• DOLAR 34.531
  • EURO 36.611
  • ALTIN 2920.277
  • ...
Meşal: Filistin`de şehit olmak istiyorum
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Gazze`deki insanlık dramını değerlendiren Hamas lideri Meşal, "Türkiye`ye minnettarız" dedi. El Fetih ile İsrail arasındaki barış görüşmelerinin dünyayı kandırmak olduğunu söyleyen Meşal, "İsrail, Mescid-i Aksa`yı bölerek, Yahudilere tahsis edecek" açıklamasını yaptı. Halid Meşal, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile yaptığı görüşmenin detaylarını anlattı. Meşal, bu dünyadaki en büyük hayalini de açıkladı.

BAŞBAKAN İLE OLAN GÖRÜŞMESİ

Sayın Meşal, Başbakan Erdoğan ile görüştünüz. Ben ilk olarak Erdoğan ile yaptığınız görüşme ile başlamak istiyorum. Neler konuştunuz?

Tabi bildiğiniz gibi bizim Türkiye ve Türkiye`deki kardeşlerimizle yakın ilişkilerimiz ve bağlarımız var. Türkiye, Filistin meselesine önem veren bir ülke. Biz bu bağlamda görüşmelerimizde başta Filistin meselesi olmak üzere yine bölgedeki bazı konulara değindik.

Bu çerçevede Gazze`deki insani durum aradaki yaşanan trajediler, hastaneler, ilaçlar, insanların çocukların eğitime karşı olan ihtiyaçları ve yaşamış oldukları zorluklar. Gazze`ye uygulanan abluka neticesinden dolayı aradaki trajik durum esas olmak üzere gerek Gazze gerek Batı Şeria`daki durumu aynı şekilde değerlendirdik. Bununla birlikte bölgedeki gelişmeler de yer aldı tabi.

ARAP HALKININ ERDOĞAN SEVGİSİ

Başbakan Erdoğan katliamlara darbelere karşı olan bir lider olarak tanındı. Mısır ve Suriye`deki katliamlara tepki gösterdi.Bu yüzden Esed ile de arası iyi değil. Hatta Esed Başbakan Erdoğan karşıtı açıklamalar yapıyor.

Peki Ortadoğu`da Filistin, Suriye, Mısır ve diğer ülkeleri baz alırsak sokaktaki insanların Başbakan Erdoğan ve Türkiye`ye bakış açısı nasıl? Onlar da genel olarak liderleri gibi mi düşünüyorlar yoksa daha farklı mı ?

Şimdi Sayın Erdoğan`ı medya üzerinden değerlendirmeye çalışırsak biz de yanılgıya düşmüş oluruz. Medya üzerinden değerlendirilecek bir şahsiyet değil. Şunu da bilmemiz gerekiyor; her insanın seveni ve sevmeyeni vardır.
Özellikle yöneticilere çok eleştiriler gelir. Ancak burada önemli bir kritere bakmamız gerekiyor. Eğer bir insan zulme karşı durarak sesini yükseltiyorsa ve özgürlüklerden yana bir tavır sergiliyorsa ve İnsan haklarına olan inancını ifade ediyorsa, yine onur ve halkın iradesinden bahsediyorsa tabi o insan her zaman kazanan taraf olacaktır.

Erdoğan da her zaman halkın yanında olduğunu göstermiştir. Dediğim gibi her insan inandığı değerleri savunur. Eğer bir insan, özgürlükler ve insan haklarına inanıyorsa bunları savunur. Bana göre Araplar tabi ki Erdoğan`ın bu özelliklerini, bu değerler bütününe sahip çıkışını biliyor. Ona olan inançları ve sempatileri söz konusu. Bence bunu bu şekilde değerlendirmek gerekiyor.
- `Barış müzakereleri dünyayı kandırmak için yapılıyor. Sonuç vermeyeceğini düşünüyoruz`
- `Mescid-i Aksa parçalanmak isteniyor`
- `İsrail dünyayı kandırıyor`

