Birden fazla uluslararası kuruluşta görev yapan bilim insanlarının hazırladığı yeni bir rapor, gıda sisteminde ve tarım sektöründe kullanılan sentetik kimyasalların insan sağlığına yılda 2,2 trilyon dolar maliyet çıkardığını ve ciddi çevresel zararlara yol açtığını ortaya koydu.
Britanya’nın “The Guardian” gazetesinde yayımlanan rapora göre, gıdalarda kullanılan sentetik kimyasalların yol açtığı sağlık yükü küresel ölçekte devasa boyutlara ulaşmış durumda. Bilim insanları, bu maddelerin kanser, kısırlık ve nörogelişim bozukluklarına neden olabildiğini, aynı zamanda küresel tarım sisteminin temel yapı taşlarını tehdit ettiğini belirterek acil uyarıda bulundu.
Rapor, özellikle ftalatlar, bisfenoller, böcek ilaçları ve PFAS türü kimyasalların insan sağlığına yılda 2,2 trilyon dolara varan maliyet çıkardığını ve bunun dünyanın en büyük 100 borsaya kayıtlı şirketinin yıllık kârına yakın olduğunu vurguluyor.
Çevresel etkilerin çoğu hâlâ tam olarak fiyatlandırılmamış olsa da, ekosistem tahribatı, tarımsal kayıplar ve su güvenliği açısından PFAS ve pestisitlerin etkileri dikkate alındığında ek 640 milyar dolarlık bir yük daha ortaya çıkıyor.
Rapor, endokrin sistemini (hormon sistemini) bozan bisfenoller ve ftalatlara maruziyet mevcut seviyelerde devam ederse, 2025–2100 yılları arasında dünya genelinde doğum sayısında 200 ila 700 milyon arasında bir düşüş yaşanabileceği uyarısını da içeriyor.
Söz konusu rapor, ABD ve Birleşik Krallık’taki çeşitli üniversiteler Sağlık Önleme Enstitüsü, Çevre Sağlığı Merkezi ve “ChemSec” gibi kuruluşların da bulunduğu onlarca bilim insanının ortak çalışmasıyla hazırlandı. Çalışmaya, BM Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri ve Paris İklim Anlaşması doğrultusunda projelere yatırım yapan “Systemiq” adlı şirketin çekirdek ekibi öncülük etti.
Raporun yazarları, ele alınan dört kimyasal grubun dünya genelinde en yaygın kullanılan ve en çok araştırılan kimyasallar olduğunu, insan sağlığı ve çevre üzerindeki zararlarına ilişkin güçlü bilimsel kanıtlar bulunduğunu belirtiyor.
Boston College Küresel Halk Sağlığı Profesörü ve bir çocuk doktoru olan Philip Landrigan, raporu bir “uyarı zili” olarak niteleyerek şu ifadeleri kullandı: “Dünya kimyasal kirliliği konusunda uyanmalı ve harekete geçmeli. Kimyasal kirliliğin, iklim değişikliği kadar ciddi bir sorun olduğunu düşünüyorum.”
Kimyasal üretimi 1950’den bu yana 200 kat arttı
İnsanların ve ekosistemlerin sentetik kimyasallara maruziyeti, özellikle II. Dünya Savaşı’ndan bu yana katlanarak arttı. 1950’lerden bu yana kimyasal üretimi 200 kat artarken, bugün küresel pazarda 350 binden fazla sentetik kimyasal bulunuyor.
Stockholm Dayanıklılık Merkezi’nin üç yıl önce yayımladığı araştırma, kimyasal kirliliğin gezegenin “güvenli sınırlarını” aştığını, yani insan faaliyetlerinin Dünya’nın son 10 bin yılda sahip olduğu istikrarlı çevresel koşulları bozduğunu duyurmuştu.
İlaçlarda kullanılan maddelerin aksine, endüstriyel kimyasallar için güvenlik testlerinin zorunluluğu oldukça sınırlı; kullanıldıktan sonra sağlık etkilerini izlemeye yönelik sistemler de son derece yetersiz. Bu maddelerin bazıları insanlar, hayvanlar ve ekosistemler için yüksek toksisite taşıyor ve bunun maliyeti devletlerin omzuna yükleniyor.
Rapor, küresel gıda üretiminde yaygın olan dört kimyasal grubu ayrıntılı biçimde inceliyor.
Ftalatlar ve bisfenoller, plastik katkı maddeleri olarak kullanılıyor; gıda ambalajlarında, tek kullanımlık eldivenlerde ve pek çok mutfak ürününde bulunuyor.
Pestisitler, endüstriyel tarımın temelini oluşturuyor; devasa tarlalarda otları ve haşereleri yok etmek için binlerce galon pestisit kullanılıyor.
PFAS ve bisfenoller, yağ geçirmez kâğıtlarda, patlamış mısır kutularında ve dondurma kaplarında da yer alıyor.



