Güncel

Camileri Ahıra Çevirenlerin Cami Aşkı Tuttu! KEMALİST DAYATMA BİTMEDİ

Yıllarca dinle ve dindarlarla kavgalı olan Kemalist zihniyet, bugün mevlit perdesi ardında camilere yöneldi. Kur’an kurslarını kapatan, camileri ahıra çeviren, başörtüsünü yasaklayan, çocukları heykele eğdiren aynı ideoloji; şimdi “10 Kasım” bahanesiyle camiye sızmak istiyor. Kocaeli ve Bartın valiliklerinin skandal kararlarıyla başlayan süreç, bazı partilerin desteğiyle yeni bir “Kemalist meşruiyet projesine” dönüşürken meselenin Kemalistlerin 100 yıllık dayatma kültürü olduğu vurgulanıyor.

Abone Ol

Türkiye, yine bir 10 Kasım döneminde dini mekânlar üzerinden yürütülen kirli bir ideolojik manipülasyonun tam ortasında. Kocaeli Valiliği’nin 10 Kasım’da tüm camilerde Mustafa Kemal için mevlit okutulması yönündeki kararı, geniş kesimlerden tepki toplarken İYİ Parti Genel Başkanı Musavat Dervişoğlu ve ırkçı Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın “camilerde mevlit okutacağız açıklamaları tartışmayı yeni bir aşamaya taşıdı.

İslami çevreler bu gelişmeyi, “Kemalist çevrelerin dine sızma stratejisinin yeni perdesi” olarak nitelendiriyor.

Düne kadar okullarda çocuklara büst önünde yemin ettiren, heykel önünde saygı duruşuna zorlayan, Türkçe ezanı savunan aynı zihniyetin, bugün camileri ideolojik vitrin haline getirmeye çalışması tepkiyle karşılanıyor.

Son gelişmeler Kemalist çevrelerin yıllardır İslam’a karşı yürüttüğü mücadelenin yeni bir taktikle, “dini duygular üzerinden meşruiyet kazanma” çabasına dönüştüğünü gösteriyor. Güçlü oldukları dönemde Cami kapısına zincir vuran, Kur’an-ı Kerim eğitimine karşı çıkan, başörtüsünü “irtica sembolü” olarak yaftalayan aynı zihniyet, bugün “mevlid” adı altında Allah’ın evine Kemalizmi sokmaya kalkışıyor.

İdeolojik Ritüellerden Mihraba: Kemalizm’in Yeni Alanı Camiler

Cumhuriyet’in ilk yıllarından itibaren eğitim sistemi üzerinden ideolojik bir kutsallaştırma kültü inşa eden Kemalist çevreler, uzun yıllar boyunca çocukları çeşitli tören ritüelleri yoluyla bu anlayışa maruz bıraktı.

Zamanla bu zihniyet, yalnızca eğitim kurumlarıyla sınırlı kalmadı; dini mekânları hedef alan provokatif eylemlerle de kendini göstermeye başladı. Geçtiğimiz hafta İstanbul Bahçelievler’de bir caminin hoparlör sistemine girilerek İzmir Marşı çalınması, bu tutumun son ve en çarpıcı örneklerinden biri oldu.

Bu olay, camilerin maneviyatına ve İslam’ın sembollerine yönelik açık bir saygısızlık olarak değerlendirildi. Bugünse aynı zihniyet, bu kez yeni bir maskeyle “mevlit” kisvesi altında camilere yönelmiş durumda.

Bartın Valiliği de Mevlid İçin Emir Verdi

Kocaeli Valiliği’nin Diyanet’ten habersiz şekilde aldığı kararın ardından Bartın Valisi Nurtaç Arslan da aynı yönde talimat verdi. Karar, devletin bazı bürokratlarının dini mekanları ideolojik mesaj alanına dönüştürme çabası olarak büyük tepki topladı.

Sendikalardan Sert Tepki

Kemalizm tiyatrosuna ilk tepkiler sendikalardan geldi. Memur-Sen Genel Başkan Yardımcısı Ali Yıldız, yaptığı açıklamada sert ifadeler kullandı:

Mil-Diyanet Sen Genel Başkanı Celaleddin Gül de uygulamanın mevzuata ve dini teamüllere aykırı olduğunu belirterek şunları söyledi:

Diyanet'in Bu Konuda Sessiz Kalması Tepki Topladı

Kocaeli ve Bartın valiliklerinin kararları sonrası gözler Diyanet İşleri Başkanlığı’na çevrilse de şu ana kadar kurumdan resmi bir açıklama yapılmadı. Birçok din görevlisi ve ilahiyat çevresi, Diyanet’in bu tartışmaya sessiz kalmaması gerektiğini vurguladı.