Geçtiğimiz aylarda İsrail ile El Fetih arasında bir barış süreci başladı. Ancak diğer taraftan Mescid-i Aksa`ya karşı ihlaller yaşanıyor. Hatta geçtiğimiz haftalarda El-Halil`deki Halil İbrahim Camii`nde Yahudiler danslı müzikli dini ritüel yaptı.
Onunla birlikte çocuklara yönelik tutuklamalar ve yerleşim birimleri inşaatları devam ediyor. Filistin`in en büyük şartı olan 67 sınırına geri çekilme durumu İsrail tarafından asla ve asla kabul edilmiyor. Tüm bunlar varken İsrail-Fetih arasındaki barış görüşmelerinde neler görüşüldü acaba? Ne anlama geliyor bu görüşmeler?

Bu müzakereler bir nevi dünyayı kandırmak üzere oluşturulan bir sistem. Amaç tamamıyla İsrail`in çıkarlarını korumak ve işgali devam ettirmek. Çünkü müzakerelerden bahsediyoruz ama müzakereler eşit ortamlarda tarafların eşit hak ve güçlere sahip oldukları zamanlarda yapılabilecek bir durumdur. Şu an eşitlik söz konusu değil.
İsrail ‘`ben güçlüyüm`` deyip kendi şartlarını dayatarak istediği şekilde yapmak istiyor. Diğer bir hususta İsrail orada bir defakto uygulamaya çalışıyor. Yahudi yerleşim birimleri halen genişletilmeye devam ediyor. Mescid-i Aksa parçalanmak isteniyor. Barış eşit şartlarda gerçekleşir. Eşit şartlar yok. Tamamıyla ABD`nin zorlamasıyla dayatmasıyla başlamış bir süreç. Ancak müzakereler başlarken Fetih`dekiler ellerindeki güçlü kartlarla müzakereye başlamadı.
Dolayısıyla bizler bu müzakerelerin bir sonuç vermeyeceğini, bizi zayıflatacağını düşünüyoruz. Bu müzakereler için tekrardan Filistin halkının çoğunluğunun da Arap dünyasında katkı sağlayacağı bir durumda ve bu şekilde yapılmasına inanıyoruz. El Fetih`deki kardeşlerimize de yeni bir stratejiyle ve uzlaşıyla adım atmaları gerektiği çağrısında bulunuyorum.

HAMAS ŞAM`DAN NEDEN ÇEKİLDİ?

- `Arap içişlerine karışmak istemiyoruz`

Geçmişte Şam`daydınız. Suriye`deki Esed rejimi tarafından Gazze`de hükümet destekli gösteri düzenlemesi için Hamas`a baskı yapıldı. Hamas`ın Esed ve Hizbullah`la arası bozuldu. İslami Cihad ile de görüş ayrılığı olduğu söyleniyor.
Sorum şu; Hamas bölgede İsrail ya da başka güçler tarafından yalnızlaştırılıyor mu?

Mısır`da Mursi sonrası Hamas ile Mısır arasında olumlu olmayan gelişmeler yaşandı.
Yalnızlaştırılmadık. Şimdi Hamas bildiğiniz gibi Filistin meselesine ve davasına yoğunlaşmış bir harekettir. Tek derdi tek davası odur. İşgali sonlandırmak, Filistin halkının haklarını tekrar iade etmek, onları korumaktır. Ancak sizin de takdir ettiğiniz gibi ilişkiler titreşim halindedir. Bana göre bu ilişkilerde değişiklik olabilir.

Biz daha önce Şam`daydık doğru. Ancak Suriye`deki olaylardan dolayı Şam yönetimiyle aramızda ihtilaf oldu. Orada kalmamızın bir anlamı yoktu ve çıktık. Ama bize Gazze`de Beşar Esed`i destekleyecek eylem talebinde bulunulduğu da doğru değil. Böyle bir talep olmadı. Bizim ilkemiz ve değerlerimiz tamamıyla Filistin meselesine yöneliktir. Bizi tabi ki destekleyen ülkeler ve onlarla ilişkilerimiz oldu. Onun yanı sıra ılımlı İslam`ı temsil edecek dediğimiz ülkeler oldu.

