• DOLAR 34.29
  • EURO 37.443
  • ALTIN 3022.803
  • ...
Baltık Denizi’nde NATO’nun etkisi
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

NATO, son yıllarda sınırlarını genişletmeye devam ediyor. Geçen yıl Finlandiya'nın katılımıyla, bu yıl ise 32. üye olan İsveç'in katılımıyla İttifak'ın Kuzey Avrupa'daki varlığı oldukça genişledi.

Bu genişleme, Rusya'nın, Baltık Denizi'ni çevreleyen ülkeler arasında NATO üyelerinin artmasını endişeyle karşıladığına işaret ediyor. Bu ülkeler arasında tek NATO üyesi olmayan ülke ise Rusya.

Rusya, NATO'nun topraklarına doğru genişlemesinden duyduğu rahatsızlığı sıkça dile getiriyor ve Ukrayna savaşının çıkış nedenlerinden biri olarak gösteriliyor. Özellikle Baltık Denizi'ndeki bu güçlenme, Moskova'nın stratejik açıdan büyük bir tehdit olarak algılanıyor. 

Evet, müttefikler, Rusya ile bir çatışma durumunda Baltık Denizi'ndeki bu önemli nakliye rotasındaki manevra alanını daraltmak için avantajlı bir konumda bulunuyorlar.

Ancak, Rusya'nın hala ağır silahlarla donatılmış olan Kaliningrad'dan bölgeyi ve deniz altı altyapısını tehdit etme gibi bir gücü var. Kaliningrad, Baltık Denizi'nde bulunan ve Moskova'ya yaklaşık bin kilometre uzaklıkta yer alan bir Rus toprağıdır ve adeta Rusya'nın bu denizdeki uzak karakolu konumundadır.

Peki, Baltık Denizi için “NATO gölü” demek ne kadar doğru?  Üsküdar Üniversitesi Stratejik Araştırmalar Merkezi (ÜSSAM) Müdür Yardımcısı Dr. Güler Kalay TRT habere konuştu:

Dr. Kalay, Baltık Denizi'nin NATO denizi olarak kabul edilmesine Rusya'nın katılmadığını vurguluyor. Baltık Denizi'nin Rusya'nın kıyısında bulunan üç limanını, Kaliningrad, Petersburg ve Ust Luga'yı hatırlatarak, denizdeki tüm kıyı devletlerinin NATO üyesi olması durumunda bile tam anlamıyla bir NATO denizi veya gölü olarak adlandırmanın tartışmalı olduğunu belirtiyor.

Dr. Kalay'a göre, Gürcistan ve Ukrayna gibi aday ülkelerin varlığı ve Rusya dışındaki diğer kıyı devletlerinin NATO üyeliği göz önüne alındığında, benzer bir tanım Karadeniz için de yapılabilir; ancak Karadeniz'in tam anlamıyla bir NATO denizi olmadığını belirtiyor. Herhangi bir denizi doğrudan NATO denizi olarak tanımlamanın, buradaki kontrolün tamamen NATO'da olduğu algısını oluşturabileceğini ve bu durumun bir psikolojik savaş tekniği olarak düşünülebileceğini ifade ediyor.

Kalay'a göre, Baltık Denizi'ndeki NATO çevresi Rusya'yı asıl rahatsız edecek noktanın ticari yolların ablukaya alınması olduğunu belirtiyor ve durumu şöyle detaylandırıyor: Petersburg, Rusya'nın Batı'ya açılan bir penceresi ve önemli bir ticaret limanıdır. Burada uygulanacak bir abluka, Rusya'nın önemli bir ticari yolunu kapatır. Kaliningrad ise tamamen Rusya'ya bağlı bir bölge ve Baltık Denizi'ndeki önemli limanlardan biridir. Bu durumda, Rusya'nın kıyıda olduğu bir denizin tamamen NATO kontrolüne girmesi gerçekçi görünmüyor.

TRT HABER

Bu haberler de ilginizi çekebilir