2012’de Rochester Üniversitesi’nden nörolog Maiken Nedergaard, daha önce bilinmeyen bir sistem keşfetti: Beyindeki toksik atıkları dışarı atan döngüsel bir mekanizma.
Fareler üzerinde yapılan araştırmalarda, beyin omurilik sıvısının (BOS) damarların çevresindeki kanallardan aktığı ve “yıldız hücreleri” olarak bilinen beyin hücreleriyle birleşerek “interstisyel sıvılarla” karıştığı görüldü. Bu sıvılar, atıkları toplayarak damar çevresindeki boşluklardan dışarıya taşıyordu.
2013’te Nedergaard, beynin bu temizlik işleminin uykuda aktifleştiğini ortaya koyan önemli bir çalışma yayımladı.
Nedergaard, Scientific American sitesine şunları söyledi:
“Uyanıkken bu temizlik işlemi duruyor. Çünkü dış dünyadan gelen uyaranları işlemek için gereken yüksek sinirsel aktivite, temizlenme süreciyle aynı anda yürütülemiyor.”
Bu nedenle, uykunun en önemli faydalarından birinin beynin kendini temizlemesi olduğu anlaşıldı. Nedergaard, “Sabah uyandığınızda dinç hissetmenizin sebebi, beyninizin adeta bakım görmüş ve resetlenmiş olmasıdır” dedi.
Bu bulgular farelerde elde edildiği için, insanlar üzerinde aynı şeyin geçerli olup olmadığı uzun süre tartışıldı. Ancak son 10 yıldaki araştırmalar, insan beyninde de uyku sırasında benzer bir “yıkanma” süreci olduğunu doğruladı.
Araştırmalar, uyku sırasında beynin elektriksel dalgalarının beyin omurilik sıvısını iterek atıkların dışarı atılmasına yardımcı olduğunu gösterdi.
Washington Üniversitesi’nden Jeffrey Iliff, bu sistemin “glimfatik sistem” olarak adlandırıldığını ve bozulması hâlinde Alzheimer gibi nörolojik hastalıkların gelişebileceğini söyledi. Iliff’e göre, yaşlılıkta beyinde amiloid ve tau proteinlerinin birikmesinin sebebi, glimfatik sistemin yavaşlaması olabilir.
2021’de Norveç’te Oslo Üniversitesi Hastanesi’nden beyin cerrahı Pierre Christian Eide, gönüllü hastalar üzerinde deney yaptı.
Bir grup hasta gece boyunca uyutuldu, diğer grup ise uyandırıldı.
Deneklere, beyin omurilik sıvısının hareketini takip etmek için floresan izleyiciler enjekte edildi.
MR taramaları, uyanık bırakılan grupta sıvı akışının çok daha yavaş olduğunu gösterdi.
Hatta bu kişiler ertesi gece uyutulsa bile, akış hızının normale dönmediği gözlemlendi. Bu, uyku kaybının beyin temizlenmesi üzerindeki etkisinin kolayca telafi edilemediğini ortaya koydu.
Eide, şu sonuca vardı:
“İnsan beyninin glimfatik sistemi farelerdekinden farklı çalışıyor olabilir ama kesin olan şu ki, insan beyni de uyku sırasında kendini yıkıyor. Yetersiz uyku, bu temizlenme sürecini ciddi biçimde bozuyor.”