Şu an Arap dünyası zor bir süreçten geçiyor. Biz özelde Filistin meselesine eğilerek hiçbir Arap ülkesinin iç işlerine müdahale etmeden devam etmek istiyoruz. Suriye ve Mısır konusunu bu bağlamda değerlendiriyoruz. Ancak İslam dünyasındaki zulmün bitmesini yürekten istiyoruz. Hayırlı şeylerin olmasını temenni ediyoruz. Özelde Filisin olmak üzere biz de olup bitenleri takip ediyoruz. Ancak hiçbir müdahale söz konusu değil.

2 MİLYON GAZZELİ`NİN DURUMU

Gazze`de 2 milyon Filistinli yaşıyor ve tüm sınırları İsrail tarafından kapatılmış durumda. Gıda ve su eksikliği söz konusu. Oradaki 2 milyon insanın kaderi ne olacak? Nasıl geçiniyorlar?

Bunlar İsrail işgalinin sonucudur. Filistin toprakları çalınmıştır. Zorla el konulmuş. Halkımızın yarısı işgal altındave bunların bir bölümü Ürdün, Suriye gibi ülkelerde sığınmacı konumundalar. Ancak zorluklara rağmen Filistin davası için sıkıntı çekmeyi çok görmüyor. Filistin dışında yaşayan Filistinlilerin de gönlü hep burada. Vatanlarına dönüp özgürce yaşamak istiyorlar. Yahudi yerleşim birimlerin genişlemesi, tutuklamalar, tarım ve arazilere el koyma gibi insani olmayan uygulamalar var.
İsrail 2005`te Gazze`den çıkmış olmasına rağmen Gazze`yi şu an kontrol altında tutuyor. Tüm sınırları kapalı. Hava, su, elektrik, balıkçılar… Hepsini kontrol ediyor. Refah kapısı istisnai durumlar dışında tamamıyla kapalı. Tüneller yıkık. İnsanlar 365 km kare içerisine hapsedilmiş durumda. 48`de İsrail toprakları üzerinde kalmış olan topraklar içerisinde yaşayan Filistinliler çok zorluk çekiyor. Buralara insani yardım yapılması gerekiyor. Bu konuda özellikle Türkiye`ye minnettarım. Ama bu geçici. Sonuçta biz insanların yardımıyla yaşayabilen bir toplum olmak istemiyoruz. Onurlu bir şekilde yaşamak, kendi toplumumuz içerisinde gelişimimizi tamamlamak. Halkımızın ülkemizi refah düzeyine yükseltmek istiyoruz.

`ZORLA BARIŞ SÜRECİ OLUŞTURULUYOR`

2006 yılındaki Filistin seçimleri Ortadoğu tarihinin ilk ve en demokratik seçimleri olmuştu. Bugün tekrar seçimlerin gündemde olacağı konuşuluyor. El-Fetih bir seçim çağrısı yapmıştı. Filistin`de Hamas`lı bir seçim olacak mı? Hamas-Fetih arasındaki uzlaşma süreci nasıl bir dönemece giriyor?

Aslında uzlaşı konusunda Fetih`le daha önce bir tüm paket çerçevesinde bazı hususlarda uzlaşmaya varmıştık. Bu paket içerisinde seçim meselesi de vardı. Sizin de ifade ettiğiniz gibi 2006`da seçim oldu. Ancak bu sonucu kabul etmediler ve birkaç ay sonra bize ‘buyurun seçime gidelim` dediler. Yani seçimi şu şartlar altında yapmış olsak bile çok fazla sonuç getirmeyecekti. Çünkü tablonun bütününü alıp sorunları çözmemiz gerekecekti.

Elbette ki seçimler önemli bir süreçtir ama önemli olan şeffaf, nezih bir seçimin gerçekleştirilmesi ve seçim sonuçlarına saygı duyulmasıdır. Ancak şuan bir takım baskılar söz konusu olduğu için halk hür iradesiyle gidip seçimini yapamayabilir. Biz Fetih`le birlikte bir siyasi çatı altında birleşelim, tek teşkilat ve örgüt içerisinde yer alalım istedik. Tabi dış baskılardan da uzaklaşmamız gerekiyor. Bu önemli bir adım.

