Feyzullah Zerey / Doğruhaber
15 Haziran"da Hz. Bilal tarafından Medine"de ilk ezan okundu, aradan yıllar geçti 1932 yılında despot zalimler ezanı asli özelliğinden soyutlayarak Türkçeleştirdi ve Arapça ezan okuyanlar cezalandırıldı. Zorla Türkçe okunan Ezan-ı Muhammedî, 18 yıl sonra 16 Haziran 1950"de tekrar aslına dönüştürüldü. Ne tevafuktur ki yine aynı döneme rast gelen bir zamanda yine ezan gündemde
MESCİD-İ NEBEVÎ"DEKİ İLK ÇAĞRI
Medine"de hicretin birinci yılında namaza çağırmak için “es-salâh es-salâh (namaza namaza)” veya “es-salâtü câmlatün (namaz toplayıcıdır, namaz için toplanın)” denildi. Ancak bu çağrı yetersiz kalıyordu. Peygamber Efendimiz (sav) ashabını toplayıp onlarla istişare etti; çan çalmak, boru çalmak, ateş yakmak, bayrak dikme gibi birçok teklif getirildi. Lakin hiçbir teklif kabul görmedi. İstişare toplantısına son verildi. Aynı gece birkaç sahabe birbirine benzer rüyalar gördü. Abdullah bin Zeyd, gördüğü rüyayı Peygamber Efendimiz (sav)"e anlattı “İnşaallah bu, Hak bir rüyadır” diyerek Ezanı söylenen şekliyle kabul etti ve Bilal (ra)"a okutturdu.
EZAN VE MÜEZZİNİN FAZİLETİ
Ezanın meşruiyeti Kur"an ve Sünnet ile sabittir. Ezanın meşruiyetinin Kur"an"dan delili, Cuma Sûresinin 9. ve Mâide Sûresinin 58. âyetleridir. Sünnet"ten delili olarak ise, çok sayıda sahih hadis mevcuttur. Peygamber Efendimiz (sav) “Müezzinler kıyamet günü insanların en uzun boluları olacaklardır” buyurmuşlardır (Müslim) Hz. Ömer de müezzinliğin önem ve değerini belirtmek için “Üzerimde hilafet görevi olmasaydı, müezzin olurdum” demiştir.
İLK TÜRKÇE OKUNAN EZAN
İbadette devrim çalışmaları kapsamında 1932 yılında Dolmabahçe Sarayı"nda dokuz hafızın iştirakiyle Ezan Türkçeye çevrildi. Bestesi için de konservatuar hocası İhsan Bey görevlendirildi. Yerebatan Camii" nde Hafız Yaşar tarafından ilk defa Ezan, Arapça yerine Türkçe okundu. Daha sonra Türkçe Ezan Fatih Camii"nde 30 Ocak 1932 tarihinde Hafız Rıfat Bey tarafından okundu. Böylece Mustafa Kemal"in emriyle ibadette reform çalışmaları kapsamında ilk icraat olarak Ezan Türkçe okunmaya başladı. Gerçekten verdiği ilk emir Ezan ve namazın Türkçeleşmesiydi. Kadir Gecesi"nde Ayasofya Camii"nde 40 bin kişi önünde Türkçe Ezan okundu. O günün Cumhuriyet gazetesi haberi şöyle verdi: “Dün gece Ayasofya"da toplanan kırk bine yakın kadın, erkek, Türk Müslümanlar, on üç asırdan beri ilk defa olarak Tanrılarına kendi lisanları ile ibadet ettiler. Kalplerinden, vicdanlarından kopan en samimi, en sıcak muhabbet ve an aneler ile Tanrılarından mağfiret dilediler.” “Halk Türkçe Kur an Dinlemek istiyor” başlığını taşıyan gazetelerin çoğu dinde reform kampanyasına destek verdi.
