Gıda Teknolojileri Enstitüsü'nden ve Tarımsal Araştırmalar Merkezi’nden araştırmacı Dr. Manal Azeddin, verdiği demeçte, Antik Mısırlıların bugün hâlâ Mısır’da ve dünya genelinde tüketilen pek çok yemeği insanlığa öğrettiklerini belirtti. Azeddin, bu yiyeceklerin bazılarının şu anda Büyük Mısır Müzesi’nde sergilendiğini, bunun da Antik Mısırlının günlük yaşamına ışık tuttuğunu söyledi.
Dr. Azeddin’e göre Antik Mısırlılar, toprağın nimetlerinden en iyi şekilde yararlanmayı bildiler. Özellikle soğan ve sarımsak, yemeklerin vazgeçilmezleri olurken, antik tıbbi papirüslere göre bu ürünler antibakteriyel özellikleri nedeniyle tedavi amaçlı da kullanılıyordu.
Ayrıca Mısırlıların, ıspanak benzeri yapraklı sebzeler, marul ve kabuğu soyulan gövdeli sebzeler (örneğin kolokasya – "kök bitkiler") tükettiklerini belirten Azeddin, aynı zamanda yerli elma ve üzüm yetiştirdiklerini, üzümleri kurutarak kuru üzüm elde ettiklerini söyledi.
Dr. Azeddin’e göre Antik Mısırlılar, gıda saklama konusunda da öncülük ettiler. Kurutarak ve tuzlayarak meyve ve sebze gibi ürünleri muhafaza etmeyi başardılar. Ramazan ayında sıkça tüketilen kuru meyveler, kurutulmuş molokhiya ve tuzlu balık çeşitleri bu uygulamalara örnek gösterildi.
Antik Mısırlılar ayrıca, hint yağı ve zeytinyağı gibi doğal yağları üretmiş ve bunları hem yemeklerde hem de şifa amaçlı kullanmışlardır. Aynı şekilde, arı kovanlarından bal elde eden ilk uygarlık da Mısırlılardı. Ayrıca günümüzde bayramlarda hazırlanan çörek ve kurabiyelerin de benzerleri ilk kez onlar tarafından yapılmıştır.
En dikkat çekici detaylardan biri ise Antik Mısırlıların ilk ekmeği yapan ve bu bilgiyi dünyaya öğreten toplum olmaları. Ekmek bugün dünya genelinde farklı şekillerde varlığını sürdürüyor.
Dr. Azeddin, Mısırlıların ayrıca kelle paçayı ilk pişirenler olduğunu, işçilere güç vermesi için mercimekli etli yemeklerin sunulduğunu da belirtti. Özellikle mercimekli fetta (et suyu ile yapılan ekmekli yemek), piramitlerin inşasında çalışan işçilere sıkça verilen protein açısından zengin bir yemektir.
