Gazze için "Özgürlük Filosu" yeniden yola çıkıyor
2010 yılında "Rotamız Filistin, Yükümüz Özgürlük" temasıyla işgal rejiminin ablukasını kırmak için Akdeniz'den Aşdod Limanı'na ulaşmak üzere yola çıkan "Özgürlük Filosu" dünyanın birçok ülkesinde vicdan ehli aktivistin katılımıyla yeniden yola çıkıyor.
Aralarında Mavi Marmara gemisinin de bulunduğu "Özgürlük Filosu" Akdeniz'de, uluslararası sularda 31 Mayıs 2010 yılında işgal rejimi güçlerinin saldırısına uğramış, yaşanan olay sonucunda Türkiyeli 10 Müslüman şehit olmuştu. Dünya kamuoyunda ciddi tepkiyle karşılanan katliam sonrasında işgalciler hem Türkiye'de hem de uluslararası mahkemelerde yargılanmıştı.
Mavi Marmara Derneği Genel Başkanı Beheşti İsmail Songür, işgal rejiminin 7 Ekim 2023'ten bu yana Gazze'de sürdürdüğü katliamın son bulması, Gazze halkına temel yaşam malzemelerinin ulaştırılması adına Mavi Marmara'dan 14 yıl sonra mart ayında yeniden yola çıkarılması planlanan "Özgürlük Filosu" ile ilgili İLKHA muhabirine konuştu.
"2,4 milyon insan şu an içmeye su bulamıyor"
"Özgürlük Filosu" komisyonuyla 7 Ekim'de başlayan soykırımdan sonra İstanbul'da ikinci kez bir araya geldiklerini belirten Songür, "Avrupa'da bulunan arkadaşlarımız, yani Özgürlük Filosu Koalisyonu, 18 ülkenin desteğiyle oluşturulmuş bir komisyon. Burada sivil toplum kuruluşları bulunuyor. Daha önce Akdeniz'e yelken açmış, Gazze'deki ambargoyu kırmak için dünyanın birçok yerinde çalışmalar yapmış, birçok ülkeden arkadaşımız bulunuyor. Bu olaylar başladığında, herkes Mısır'da, Lübnan'dan, Türkiye'den, Cezayir'den, Libya'dan bir şey bekledi. Bu o kadar büyük bir soykırım ki, Amerika'nın uçak gemisinin bölgeye indiği, israilin devamlı havadan Gazze'yi bombaladığı ve devletlerin müdahale etmesi gerektiğini bir şey kanaatiyle bütün sivil toplum ayağa kalktı ve kendi devletlerinin bir şey yapmasını bekledi. Maalesef 5'inci aya girdik. 30 bine yakın insan öldü ve kimse bir şey yapmadı. Hatırlarsanız Fransa'da bir Charlie Hebdo olayı olmuştu. 50 küsür devlet başkanı kol kola girip 'teröre karşıyız' diye bütün dünyaya mesaj vermişlerdi.30 bin insan öldü. Bunlardan 12 bini çocuk. Yüzlercesi hamile kadın ve 2,4 milyon insan şu an içmeye su bulamıyor. Hayvan yemlerini öğütmek kendilerine öğün yapıyorlar. Deniz sularını ilkel yollarla arıtarak su içmeye çalışıyorlar. 30 bin insanın öldüğü bu topraklarda, maalesef İslam dünyasının liderleri, bürokratları, siyasileri kol kola girip Gazze sınırına gidemiyorlar." dedi.
"Birinci ve İkinci Dünya Savaşı'nda Avrupa'nın göbeğinde oluşturulan soykırım kampı, bugün Orta Doğu'nun kalbinde oluşmuştur"
İşgal rejimi ve Amerika'nın dünya barışı için artık bir tehlike olduğunu vurgulayan Songür, "Özellikle bu süreçte, kim israile karşı sert tavır sergilemezse, ticari yollarını kesmezse ve oraya giden yardım tırlarını desteklemezse kendi ülkesinde siyasi olarak yalnızlaşacaktır. Çünkü insanların vicdanı rahatsız. Güney Afrika bundan dolayı bir hukuk mücadelesi başlattı. Biz Akdeniz havzasındaki bir ülkeyiz. Burada olan her bir olay direkt Türkiye'yi etkiliyor ve buna sesiz kalmayız. Çünkü Filistin bizim tarihsel köklerimizin olduğu bir yer. Tarihsel kökümüzün ötesinde dini kökümüzün olduğu bir yer. Onun da ötesinde vicdani köklerin olduğu bir yer. Birinci Dünya Savaşı'nda, İkinci Dünya Savaşı'nda, Avrupa'nın göbeğinde oluşturulan soykırım kampı, bugün Orta Doğu'nun kalbinde oluşmuştur. Bugün bu zulme sesiz kalırsak, Allah'a hesap veremeyiz." diye konuştu.
"Gazze'deki abluka son bulmadan mücadeleden geri adım atmayacağız"
Mart ayı içerisinde dünyanın farklı yerlerinden hareket edecek gemilerle Akdeniz'de buluşup Gazze'ye doğru yol alacaklarını hatırlatan Songür, "Biz şunun peşindeyiz. Gazze'deki abluka ve ambargo son bulana kadar, özelikle Mısır'ın Ariş Limanında bekleyen, sayısı 27 bini geçen konteynırlar Refah'tan israilin müsaadesiyle değil sadece Filistin ve Mısır otoritesinin izni ile bölgeye geçişi sağlanmadan bu mücadeleden geri adım atmayacağız. 2010 yılında şehitler verdik. Hiç önemli değil! Şehit olmak bizim en büyük arzumuzdur. İsrailin bu saldırganlığından da korkmuyoruz. Devletler kendisine bir şey diyemiyorsa, sivil halk ve vicdan bir şey demelidir. Onun için nasipse mart ayında Akdeniz'de olacağız. Tüm halkımızdan, kardeşlerimizden ve sivil toplum kuruluşlarından bu filoya özellikle destek vermelerini bekliyoruz." şeklinde konuştu. (İLKHA)