Kamuoyunda, “Camilerde yürütülecek her faaliyetin dini teamüller çerçevesinde ve Diyanet’in bilgisi dahilinde olması gerekir” görüşü öne çıkarken, dinî hassasiyetleri zedeleyen bu kararın “sessizlikle geçiştirilemeyeceği” yönünde beklenti büyüyor. Tüm Türkiye’de tepki toplayan bu kararlar ile ilgili Diyanet’in net bir tutum belirleyememesi ve camilerin ideolojik amaçlar için kullanılmasına karşı henüz tavır almaması tepkilere neden oldu.

Saraçhane'de 'Kemalist Dayatma' Kaldırılsın Eylemi

Camilerin Kemalist zihniyete teslim edilmesine yönelik tepkiler sürerken Özgür-Der de Kemalist ritüellerin okullarda da zorunlu tutulmasına tepki göstermek için İstanbul Saraçhane’de bir protesto eylemi düzenledi. Katılımcılar, “Kemalist dayatma kaldırılsın!”, “Olmasaydı Türkçe ezan olmazdı!”, “Rabbimizden başkasına şükran borçlu değiliz” pankartları taşıdı. Protestocular “çocuklara zorla ideolojik tören yaptırmanın” insan onuruna aykırı olduğunu vurguladı.

Mustafa Kemal'in İslam Hakkındaki Görüşleri

Camilerde Allah’ın hükümlerinin anlatılmasına dahi tahammül edemeyen Kemalist zihniyet bugün Mustafa Kemal’in ruhuna mevlit okutma yarışına girerken Mustafa Kemal din hakkında aslında ne düşünüyordu?

Kuran: “Gökten indiği sanılan kitapların doğmaları”

(Kaynak: Söylev ve demeçler, cilt 1, s 389. (1 Kasım 1938′deki son meclis konuşması)

Kralların ve padişahların istibdadına (baskılı yönetim), dinler mesnet olmuştur. M. Kemal (Kaynak: Atatürk’ün El Yazmaları, Medeni Bilgiler, s 30.)

Muhammed’in koyduğu esasların toplu olduğu kitaba Kur’an denir. (Kaynak: Atatürk’ün emriyle liselerde okutulan tarih kitabı (1938), 2. cilt)

Gerçekte dinleri konusunda halkın hiçbir fikri yoktur, din dediği şey, bilinmeyen inanç dizgelerine ve gizle karışık emellere kör bağlılıktan başka bir şey değildir. M. Kemal (Kaynak: Atatürk’ün El Yazmaları, Medeni Bilgiler, Afet İnan)

Tarih bize öğretir ki, bütün dinler, milletlerin cehaletlerinin yardımıyla utanmaksızın Tanrı tarafından gönderildiğini söyleyen adamlar tarafından tesis olunmuştur. M. Kemal (Kaynak: Atatürk’ün El Yazmaları, Medeni Bilgiler, Afet İnan)

Natür (Tabiat) insanları üretti, onları kendisine taptırdı da… M. Kemal (Kaynak: Atatürk’ten Düşünceler, Derleyen: Prof. Enver Ziya)

Çünkü malumdur ki, insan tabiatın mahlukudur. M. Kemal (Kaynak: Atatürkün El Yazmaları, Medeni Bilgiler, Afet İnan)

Ali Kılıç (İstiklal mahkemeleri savcısı, merhamet nedir bilmez) anlatıyor: “Meclise geldik. Bir de müezzin geldi. Müezzin ezan okudu. Meclis kapısından içeri girdiğimiz zaman Atatürk’ün önüne sırmalı elbiseler giyinmiş bir imam dikildi. Atatürk ne istediğini sordu. İmam ellerini kaldırarak: “Dua etmeden girilmez!” dedi. Atatürk, “Bu yurt askerin süngüsü ile kurtarıldı ve bu meclis onun gayretiyle kuruldu. Yoksa senin duanla değil! Çekil oradan!” dedi ve imamı eliyle iterek meclise girdi.” (Kaynak: Kemal Arıburnu, Atatürk’ten Anekdotlar-Anılar)

Türkler, Arapların dinini kabul etmeden evvel büyük bir milletti. Arap dinini kabul ettikten sonra Türk milletinin milli rabıtaları gevşedi; milli hisleri ve heyecanı uyuştu. Bu pek tabii idi. Çünkü Muhammed’in kurduğu dinin gayesi, bütün milliyetlerin fevkinde, bir Arap milleti siyasetine müncer oluyordu. M. Kemal (Kaynak: Medeni bilgiler ve Atatürk’ün El Yazmaları, Afet İnan, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 1969, s 364-365)

Hocaları toptan kaldırmadıkça hiçbir iş yapamayız. Bugünkü kudret ve prestijimizle bugün bu inkilabı yapmazsak, başka hiçbir zaman yapamayız.

M. Kemal (Kaynak: Kazım Karabekir, Paşaların Kavgası; Emre Yayınları, Aralık 1991, s 165.)