Kanada’nın Montreal kentinde bir araştırma ekibi, henüz ana rahmindeyken yabancı dillerde hikâyeler dinletilen bebeklerin, doğduktan sonra bu dillere tıpkı ana dillerine verdikleri tepkiyi verdiklerini ortaya koydu.

Bu hipotez daha önce de mevcuttu. Birçok araştırma, fetüslerin yabancı dilleri duymasının onların bu dillere sonrasında nasıl tepki verdiğini incelemiş ve fetüslerin tanıdık sesleri ayırt edebildiğini göstermişti. Ayrıca bebeklerin, doğduktan hemen sonra ana dillerini duymayı tercih ettikleri tespit edilmişti.

Ancak önceki araştırmalar genellikle yalnızca davranışsal gözlemlere (örneğin, bebeğin sese yönelmesi veya kalp atış hızındaki değişiklikler) dayanıyordu. Bu da sonuçların bilimsel olarak yeterince güçlü olmadığını düşünen birçok nörolog ve psikoloğun şüphelerini beraberinde getirmişti.

"Nature Communications" adlı saygın bilimsel dergide yayımlanan ve dil ile iletişim becerilerine odaklanan bu yeni Kanadalı çalışma, önceki bulguları beyindeki değişimleri doğrudan ölçerek bilimsel olarak doğruladı.

Montreal Üniversitesi’nde nöroloji uzmanı ve çalışmanın baş araştırmacısı olan Anna Gallagher, "Scientific American" dergisine verdiği demeçte şunları söyledi: “Bebeklerin doğmadan önce dil öğrenmeleri söz konusu değil; fakat daha anne karnındayken duydukları dillere karşı doğduktan sonra bir aşinalık hissediyorlar.”

Gallagher şöyle devam etti:
“Anne karnında bu dillere maruz kalmak, beynin içinde bazı bağlantı ağlarının oluşmasına yardımcı oluyor ve bu da doğum sonrası dil tepkilerini etkiliyor.”

Bu çalışmada, 39 hamile kadın yer aldı. Araştırma boyunca kadınlara, ana dilleri olan Fransızca dilinde hikâyeler dinletildi. Ardından aynı hikâyeler Almanca ve başka bir yabancı dilde de dinletildi. Bu süreç, hamilelik boyunca her gün 10’ar dakika tekrarlanarak sürdürüldü.

Araştırmacı Andrian René, Fransızca ile Almanca arasındaki belirgin farkların (fonetik ve telaffuz açısından) bu iki dilin seçilmesinde etkili olduğunu belirtti.

Muhabir: Muhammed Mahsum Tuna