Hırka-i Saadet Dairesi ve Emânât-ı Mukaddese
Müslümanlar tarih boyunca Peygamber Efendimiz ve Ashab-ı Kiramın hatıralarını yâd etmişlerdir. Onlara ait hatıraları muhafaza altına almış ve paha biçilmez birer hazine gibi gelecek nesillere bırakmışlardır. Ashab-ı Kiram Peygamber Efendimize ait saç tellerini ve mübarek terini yanlarında saklamaya çalışmışlardır. Hacca giden Müslümanlar o kutsal mekânları gördüklerinde imanlarının arttığını dile getirmektedirler. Peygamber Efendimizi ve onun seçkin ashabını hatıra getirmeğe vesile olan çeşitli eşyalara sahip olmak, onları görüp ziyaret etmek Müslümanlar için çok güzel bir duygudur. O yüzden özellikle Ramazan ayında binlerce Müslüman, Hırka-ı Şerif"i ziyaret etmek üzere çok uzak illerden akın etmektedirler. İstanbul Topkapı Sarayı Peygamber Efendimizin hatıralarıyla doludur. Peygamber Efendimizin kullandığı eşyalar Hırka-i Saadet Dairesi"nde Hırka-i Saadet odasında muhafaza edilmektedir. Mukaddes Emanetler olarak bilinen bu eşyaların bir kısmı Peygamber Efendimize diğerleri Ashab-ı Kirama aittir. Zamanla toplanan emanetlerin önemli bir kısmı Yavuz Sultan Selim"in Mısır seferinden dönüşte getirdikleridir. Bazı padişahlar öldüklerinde
Hırka-i Saadet Dairesi önünde yıkanmış, kefenlenmiş ve tabuta konulmuşlardır.
İstanbul"un fethinden hemen sonra yaptırılan Topkapı Sarayı yaklaşık 400 sene Osmanlı Devletinin idare merkezi olmuştur. 1924 yılında müzeye çevrilmiştir. İşte Hırka-i Saadet Dairesi bu Topkapı Sarayı içinde bir bölümdür. Burası Topkapı Sarayı`nın kutsiyet taşıyan bir köşesidir. Başta Peygamberimizin hırkası bulunmak üzere, "Mukaddes Emanetler" denilen eşyalar asırlar boyunca burada muhafaza edilmiştir.
İstanbul"da iki Hırka-ı Saadet vardır. Bunlardan birisi Peygamber Efendimizin şair Kâb bin Züheyr"e, diğeri de Veysel Karani"ye hediye ettikleri hırkalardır. Kâb bin Züheyr, Arabistan"ın en büyük şairiydi. Peygamber Efendimizi hicveden şiirler yazdığından dolayı ölüm fermanı çıktı. Hatasının farkına varıp Peygamber Efendimizden özür diledi ve Müslüman oldu. Peygamber Efendimizi övmek için yazdığı 59 beyitlik bir kasidesini Huzur-u Nebevi`de okudu. Arap edebiyatının bir belagat şaheseri olan bu şiiri okurken Peygamber Efendimiz o kadar hoşnut oldu ki, hemen sırtından hırkasını çıkararak şairin omuzlarına attı. Bu meşhur kaside bundan ötürüdür ki "Kaside-i Bürde" adını aldı.
Bu kıymetli hırka, siyah yünlü kumaştan yapılmıştır. Geniş kollu ve 1metre 24 santim boyundadır. Ön kısmının sağ tarafından küçük bir parça ile sağ kolunun bir parçası noksandır. Bu hırka; üst üste bohçalara sarıldıktan sonra altın bir çekmecenin içine konmuştur. Bu altın çekmece de yine birkaç kat bohçaya sarılarak bir altın sandukaya konmuştur. Sanduka altın kaplama ve dört ayaklı bir sehpanın üzerinde Hırka-i Saadet odasındaki gümüş şebekenin içinde durur.
