Tercihlerle ilgili uyarı ve öneriler…
Son an fikirleri ve fikirciliği pek yaygındır. Günlerce sizi izleyen bir yakınınız, bir arkadaşınız, bir uzman, her şey bitti dediğiniz an, tercihlerine bir bakayım der ve aklınıza gelmedik önerilerde bulunur.
Ya da bizzat kendiniz, tam da teslim aşamasında şunu bir kenara ekleyeyim diye içinizden bir fikir geçer. Teslim sonrasında yaşayacağınız hayıflanmanın ağırlığı korkusuyla isteğinizi karşılamadan duramazsınız.
O an tutumunuza genellikle akıl değil, duygu hakimdir. İçinize neden böyle bir fikrin doğduğunu ve ona uymanın size nasıl bir katkıda bulunacağını siz de bilmezsiniz. Buna rağmen, içinizden gelen zorlamaya direnmekte güçlük çekersiniz.
Şehid Seyyid Kutup’un başarı için meşhur bir formülü vardır: İhlas, plan ve sabır. İçiniz, sizi ne kadar zorlarsa zorlasın, ihlâsınızdan, işlerinizde ilahi rızayı esas almaktan, bir plan doğrultusunda hareket etmekten ve sizi planınızdan vazgeçirmeye çalışan güçlere, engellere karşı kararlı bir tutum takınmaktan vazgeçmeyiniz. Bu davranış biçimi, gelişigüzelliği hayatımızdan atar ki hayatta başarının yolu gelişigüzelliğe meyletmemededir.
NE YAPALIM?
Bu tür bir dış baskı veya iç tepkiyle (direnmekte zorlandığımız bir teklifle) karşılaştığımızda tercihler için başlangıçta ne yapmışsak onu yapacağız:
1. Teklifi yazacağız. Çünkü yazılmayan tam anlaşılamaz.
2. Bu teklife uyduğumuz takdirde ne kazanacağımızı sağa yazacağız.
3. Bu teklife uymadığımızda ne kaybedeceğimizi sola yazacağız.
4. Bu teklifin tercih düzenimizi bozup bozmadığına özellikle dikkat edeceğiz.
Ve o teklife uyup uymamaya karar vereceğiz.
Böyle titiz bir tutumdan sonra netice Allah’a kalmıştır. Ondan gelene razı olacağız.
Genciz, çevrenin olumsuz koşullarının da etkisiyle son an tekliflerine karşı duygusal bir tepki, bir öfke göstermekten kaçınacağız.
Son anda farklı bir teklifte bulunup kafa karıştırıyorlar diye ailelerimizi üzmenin bir anlamı yoktur.
“Madem son anda söylediniz, yararlı olacağını bilsem de size uymam, siz zaten hep son anda söyler, planlarımı, hayallerimi altüst edersiniz” şeklindeki bir tutum, inanın yararlı değildir, pek çok an hem sizi kırıcı yapar hem de kimi başarılardan yoksun bırakır.
Anne babalarımız küçükken bizi nasıl (örneğin yemek yeme konusunda) ikna etmişlerse biz de bugünkü istekleri için, “Of!” bile demeden onları öyle ikna edeceğiz. Tekliflerine uymuyorsak neden uymadığımızı onlara izah edeceğiz.
Sorunlarımızı bu ikna çabası üzerinde yürüttüğümüz sürece daha planlı oluruz, daha yerinde hareket ederiz ve dolayısıyla daha çok başarıya ulaşıp daha mesut oluruz; çevremizi de daha çok mesut etmeye vesile oluruz.
Tepkiyi savunma mekanizması haline getirenin hesap verme hasleti gelişmez, hesap verme hasleti gelişmeyen işlerinden önce düşünme ve plan yapma ihtiyacı duymaz. Bu ihtiyacı duymayan gelişigüzelliğe kayar. Gelişigüzellik, mümine yakışmaz.
Velilerimize Uyarı!
Bizim tercihimiz, çocuğumuzun tercihi olmayabilir. Biz de bir tercihi önerirken bunu mutlaka bir uzmana danışmalı ve bunu geçerli bir nedene dayandırmalıyız. Aksi haldi, “Gönlüm böyle istiyor” türündeki bir öneri bize sadece zarar verir.
Uzmanlardan öneriler…
1. Geniş imkânlı bir yıldasınız. Çok üniversite açıldı, kontenjanlar arttı. 400 binin üzerinde fakülte kontenjanı var. 30 tercih hakkınız var, iyi bir sıralamayla üniversiteli olursunuz.
2. Kesinlikle puana değil, başarı sıralamasına bakınız.
3. Tercihlerinizi başarı sıranızın % 30 hatta % 50 üstünden yapmaya başlayabilirsiniz. Önemli olan alt tercihlere ne yazılacağıdır. Sonlara doğru başarı sıranızın % 100 altına düşmeye çalışın. Yani 50 bininci sırada iseniz 100 bine kadar inmelisiniz.
Kim Tercih Yapmalı? Kim Yapmamalı?
-Dilediği bölümün sadece bir alt üniversitesini tutturacak olanlar( Örneğin ODTÜ değil de Hacettepe’yi tutturanlar)
-Birkaç yıldır çalışıp sıradan bir bölüm kazanma noktasına ancak gelenler
-Orta da olsa gerçekten başarılı olacağı bir bölümü tutturanlar tercih yapmalı.
-Tutturacağı bölümün çok altını tutturanlar(Örneğin, Hacettepe Tıp yerine Dicle Diş Hekimliğinin başarı sıralamasında duranlar)
- Sınava ilk kez hazırlanıp da adı dört yıllık fakülte olan ama bir işlevi olmayan bölümleri tutturanlar tercih yapmamalı, bir yıl daha çalışmalı.
İşlerimizde ihlas, plan ve sabır ehli olma dileğiyle Allah’a emanet olunuz.
Abdulkadir Turan / Doğruhaber