HÜDA PAR Ambarlı Limanından seslendi: "İŞGAL REJİMİ İLE TİCARİ İLİŞKİLERİ KESİN"
HÜDA PAR İstanbul İl Başkanlığı, Ambarlı Limanı'nda düzenlediği basın açıklamasında, Türkiye ile işgal rejimi arasında devam eden ticari ilişkilerin son bulması çağrısında bulundu.
Nizamettin Aşkın
"İsrail ile Ticaret Ümmete İhanettir" başlığı ile düzenlenen basın açıklaması, Abdulaziz Demir'in Kur'an-ı Kerim tilaveti ile başladı. Programın açılışında konuşan HÜDA PAR Esenyurt Belediye Başkan Adayı Erkan Demir, "Keşke bu meseleler üzerine buraya toplanmamış olsaydık. Keşke bunları konuşmuyor olsaydık. Keşke 30 binin üzerinde Müslümanın şehit oluşunu görmemiş olsaydık. Keşke 150 gündür kardeşlerimizin cesetlerini, parçalarını ve paramparça oluşlarını görmemiş olsaydık. Keşke bu meseleler için buraya toplanmayıp bugün bu anları bu meseleleri konuşmamış olsaydık ama ne yazık ki buraya toplandık. Tam 150 gün oldu. 150 gündür Müslümanların cesetlerinin paramparça oluşunu kamuoyunda ve sosyal medyayı izliyoruz ve kahroluyoruz. Bugün burayı gelmemizin özel bir manası özel bir anlamı var. Evet, limandan bahsediyoruz. Hatırlayın kıymetli kardeşler! Gemilerimiz limana çıktığında israil, uluslararası karasularında kardeşlerimizi o gemilerde şehit etti. Maalesef bugün bu limanlarda, bu gemilerle bizim kardeşlerimizin yine cesetleri belki de bizim ellerimizle, idare olunduğumuz hükümetler tarafından paramparça ediliyor. Buradan hükümete sesleniyoruz! Keşke şunu diyebilseydik. Helal olsun sizlere… Helal olsun ticari ilişkilerinizi kestiniz. Helal olsun askeri ilişkilerinizi kestiniz. Helal olsun diplomatik bütün ilişkilerinizi kestiniz, helal olsun. Keşke bunları diyebilseydik ama ne yazık ki diyemedik. Günlerdir, aylardır sokaklardayız ve caddelerdeyiz. HÜDA PAR olarak alanlardayız. Çocuklarımızla Kudüs için haykırıyoruz. Anamız, canımız, evladımız sana kurban olsun ey Kudüs!" dedi.
"DEVLETLERİN ÂLİ MENFAATLERİ MAZLUMLARIN KANI ÜZERİNDEN BİNA EDİLMEZ"
İl başkanlığı adına basın açıklamasını okuyan HÜDA PAR Küçükçekmece Belediye Başkan Adayı Maruf İçke, "Siyonist işgal rejimi 150 gündür Gazze'de zulüm ve katliamlarına devam etmektedir. Gazze'de 7 Ekim'den bu yana şehit edilen Filistinli kardeşlerimizin sayısı 30 bini, yaralı kardeşlerimizin sayısı ise 70 bini aşmıştır. Tüm yaşanan bu vahşetle birlikte işgalci siyonistlerin engelinden dolayı hâlen enkaz altında ve yol kenarlarında katledilenlerin cenazelerine ulaşılamamaktadır. Dünyanın dört bir yanında vicdan sahibi halklar siyonist vahşete dur demek adına meydanlara akın etmektedirler. Halklar siyonist vahşete karşı her türlü fedakarlığı yapmaya devam etmektedir. Aynı şeklide devlet idarecileri de siyonist vahşete karşı somut adımlar atmalıdır. Devletlerin âli menfaatleri mazlumların kanı üzerinden bina edilmez." diye konuştu.