Şuan müzakereleri başlatan şey de dış baskılardır. İsrail ve ABD`nin bir baskısı söz konusu. Sürekli Ramallah`a yapılacak yardımları geri çekileceği tehdidi yapılıyor ve müzakerelerin sadece Netanyahu ile masaya oturup çözüleceği yönünde bir dayatma var. Biz bunu kabul etmiyoruz.Biz Filistin meselesinin tamamıyla ulusal uzlaşıyla bir sonuca ulaşacağına inanıyoruz. Kararların da bu uzlaşıyla alınıp hayata geçirilerek seçime böyle gidilmesinden yana olduğumuzu ifade etmek istiyorum.Mescid-i Aksa sorusuna tekrar dönmek istiyorum. Halil İbrahim Cami`nin yarısı sinagog olarak kullanılıyor. Sizce orada yapılan şey Müslümanların ilk kıblesi olan Mescid-i Aksa`da da mı yapılmak isteniyor.

Son haftalarda Yahudi Ortodokslarının sayısı da arttı. Harem-i Şerif`in yarısının sinagoga çevrilmesi söz konusu olabilir mi ?

İsrail`in burada yapmak istediği sadece Mescid-i Aksa`yı parçalamak değil. Sonuç itibariyle orayı tamamen yıkmak ve yerine Süleyman Mabedi`ni inşa etmek. 1967 yılında Kudüs`ü işgal ettiklerinden bu yana da bunun için ciddi çaba harcıyorlar. Buranın eskiden Süleyman Mabedi olduğunu dair en ufak bir kanıt arıyorlar.Buna da taksimatla başlamak istiyorlar. Halil İbrahim Camisi`nde de olduğu gibi bunu 2 şekilde yapmak istiyorlar.

1-Mekansal, 2-Zamansal… Mekansal parçalamadan kastımız Mescid-i Aksa`nın bir bölümünü sadece kendilerine tahsis edip kendi ayinlerini ve törenlerini hayata geçirmek.Zamansal parçalamadan kasıt ise kendilerine ait dini münasebetlerde bütün Müslümanlara Mescid-i Aksa`yı yasaklamak. O zamanlar içerisinde oranın kendilerinin kontrolünde olması. Ama dediğimiz gibi geçen ay içerisinde bu kapsamda olaylar oldu. İsrail parlamentosu Knesset`in de ciddi adımları var.

Şu an Peygamber Efendimiz (sav)`in miracının yaşandığı ve Müslümanların ilk kıblesi olan Mescid-i Aksa ciddi anlamda tehlike altında.Müslümanların bu gerçeklere duyarlı olması gerekiyor. Çünkü İsrailliler bu kötü emel ve planlarını uygulamalarıyla yavaş yavaş hayata geçirip sonunda Mescid-i Aksa`yı tümüyle yıkmayı amaçlamaktadır.
Filistin ve Aksa davası uğruna çok çaba harcadınız. Hapislere atıldınız sürgünlere gönderildiniz. MOSSAD ajanları size suikast düzenledi. Sonuç olarak gençlik yıllarınızdan itibaren mücadele ettiniz.

Şunu merak ediyoruz, Filistin ve Hamas lideri olarak sizin en büyük hayaliniz nedir?

Herkesin hayali hür olmak tabi. Bu dava uğruna on binlerce şehit verdik. Yüzbinlerce yaralı, milyonlarca kişi yerinden edildi. Biz kimsenin topraklarını işgal etmedik. Tek talebimiz bu işgalin sonlandırılması. Kadın, çocuk, yaşlı herkes bu rüyayı hayal eder.
Şahsi hayalim ise kendi toprağımın, devletimin kurulmasına katkıda bulunmak ve kendi topraklarımda şehit olmaktır.

Haber7 

Bu haberler de ilginizi çekebilir