Ülkesi Olmayan İnsanlar: Çeçen Mülteciler (2)
Riyad Makaev / Doğruhaber
Bugün demokrasinin en güzel yaşandığı ülkeler olarak yansıtılan Avrupa ülkelerinin durumu oraya yerleşen Müslüman muhafazakâr ailelere sorulduğu zaman bambaşka bir portre olarak ortaya çıkıyor. Çeçen aileler Avrupa’ya giderken sanki oralarda “cennet gibi ” bir hayat var, özgürlükler var diye zalimin zulmünden kendi çocuklarını korumak istedikleri gibi dini özgürlüklerini yaşayacakları düşüncesiyle akın ettiler. Bugün hemen hemen tüm Avrupa ülkelerinde Çeçen mültecilerle karşılaşmak mümkündür. Resmi verilere göre, Avrupa’da bulunan Çeçen mültecilerin sayısı 170 bin. En çok mülteci statüsü veren Avrupa ülkesi ise Avusturya’dır. Avusturya’da 45 bin civarında Çeçen mülteci yaşamaktadır. Ancak 2013 yılında Almanya’ya başlayan yeni bir Çeçen mülteci akımı, Almanya’yı birden Avrupa ülkelerinden en çok Çeçen mülteciyi barındıran ülke olarak birinci sıraya yerleştirdi. Şu anda resmi mülteci statüsü verilen ve resmi başvuru yapanlarıyla birlikte Almanya’da yaklaşık 75 bin Çeçen mülteci bulunmaktadır.
ÇEÇENLERİN İSMİNİ KİRLETİYORLAR
Çeçen-Rus savaşı sırasında fırsat bulup Kafkasya’dan Avrupa’ya göç eden diğer milletlerin sayısının 250 bin civarında olduğu tahmin ediliyor. Türkiye’de aynı şekilde Çeçen mülteci sayısından daha çok “Çeçen mülteci” olarak bilinen ama diğer Kuzey Kafkasyalı milletlerden olan mülteciler bulunmaktadır. Hatta Türkiye’de yabancı şubelere düşen çok sayıda insan ve fuhuş yapan kadınlar bile kendilerini Çeçen olarak tanıtıyor. Türkiye’de Müslüman halkın Çeçenlere karşı duydukları sempatiyle beslenen çok sayıda hırsız, mafyacı, dolandırıcı ve fuhuş yapan insanlara rastlamak mümkündür. Bazen bu olaylar medyada da yer almaktadır. Türkiye’de “Çeçen komutanların cinayetleri” olarak yansıtılan bazı olaylar bile Çeçenlerle her hangi bir bağlantısı olmayan türdendir. Avrupa’da Afrika kökenli siyahilerin bile Çeçen mülteci statüsüne başvurdukları bilinmektedir. Çok sayıda Rus’un Avrupa’da Çeçen olarak mülteci statüsü aldığı biliniyor.
MÜLTECİ ÇEÇENLER ASİMİLE OLUYOR
Dolayısıyla kötü olayların Çeçenlere atfedilmesi Çeçenlere karşı duyulan samimi duyguların bozulmasına neden oldu. Avrupa’ya göç eden Çeçen aileler öncelikle gittikleri ülkeye vardıklarında mülteci kamplarına yerleşirler, sonra yerel yöneticilerin gönderdikleri eyaletlere giderler. Özellikle çocuklu aileler ülkenin içlerine gönderilir. Resmi mülteci statüsü verilene kadar her hangi bir yerde çalışma izni verilmemektedir. Ancak, bulundukları yerde sosyal yardımdan yararlanabiliyorlar. Çocuklar hemen okula alındığı için kolay ve çabuk şekilde yerel konuşulan dili öğreniyorlar. Sadece dil öğrenmekle kalmıyor, Avrupa kültürünü ve değerlerini de alıyorlar. Bir müddet ebeveynleri de çocuklarının yardımıyla yerli halkla anlaşabiliyor. Çoğu zamanını okullarda geçiren çocukların davranışları, kültürü, ebeveynlerle olan ilişkileri bile değişiyor. Bugün Avrupa’ya yerleşen Çeçen ailelerin en büyük sıkıntısı, çocuklarının üzerinde “hâkimiyetlerini” kaybetmeleridir. Çocuklar kendi dilini ve dinini yavaşça kaybetmeye başlıyorlar. Avrupa, resmi olarak mülteci kabul ettiği Çeçen aileleri tamamen kontrolü altında tutmaktadır. Bazen mülteci olarak kabul edilen aile, sınır dışı edilir ve Rusya’ya iade edilir. Bu olaylar, Rus zulmünden korkarak oraya yerleşen bazı aileleri Avrupa kültürünü istemese bile kabul etmeye zorluyor. Seminerler verilerek Avrupa normlarına nasıl uyulması gerektiği belirtilerek aileler yavaş yavaş asimile ediliyorlar.