Peygamber Efendimizin Veysel Karani Hazretlerine hediye gönderdiği hırka ise İstanbul Fatih Semtinde Hırka-ı Şerif Camiinde Ramazan aylarında ziyarete açılıyor. Veysel Karani"nin varisleri tarafından korunan bu hırka bu sene önemli bir tadilattan geçirildi.
Emânât-ı Mukaddese
1- Peygamberimizin dişi (Dendan-ı Saadet): Hz. Peygamber Efendimizin Uhud Muharebesinde kırılan dişinin küçük bir parçasıdır. Zümrüd, yakut ve zebercedli küçük bir altın kutunun içindedir.
2- Peygamberimizin sakal kılları (Lihye-i Saadet- Sakal-ı Şerif): Bazılarının mahfazaları fevkalâde sanatkârane ve hatta murassa olmak üzere Hırka-i Saadet Dairesinin Mukaddes Emanetleri arasında pek çok Sakal-ı Şerif vardır.
3- Peygamberimizin ayağının nakşi (Nakş-i Kadem-i Şerif): Dördü taş, ikisi tuğla üzerinde Hazreti Peygamber`in tabanının nakşidir. Bunlardan biri hakkında da Peygamber`in Mi"rac"ta bastığı taştır denilir. Altın bir çerçeve içindedir.
4- Peygamberimizin na`lini (Na`lin-i Şerif): Hazreti Peygambere izafe edilerek sonradan yapılmış ayak şeklinde tahtadan bir tek na"lindir. Üzerine Ayet el Kürsi nakşedilmiştir.
5- Peygamberimizin gasil suyu (Gasl-i Nebevî suyu): Kırılmış, yeşil ve boş bir şişedir.
6- Peygamberimizin kılıçları (Seyf-i Nebevî): İki kılıçtır. Birinin Peygamber zamanına ait olduğu katiyetle tesbit edilmiştir.
7- Peygamberimizin Teyemmüm Taşı: Asurîler devrinden kalmış, üzerinde çivi yazısıyla 57 satırlık mektup bulunan tuğla bir tablettir. Başlı başına kıymetli bir tarih vesikası olan bu tablet, Peygamberimizin teyemmümüne mazhar olmuştur.
8- Peygamberimizin nâmesi (Nâme-i Saadet): Mısır`da Kıptilerin şefi Mukavkıs`a hitaben 16x19 santim ebadında kahverengi bir deri üzerine siyah mürekkeple yazılmış 12 satırlık son derece kıymetli bir vesikadır. Altında Peygamberimizin mührü vardır.
9- Peygamberimizin mührü (Mühr-ü Saadet): Bir santim boyunda kırmızı akik üzerine kufi yazı ile "Muhammed Resulullah" nakkedilmiş bir mühürdür. Yazı Peygamberimizin devrine ait değildir. Yüz yıl kadar önce Bağdat`da bulunup saraya getirilmiştir.
Peygamberimizin asıl kendi mührü Raşid Halifelerin üçüncüsü Hazreti Osman tarafından bir kuyuya düşürülmüş ve bulunamamıştı.
Hırka-i Saadet Dairesi"nde bunlardan başka şu emanetler de vardır:
Peygamberimizin sancağı, Peygamberimizin yayı, Kıymetli Mushaf-ı Şerifler, Hazreti Fâtıma`nın seccadesi, Hazreti Ebû Bekir, Ömer ve Ali`nin birer kılıçları. Hazreti Osman`ın iki kılıcı. İslâm büyüklerinden Hazreti Zübeyir, Zeynelâbidin, Ebül Hasan, Cafer-i Tayyar, Ammar bin Yaser ve Halid bin Velid`in kılıçları ve ashabdan iki zatın kılıcı.
Kabe`nin altın oluğu, Tövbe Kapısı`nın kanadı, Kabe`nin kilit ve anahtarları, Hacer-i Esved çerçevesi…
Talha Bal / İnzar Dergisi Eylül 2011

