyutlarına takılıp kaldık?

Tüm zalimler bir olup her tarafı tarumar edecek, Netanyahu alçağı, 'sesinizi kesin, koltuklarınızı koruyun.' diyecek ve kimseden çıt çıkmayacak. Bu nasıl bir haysiyetsizliktir, bu nasıl bir satılmışlıktır? Dileriz ki Allah’tan, en kısa sürede kaybetmekten korktukları o saltanatları başlarına yıkılır. "

Cihattan kaçmakla kaybedileceklerin, savaşmakla kaybedeceklerden kat kat daha fazla olduğuna dikkat çeken Sütçü, savaştan kaçıp sinmenin sonucu elde edilecek zararın, hiç bir maddi değerle giderilemeyecek kadar büyük olduğunu kaydetti.

"Cihattan yüz çevirenler hep gerilemiş ve Allah düşmanları da onlara galebe çalmıştır"

Cihâd emrini yerine getirmekten korkup kaçanların, köleliğe, alçalmaya, dünya ve âhirette rezil olmaya razı olan kimseler olduğunu söyleyen Sütçü, "Cihadı terk eden bir milleti Allah, zelil eder. Çünkü bir İslam ülkesinde dinin, izzet ve şerefin, mal ve mülkün korunması ancak cihad ile mümkündür.  Ümmet-i Muhammed, ne zaman ki dünya meta’ına yenik düşüp cihattan yüz çevirmişse hep gerilemiş ve Allah düşmanları da onlara galebe çalmıştır. Tam tersi durum olduğunda da Ümmet-i Muhammed şaha kalkmıştır. Ümmet, bu izzetli amel ile Bizans’a, Sasani’ye diz çöktürdü.  Endülüs’ü, Kudüs’ü, İstanbul’u fethetti. Kıtalara hükmetti." şeklinde konuştu.

Sütçü, "Gelin yerimize başka milletler getirilmeden, can yakıcı azaplar bizi bulmadan bu lütuf bizim olsun, gelin bu izzet bizim olsun. Sakın yanlış anlamayın, savaş çığırtkanlığı yapmıyoruz, savaşı da sevmiyoruz ama biz zilleti de sevmiyoruz, aşağılanmayı da sevmiyoruz, zulmü de zalim karşısında sessiz kalmayı da sevmiyoruz. 7 aydır gözlerimizin önünde onbinlerce kardeşimizin katledilişini izlemeye daha fazla tahammül etmek istemiyoruz. Bu korkaklık yeter, bu zillet artık yeter. Ey ümmetin önderleri, alimleri, şeyhleri, ey İslam ümmetinin liderleri, ey İslam ümmeti, kendinize gelin, uyanın. Yaşanan bunca zulüm karşısında ne zaman bir olacağız, ne zaman zalimin karşısına dikileceğiz?" diye ekledi.

"Haydi nefislerimizin esaretinden kurtulmak için cihada!"

İslam’a hakkıyla sarılmanın zamanının geldiğini vurgulayan Emin Sütçü, şu hitapta bulundu:

"Ey tarihe şan veren Türkler, Araplar, Kürtler! Ey Farisiler, Ey İslam milletleri! Dahildeki çekişmeleri, kızgınlıkları bırakmanın zamanı geldi artık. Gelin ey Peygamber aşıkları! Birer birer, kirletip elimizden aldıkları bütün değerlerimizi, bütün emanetlerimizi geri alalım.

Bu meydandan, Batmandan bütün ümmete, ‘Hayyalel cihad ya ümmeti Muhammed’ diyoruz. Haydi, cihadı her yönüyle hayata hakim kılmaya, haydi nefislerimizin esaretinden kurtulmak için cihada, haydi İslam’ı tüm güzellikleriyle sunmaya koşun. Haydi, adalete muhtaç mazlumlar için, özgürlük mücadelesi veren tüm tutsak toplumlar için cihada. Haydi, kalemlerimizle, kelamlarımızla, malımızla, canımızla, ümmet coğrafyasına hatta tüm insanlığa musallat olmuş zalimlere ve siyonistlere karşı cihada.

Bütün ömrü cihad ile geçmiş o kutlu peygamberin ümmeti olarak her anımız cihad olsun ve gerektiğinde harp meydanlarına atılmaktan korkmayalım.

'Onlara karşı gücünüz yettiği kadar kuvvet ve savaş atları hazırlayın.'  buyuruyor  Rabbimiz. Haydi atlar hazırlayalım o halde. Onlar güçlerini nereden alıyorlarsa daha iyisini yapalım. Onların ürünlerini boykot etmekle kalmayalım kendi ürünlerimizi yayalım. Yalan ve sömürü üzerine işlettikleri medyalarına karşılık  hakkın sesi olacak kendi medyamızı güçlendirelim, onların teknolojilerini alt edecek teknolojiler üretelim, onların silahlarını gölgede bırakacak silahlar üretelim. Cihad, İslam’da ulaşılması gereken zirve noktadır. 'İşin başı İslam'dır, İslam'ın direği namazdır doruğu ise cihattır."

Bu haberler de ilginizi çekebilir