Geçtiğimiz yıl, Çin’e ait “Fendouzi 23” adlı denizaltı, Batı Pasifik’teki Mariana Çukuru’na dalış gerçekleştirdi. Araştırmacı ekip, bu keşif sırasında binlerce tüp kurdu ve çift kabuklu yumuşakçadan oluşan koloniler buldu. Bu canlılar, deniz yüzeyinin 2.500 ila 9.533 metre derinliğinde yaşıyor.
Yeryüzündeki çoğu yaşam, fotosentez için gerekli olan güneş ışığına bağlıdır. Ancak okyanusların karanlık diplerinde bazı canlılar, deniz tabanındaki çatlaklardan sızan metan gibi kimyasallar sayesinde yaşamlarını sürdürüyor. Bu sürece “kemosentez” deniyor.
Araştırmayla birlikte yayımlanan videoda, uzunluğu 30 santimetreye ulaşan tüp kurtlarıyla kaplı alanlar, ayrıca midye, istiridye, kabuklular, deniz solucanları, deniz hıyarları, deniz zambakları ve başka hayvanlar görüldü.
Çalışma, bu kolonilerin “dünyada bugüne dek kemosenteze dayalı olarak keşfedilen en derin ve en büyük topluluklar” olduğunu ortaya koydu. Bilim insanlarına göre, benzer özellikler taşıyan diğer okyanus çukurlarında da bu tür ekosistemlerin yaygın olması muhtemel. Araştırmacılar ayrıca mikropların metan ürettiğine dair güçlü kanıtlar buldu. Tüp kurtlarının, kar gibi görünen mikrobiyal halıların etrafında kümelendiği gözlemlendi.
Mariana Çukuru, dünyanın en derin deniz altı vadisi. Buraya ulaşabilen insan sayısı oldukça sınırlı:
İlk kez 1960’ta kaşifler dibe inmeyi başardı.
2012’de ise yönetmen James Cameron, çukura ilk solo dalışı gerçekleştirdi. The Abyss filminin yönetmeni Cameron, gördüğü manzarayı “dünya dışı ve ıssız” olarak tanımladı.
Çukurun dibinde basınç, deniz seviyesindekinin 1.100 katı, yani santimetrekare başına bir tondan fazla