"SOYKIRIM SUÇU İŞLEYEN BU TERÖR ŞEBEKESİ İLE TİCARET DURDURULMALIDIR"
Modern çağın karanlık döneminin yaşandığını belirten İçke, "İslam ülkelerinden bazı devletlerin siyonistlerle askeri, ticari ve diplomatik ilişkilerini devam etmeleri, Kudüs'ün ilk fatihi Hazreti Ömer'in, Selahaddin-i Eyyubi'nin ve Sultan Abdülhamit Han'ın kemiklerini sızlatmaktadır. Yaşanan bu vahşete karşın, Siyonistlere arka çıkanlar tarihin karanlık sayfalarında yerini alacaklardır. Siyonistlerle ticari ilişkilerin sürdürülmesine son verilmelidir. Siyonistlerle ticari siyasi ve tüm diplomatik ilişkilere son verilip artık bir devlet olarak tanınmasından vazgeçilmelidir. İlişkilere devam edilmesi işlenen soykırıma ortak olmak kadar büyük bir vebaldir. 7 Ekim'den sonra maalesef Türkiye ile israil arasındaki ticaret yüzde 26 oranında artmıştır. Türkiye limanlarından binin üzerinde gemi gitmiştir. Ocak ayında 318 milyon dolar olan ihracat, şubat ayında 400 milyon dolara yükselmiştir. Göz göre göre soykırım suçu işleyen bu terör şebekesine gıda, yaş sebze ve meyve, petrol, elektrik, çelik satışı gibi her türlü satış ve ticaret derhal durdurulmalıdır. Bu konuda somut adımlar atılmalıdır. Yaşanan bunca vahşet ve dehşete rağmen hiçbir mazeret Gazze'yi ikinci plana atmamalıdır." şeklinde konuştu.
"SİYONİSTLER ANCAK GÜÇTEN ANLAR, MÜSLÜMAN DEVLETLER BU GÜCÜNÜ GÖSTERMELİ"
İçke, "Hangi şart ve durumda olursak olalım, Gazze ilk gündemimiz olmalıdır. Önümüzdeki yerel seçim atmosferinden dolayı Gazze unutulmaya terk edilmemelidir. Hatta bu seçimin ana konusu ve tüm partilerin gündemi siyonist işgal rejiminin yaşattığı bu soykırımın son bulması yönünde atılması gereken somut adımlar olmalıdır. Yaklaşık 5 aydır siyonist çeteler pervasızca tüm dünyanın kınamalarına aldırış etmeksizin katliam, zulüm ve baskılarına devam etmektedir. Bu da bize göstermektedir ki; siyonist çetelerin anlayacağı dil, kınama ve bürokratik dil değildir. Siyonistlerin anlayacağı dil, 'bir sabah ansızın gelebiliriz ve bu zulümlere son veririz' dilidir. Hepimizin malumu siyonistler ancak güçten anlar. Müslüman devletler bu gücünü göstermeli ve üzerlerine düşen sorumlulukları yerine getirmelidir. Bir avuç siyonist koskoca iki buçuk milyar Müslüman nüfusun gözlerinin içine baka baka bu zulümleri yapmaya, cinayetleri işlemeye, sivil yerleşim yerlerini tahrip etmeye, cami, okul ve kamu kurumlarını yerle bir etmeye cesaret edebiliyorsa bu, Müslüman liderlere ve halklarına büyük bir ayıp olarak yeter." ifadelerini kullandı.
"BU VAHŞETE DUR DEMENİN VAKTİ ÇOKTAN GELİP GEÇMİŞTİR"
Uluslararası Adalet Divanında soykırımla yargılanan israilin saldırıları neticesinde, Gazze halkının tehcire zorlanarak Refah kentine sığınmak zorunda bırakıldığını vurgulayan İçke, "Bir buçuk milyon nüfusun birikmiş olduğu Refah'ta siyonistlerin yıkım ve katliamlarına müsaade edilmemeli ve kardeşlerimiz yalnız bırakılmamalıdır. Ey vicdan sahibi yetkililer ve dünya kamuoyunun duyarlı liderleri sizlere sesleniyoruz! Bu vahşete dur demenin vakti çoktan gelip geçmiştir. Buradan Müslüman liderler başta olmak üzere tüm dünya liderlerine, halklarına ve uluslararası kamuoyuna sesleniyoruz! 7 Ekim operasyonu 75 yıllık işgal, katliam, soykırım ve yayılma politikasına karşı verilen kurtuluş hareketi ve mücadelesidir. Bu kalkışma durup dururken olmuş bir mesele değildir. Bu anlamda Filistinlilerin birikmiş öfke ve işgalden kurtuluş arzularının baş aktörü ve temsilcisi HAMAS olmuştur. Gazze'nin meşru hükümeti olan HAMAS'ın yer almadığı ve rızasının olmadığı hiçbir anlaşmanın meşruluğu yoktur." dedi.