DİYANET TÜRKÇE EZAN İÇİN ÖNAYAK OLDU
18 Temmuz 1932 yılında Diyanet İşleri Bakanlığı tarafından camilerde Türkçe Ezan, kâmet, hutbe ve Kur`an okunmasının “günah” olmadığına ilişkin “fetva mahiyetinde” bir genelge yayınladı. O tarihten itibaren Türkiye`de tüm camilerde Ezan Türkçe okundu. Türkçe Ezan uygulaması, 1941 yılına kadar da Diyanet İşleri Başkanlığı genelgesine dayanarak sürdürüldü.
ARAPÇA EZAN OKUYANLAR ÇEŞİTLİ CEZALARA ÇARPTIRILDI
23 Mayıs 1941 tarihinde çıkarılan bir yasa ile Arapça Ezan okuyanlara üç aya kadar hafif hapis, on liradan iki yüz liraya kadar (o dönemde on lirası olan zengin sayılırdı) para cezası öngörüldü. Arapça okumakta ısrar edenler yakalandı, haklarında soruşturma açıldı. İlk tepki Bursa"dan geldi. Yasa yürürlükten kalkana kadar da bütün illerde direnişler oldu. İmamlar bütün cezalara rağmen Ezanı Türkçe okumadılar, darda kaldıkları zamanlarda Türkçe Ezanı çocuklara ve meczuplara okuttular.
DESPOTLAR EZAN İLE UĞRAŞIYORLAR
Tarih, 16 Haziran 1950; yer TBMM, konu; Ezan"ın Arapça okunmasının suç olmaktan çıkarılması. Zamanın gazeteleri “Bugün Arapça Ezan gelirse, yarın da fes ve çarşaf gelir” şeklinde aksi yayınlar yaptığı bir dönem. DP"nin (Demokrat Parti) ilk icraatlarından olan bu karara CHP de destek verdi. CHP 18 yıl önce zorla kabul ettirdiği ve yasa haline getirdiği kanunu değiştirmek zorunda kaldı. TBMM"nin ezici çoğunluğu tarafından yasa kabul edildi.
18 YILLIK ZULÜM SONA ERDİ
Ezanın Arapça okunması yasağı Ramazan arifesinde kalktı. Halk sevinçten kurbanlar kesti, yerlere kapanıp şükür secdelerine gitti, Millet Meclisi"ne tebrik ve teşekkür telgrafları gönderdi. Yasağın kaldırıldığı ilk gün İstanbul"da bazı camilerde Türkçe, bazılarında Arapça Ezan okunuyordu. İnsanlar şaşkındı, Arapça Ezanın serbest bırakıldığı haberi herkes tarafından duyulmamıştı, İstanbul Müftülüğü bekçiler vasıtasıyla müezzinlere duyurdu.
28 ŞUBAT"TA BİR DAHA GÜNDEME GELDİ
Aradan yıllar geçti 28 Şubat sürecinde de Türkçe Ezan gündeme getirildi. 28 Şubat kararlarının alındığı MGK toplantısında açıklanmayan maddelerden birinin de Türkçe Ezan konusu olduğu ortaya çıktı. Uzun tartışmalar sonrası bu madde uygulamaya girmedi.
BEDİÜZZAMAN VE EZAN
Bütün zorlama ve zulümlere rağmen Bediüzzaman ve talebeleri Türkçe Ezan okumadılar. Bu yüzden işkenceler görüp zindanlara düştüler.