ÇEÇEN AİLE YAPISI TÜRKİYE’DE BOZULMAZKEN AVRUPA’DA BOZULABİLİYOR
Çoğu çeçen mülteci; hizmetçi, hasta bakıcısı, hamal olarak çalışıyor. Mesela Çeçenistan’da profesör olan bir Çeçen, Avrupa’da nehirden kaçak balık tutarak geçimini sağlamak için uğraşıyor. Çalıştığı zaman aldığı maaş, sosyal yardımlarda verilen kişi başı yardımlardan az olduğu için kimse iş aramıyor ve çalışmak da istemiyor. Örneğin, Fransa’daki Çeçen mültecilere çocuk başı 320 Euro veriliyor, ebeveynlere de 420 Euro veriliyor. Bu parayla bir ay geçinirken ebeveynlerden biri işe girdiği zaman bu yardımlar kesiliyor ve vergiler de alınmaya başlanıyor. Dolayısıyla çoğu insan çalışmadan geçiniyor. Avrupa’da yetişen çocuklar Avrupa kültürüne uyarak anadilini az biliyor ve daha çok Avrupalı olarak kendini tanıtıyor. Örneğin Türkiye’de, Ürdün’de olan Çeçen ailelerin aile yapısı bozulmazken Avrupa’daki ailelerin yapısı tam tersine bozulmaya uygun veya bozulmuş olarak önümüze çıkmaktadır.
Çeçenistan’a dönen Çeçen aileler de var. Her ne kadar güvenlik ve geçim sorunu halen devam ediyorsa da çocuklarının bozulmasını istemeyip dönüyorlar. Bu, Avrupa’da İslam’ı yaşayan yok, demek değildir. Avrupa’da Müslüman olup kendi dinine ve kültürüne sahip çıkan insanlar elbette var. Ancak Çeçen sorunu biraz daha farklı. Ne kadar demokrasiden ve özgürlüklerden bahsedersek edelim, Batı ne yaptığının çok iyi farkında. Çeçenleri halen bir potansiyel tehdit olarak görüyorlar. Dolaysıyla bir yerde toplanmalarına ve yerleşmelerine izin verilmiyor. Birbirinden uzak tutup bir yere en fazla üç aile yerleştiriyorlar.
Polonya’da halen Fransa, Almanya, İsveç, Belçika, Norveç, Avusturya gibi ülkelere geçmek için bekleyen binlerce Çeçen aile bugün çok zor şartlarda beklemektedir. Avrupa, bugün Çeçenistan’da siyasi yönden ve yerel yönetimle problemi olan kişilere mülteci statüsünü çok zor vermektedir. Çeçenistan’daki yerel yönetim, Avrupa’daki Çeçen ailelerin durumunu bildiği için Avrupa’daki Çeçenlere “geri dönün” çağrıları yapmaya başladı. Dönenler zorluk çekiyor ve iş bulamıyorlar. Geçim sıkıntısı yaşandığı için çoğu dönmek istemiyor.
Çeçenistan’da tüm hâkimiyeti ele alan yerel yönetim, Kremlin’in önüne koyduğu programı büyük ölçüde gerçekleştirmeyi başardı. Bağımsızlık mücadelesi veren Çeçen halkı artık eskisi gibi bir güce sahip değil veya mücadeleyi devam ettirecek imkanlara sahip değil. Güvenlik nedeniyle ulaşılması zor olan dağlık bölgelerde bulunan mücahit gruplar, sivil halkla olan ilişkilerini sürdürmekte zorlanıyorlar. Yerel yönetimler, mücahitlere yardım eden veya yataklık edenlere terörist muamelesi yapmaktalar. Dolayısıyla halk mücahitlerle olan ilişkilerini tamamen kesmiş durumda. Dağlarda, her hangi bir şekilde geri gidişi bir ihanet sayan mücahitler, sonuna kadar yerel güçlerle ve Rus birlikleriyle çarpışmak zorundalar. Çeçenistan’daki mücahitlere artık eskisi gibi İslam ümmetinden maddi destek de gitmiyor. Ayrıca eskisi gibi yardım ulaştırmak kolay değil, çok zorlaştı.
ZULÜMDEN KAÇAN ÇEÇENLER BATI ZİHNİYETİNE ESİR OLUYOR
Çok sayıda şehid veren Çeçen halkı, zalimin zulmünden kaçarken daha büyük zulüm yapan, çocuklarının akıllarını çalan Batı zihniyetine esir oldu. Çabuk geçen bu zaman içinde hem memleketini hem çocuklarını kaybetmek bu halka çok büyük bir acı veriyor. Bu insanları anlamak için onları dinlemek değil, yaşadıklarını yaşamak gerekir. Elbette bir gün mutlaka zorluktan sonra kolaylık gelecektir. Ancak, önemli olan, bu “kolaylık” gelirken kendini ve ailesini korumak ve son nefesini nerede olursa olsun Müslüman olarak vermektir.