"TÜRKİYE'NİN BAŞINI ÇEKTİĞİ BİR YARDIM KORİDORU VEYA DENİZ FİLOSU YOLA ÇIKARILMALIDIR"
Deniz yoluyla siyonist işgalcilere ürün gitmesine engel olan Yemen'i takdir ettiklerini söyleyen İçke, "Deniz yolundan siyonistlere ürün gitmeyince siyonistler kara yolunu devreye soktu. Hindistan'dan Siyonistlere gelen ürünler Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Krallığı ve Ürdün'den kara yoluyla ve Türkiye'den deniz yoluyla ulaşmaktadır. Siyonistlere her türlü maddi desteği veren ülkeleri kınıyoruz. Bu ülkelerin halklarından, siyonistlere giden bu yardımları durdurmalarını ve bu yolu kesmeleri için harekete geçmeye çağırıyoruz. Türkiye limanlarından siyonist işgal çetelerine gemilerle malzeme gitmemeli tam tersine Türkiye'nin başını çektiği bir yardım koridoru veya deniz filosu yola çıkarılmalıdır. Sadece İslam ülkeleri değil duyarlı ve vicdan ehli hangi ülke varsa katılımları sağlanmalıdır. Bu filonun güvenliği de alınarak direk Gazze'ye gidilmelidir." diye konuştu.
"FİLİSTİN'İN VE MESCİD-İ AKSA'NIN ÖZGÜRLÜĞÜNE GİDEN HER MEŞRU EYLEMİN YANINDAYIZ"
Güney Afrika Cumhuriyeti'nin asil duruşunu, Filistin halkına verdiği desteği, Gazze'ye yönelik saldırıyı püskürtmek için gösterdiği samimi çabayı ve adımlarını takdir etiklerini hatırlatan İçke, son olarak şu ifadeleri kullandı: "Bu asil insani harekete destek veren tüm ülkelere teşekkürlerimizi iletiyoruz. Türkiye'deki havalimanları ve deniz limanları siyonistlerin her türlü gemi ve uçaklarına kapatılmalıdır. Buradan oraya ticari veya askeri bir mal gidiş veya gelişi durdurulmalı, Gazze halkını açlık, susuzluk ve ilaçsızlığa mahkûm eden siyonistlerin erzaklarının ülkemizden gitmesi ayıbından kurtulmalıdır. Türkiye, işgal devam ettiği sürece siyonistlerle bütün ilişkilerini askıya almalıdır. Yaptığı bütün anlaşmalarını da feshetmelidir. Daha sonra ise ilişkileri tamamıyla kesip siyonist işgalci israili devlet olarak tanımaktan vazgeçmelidir. Meydanlar boş bırakılmamalıdır. Siyonistlerin ve destekçilerinin mallarına süresiz bir şekilde boykota devam edilmelidir. Hastanelerde tedavi olmayı bekleyen bebek, çocuk, kadın, yaşlı ve savunmasız insanlara tıbbi ve insani yardımların ulaştırılması için acilen insani yardım koridoru açılmalıdır. Hastanelere ve sivil yerleşim yerlerine siyonist saldırıların durdurulması için gerekli adımlar atılmalıdır. HÜDA PAR olarak bir kez daha en yüksek sesle haykırıyoruz ve diyoruz ki, Filistin'in ve Mescid-i Aksa'nın özgürlüğüne giden her meşru eylemin yanındayız ve destekçisiyiz. Canımızla, kanımızla, malımızla ve evlad u iyalimizle ilk kıblemiz Mescid-i Aksa'nın ve Müslüman kardeşlerimizin yanındayız. Bu yolda üzerimize düşen her türlü fedakarlığı yapmaya hazırız." Basın açıklaması, Mustafa Daştan'ın yaptığı dua ile son buldu. (İLKHA)