Ezân-ı Muhammedînin (a.s.m.) yasak edildiği ve bid"aların cebren umuma yaptırıldığı zulümâtlı ve dehşetli bir devirde, Nur Talebeleri, o uydurma Ezanı okumamışlar ve böyle bid"alara karşı, kendilerini kahramanca muhafaza ederek, bid"alara girmemişlerdir. (Sözler, Konferans)
Kur"an, zikir ve Ezan lafızlarının insanın maneviyatını nurlandırdığı ve manevi gıda olduğunu dile getiren Bediüzzaman Hazretlerine şöyle bir sual sorulur; “Lafızlar bir elbise gibidir, çıkarılır yerine yenisi giyilir, her millet kendi anlayacağı dil ile Kur"an okusa, zikir çekse, Ezan okusa daha iyi olmaz mı, daha faydalı olmaz mı?” Bu soru üzerine şu cevabı verir, Elcevap: Elfâz-ı Kur"âniye ve tesbihât-ı Nebeviyenin lâfızları câmid libas değil, cesedin hayattar cildi gibidir; belki mürur-u zamanla cilt olmuştur. Libas değiştirilir; fakat cilt değişse vücuda zarardır. Belki namazda ve Ezandaki gibi elfâz-ı mübarekeler, mânâ-yı örfîlerine alem ve nam olmuşlar. Alem ve isim ise değiştirilmez. (26. Mektup)
Şeâir-i İslamiye"nin değiştirilemiyeceğini, yüzbin maslahat dahi birleşse Şeairi değitiremeyeceğini, Şeairin faydasının yalnızca bilinen maslahatlar olmadığını, Şeairin çok hikmetleri olduğunu dile getiren Bediüzzaman Hazretleri Ezanı örnek vererek şöyle açıklamada bulunuyor: “Meselâ, biri dese, “Ezanın hikmeti, Müslümanları namaza çağırmaktır. Şu hâlde bir tüfek atmak kâfidir.” Halbuki, o divane bilmez ki, binler maslahat-ı ezâniye içinde o bir maslahattır. Tüfek sesi o maslahatı verse, acaba nev-i beşer namına, yahut o şehir ahâlisi namına, hilkat-i kâinatın netice-i uzmâsı ve nev-i beşerin netice-i hilkati olan ilân-ı tevhid ve rububiyet-i İlâhiyeye karşı izhar-ı ubudiyete vasıta olan Ezanın yerini nasıl tutacak?
Elhasıl, Cehennem lüzumsuz değil. Çok işler var ki, bütün kuvvetiyle “Yaşasın Cehennem” der. Cennet dahi ucuz değildir; mühim fiyat ister.” (29. Mektup)
MERKEZİ EZAN NE ZAMAN KALKACAK?
Seslerin birbirine karışarak bir ahenk oluşturduğu Ezan coşkusunu çok özledik
Geçen yıl Ramazan ayında eski Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu merkezi Ezan sisteminin köylerden başlamak üzere kaldırılacağını söylemişti. Merkezi sistemin kaldırılmasını bekleyen halk, sistemin kaldırılmamasına tepki göstererek, bu konuda bir an önce adım atılmasını istiyor.
MERKEZİ EZAN SİSTEMİ NE ZEMAN BAŞLADI?
Merkezi Ezan uygulamasına 28 Şubat döneminde başlandı. Bu şekilde başlayan Merkezi Ezan sistemi uygulamaya konulduğundan itibaren tartışılmaya başlandı.
MERKEZİ EZAN SİSTEMİ ÇOK TARTIŞILDI
Merzeki Ezan sisteminin olumsuz tarafları olumlu taraflarından fazla olduğu anlaşılınca kademeli olarak yürürlükten kaldırılmaya çalışıldı. Her din görevlisinin makamlı, eda ve sadası yerinde Ezan okumasının imkanı olmadığı için sesi güzel, makamına uygun Ezan okuyabilen müezzinlerin Ezanı okuması için uygulamaya konulan Merkezi Ezan sistemi bir çok olumsuzluğu da beraberinde getirince halk ve sivil toplum kuruluşları tarafından kabul görmedi.
MAHZURLARI ORTADAN KALDIRMAK İÇİN NELER YAPILDI?
