Bayram, TÜRK-İŞ’in toplantılara katılmamasının bu yılki sürece damga vurduğunu belirterek, geçen yıl da benzer bir durum yaşandığını hatırlattı. İşçi sendikasının masadan kalkmaması halinde asgari ücretin daha yüksek olabileceğini savunan Bayram, “Masadan kalkılmasaydı 22 bin 104 TL değil, 25 bin TL seviyeleri konuşulurdu. Bu rakamı belirleme yetkisi işçi ve işverende ancak süreç maalesef fazlasıyla politize edildi” dedi.
Asgari ücretin yalnızca devlet tarafından belirlendiği algısının yanlış olduğunu vurgulayan Bayram, yıl sonu enflasyon farkının yüzde 31–32 bandında gerçekleşmesini beklediğini ifade etti. TÜRK-İŞ’in açıkladığı açlık sınırının 29 bin 282 TL olduğunu hatırlatan Bayram, mevcut 22 bin 104 TL’lik asgari ücretin işverene toplam maliyetinin ise 30 bin 621 TL olduğunu söyledi.
Bayram, “İşveren sadece maaşı değil, işçi ve kendi payına düşen sigorta primlerini de ödüyor” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, TİSK Genel Kurulu’nda yaptığı “elini taşın altına koyma” çağrısını hatırlatan Bayram, devletin asgari ücretten vergi almayarak önemli bir fedakarlık yaptığını belirtti. İşçi tarafının toplantılara katılmamasını eleştiren Bayram, “Top devlete atılıyor ama rakamı fiilen işveren belirleyecek. Devlet ise işçinin ezilmemesi için dengeleyici adımlar atacaktır” dedi.
Zam oranı için yüzde 28 vurgusu
Asgari ücrette konuşulan zam senaryolarının yüzde 25 ile yüzde 35 arasında değiştiğini aktaran Bayram, kendi beklentisinin yüzde 28 olduğunu söyledi. Bu tahminini, 2026 bütçe görüşmelerinde sigorta gelirleri için öngörülen artış oranına dayandırdığını belirtti.
“30 bin TL ihtimali güçlü”
Asgari ücretin 30 bin TL’ye tamamlanıp tamamlanmayacağı sorusuna da yanıt veren Bayram, “Oransal zam ne olursa olsun alım gücü korunmadıkça rakamların anlamı yok. Bu süreç fazlasıyla politize oldu. Son bir dokunuşla Sayın Cumhurbaşkanımızın asgari ücreti 30 bin TL’ye tamamlayabileceğini düşünüyorum” ifadelerini kullandı.




