Kanada’daki British Columbia Üniversitesi’nden Mir Faizal liderliğinde bir grup fizikçi, yaptıkları detaylı kuramsal analiz sonucunda, genel görelilik ile kuantum mekaniğini uyumlu hale getiren, algoritmik temelli evrensel bir “Her Şeyin Teorisi”nin mümkün olmadığını ortaya koydu.
Bunun doğal sonucu olarak, evrenin bir simülasyon olması da mümkün değil; çünkü simülasyonlar algoritmik, yani bilgisayar kurallarına göre çalışır. Faizal şöyle diyor:
“Fiziksel gerçekliğin tüm yönlerini kuantum kütleçekimine dayanan hesaplamalı bir teoriyle açıklamak imkânsız. Bu nedenle, tamamen tutarlı ve eksiksiz bir teori yalnızca hesaplamayla türetilemez. Bunun yerine, algoritmaların ötesine geçen daha temel, algoritmik olmayan bir anlayış gereklidir.”
Evrenin nasıl işlediğine dair fizikçileri en çok zorlayan sorunlardan biri, uzay-zamanın düzgün yapısıyla kuantum mekaniğinin belirsiz yapısı arasındaki uyumsuzluktur. Her iki alanı ayrı ayrı açıklayan matematiksel sistemler vardır, fakat birini diğerine uyguladığımızda bu sistemler çöker.
Fizikçiler onlarca yıldır, bu iki büyük fizik kuramını birleştirecek bir “Kuantum Kütleçekimi” ya da “Her Şeyin Teorisi” arayışındaydı. Faizal ve ekibi, bu hedefe ulaşmak için ortaya atılan sicim teorisi ve döngüsel kuantum kütleçekimi gibi yaklaşımları değerlendirdi.
Bu teoriler, tüm gerçekliğin temelinde yalnızca “bilgi” olduğunu, uzay-zamanın ve kuantum alanlarının bu saf bilgiden ortaya çıktığını savunur. Ancak araştırmacılara göre, fiziksel varlıklar sadece bilgi parçalarından oluşamaz. Onlara göre, bilginin üzerine kurulu sistemlerle gerçeklik tam olarak açıklanamaz.
Araştırma, bu görüşü desteklemek için üç büyük matematikçiye başvuruyor: Kurt Gödel, Alfred Tarski ve Gregory Chaitin.
Gödel’in 1931 tarihli “eksiklik teoremi”, herhangi bir tutarlı matematiksel sistemin, kendi kurallarıyla ispatlanamayan ama doğru olan ifadeler içerdiğini gösterir.
Tarski’nin 1933 tarihli “tanımsızlık teoremi”, bir sistemin kendi içinden “doğru” kavramını tanımlayamayacağını ortaya koyar.
Chaitin’in teoremi ise, bir algoritmik sistemin tanımlayabileceği karmaşıklık düzeyinin sınırlarını gösterir.
Araştırmacılar bu mantıksal temellere dayanarak, fiziğin tamamen hesaplanabilir (yani algoritmik) olamayacağını savunuyor. Onlara göre, bir "Her Şeyin Teorisi" oluşturabilmek için algoritmik olanın üzerine, algoritmik olmayan bir katman eklemek gerekiyor. Bu katmana “Meta-Her Şeyin Teorisi” (MToE) adını veriyorlar.
Bu meta-katman, matematiksel sistemin dışından bakarak neyin doğru olduğunu belirleyebilir ve kara delik bilgi paradoksu gibi konuları çelişkiye düşmeden açıklayabilir.
Ve en sonunda bu araştırma, şu ünlü soruya net bir yanıt veriyor: Gerçek miyiz, yoksa bir bilgisayar simülasyonunun içinde mi yaşıyoruz?
Faizal bu konuda şöyle diyor:
“Her simülasyon doğası gereği algoritmiktir; programlanmış kuralları izlemek zorundadır. Ancak gerçekliğin temel düzeyi algoritmik değilse, o zaman evren bir simülasyon olamaz, hiçbir zaman da olamaz.”