Merkezi Ezan sistemi birçok camide hizmetlerin aksamasına, cami görevlilerinin rehavetine, cami görevlilerinin görevi ihmal etmesine, cami görevlilerinin Ezan okuma becerilerinin zayıflamasına, cemaat ve cami görevlileri arasındaki temasın azalmasına ve trajikomik vakalara sebep oldu. Geçen sene bu mahsurları ortadan kaldırmak ve Merkezi Ezan sistemini durdurmak için Diyanet İşleri Başkanlığı din görevlilerini eğittiği Tashih-i Hurûf Kursları açtı. Binlerce din görevlisi mahreçli, makamlı, tecvitli, kısaca okuma kurallarına uygun Ezan ve Kur"an okuması için eğitildi. Bunun yanı sıra, Ezanı güzel okuma kursları da açıldı. Böylece kademeli olarak Merkezi Ezan sistemini kaldırmak isteyen Diyanet İşleri Başkanlığı bu konuda başarılı olup olmadığı tartışılır, zira halen çok az yerde hariç somut bir adım atılmış değildir.
RİZE"DEKİ EZAN
Rize"de 9 Ocak 2010"da yatsı Ezanı okunduktan yaklaşık 2 saat sonra minarelerden müzik sesleri geldi. Merkezi Ezan sistemi sabote edilerek 170 camiden müzik sesleri yükseldi.
CEYLANPINAR EZANI
Şanlıurfa"nın Ceylanpınar ilçesinde sabah namazında merkez camide Ezan okunmayınca ilçenin tamamında Ezan okunmadı.
EZAN YERİNE TELSİZ SESİ
Kastamonu il merkezinde de polis telsizlerinin frekansı cami frekansına karışmış; halk minarelerden Ezan yerine polislerin kendi aralarındaki konuşmaları dinlemişti.
GAZİANTEP"TE RADYO EŞLİĞİNDE NAMAZ
Eyüpoğlu Camii"nde cemaatin ikindi namazının farzını kıldığı esnada Merkezi Ezan sisteminden duyulan radyo programı bir vatandaşın namazını yarıda bırakarak sistemin fişini çekmesi ile kesildi.
ELAZIĞ İLK OLDU
Geçen sene eski Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Barkadoğlu"nun 'Merkezi Ezan sistemi kaldırılacak" açıklamasından sonra Türkiye genelinde sadece Elazığ"da kaldırıldı.
DİYARBAKIR"DA KALDIRILDI
Diyanet İşleri Başkanlığı"nın talimatı doğrultusunda Diyarbakır Müftülüğü, 20 Mayıs 2011 Cuma günü, Merkezi Ezan sistemini kaldırdı. Merkezi Ezan sisteminin kaldırılmasından vatandaşlar oldukça memnun kaldı.
EZAN İSLAM"IN ŞİARIDIR
Ezanın farklı bir dil veya lehçeye çevrilmesi asla kabul edilemez. Ezan “Şeair-i İslamiye”dendir. Bütün zaman ve mekânlarda, dünyanın her coğrafyasında tevhid inancının ortak sembolü olarak aynı lafızlarla yani Arapça olarak okunmuştur ve okunmaya devam edecektir. Gerek Türkçe gerekse de Kürtçe Ezan okutmak isteyenlerin amacı Ezanı anlamak ve gereğini yapmak değil, bilakis Müslümanları bu değerlerden tamamen koparmak istemektir. Müslümanların kafalarını karıştırmaya çalışıyorlar. Bu istekte bulunanlara baktığımızda hiçbirinin ne Ezanla ne namazla hiçbir alakaları olmadığı aşikârdır. Ezanla, namazla hiçbir işi olmayanların bu konularda konuşma hakkı yoktur. Allah"ın şiarlarına cephe alanlara bizzat Allah cephe alır. İslam"ın sembolleri ile uğraşanlar hiçbir başarı elde edememiş, bilakis başlarına büyük bela almışlardır. Acaba Ezan kendi dillerinde okununca namaza mı başlayacaklardır ya da namaz kılmayanlar Arapça Ezandan anlamadıkları için mi namazlarını kılmıyorlar! Vaktiyle bir papaz gayet basit bir dini soruyu sorar. Müslüman şöyle cevap verir: “Ulan papaz, bunu bilmediğinden mi soruyorsun, yoksa hınzırlığından mı?”





