Yaklaşık 7 milyon çalışanı doğrudan, tüm toplumu ise dolaylı olarak etkileyen yeni asgari ücret belirleme sürecinde geri sayım başladı.
Asgari Ücret Tespit Komisyonu, aralık ayının ilk haftasında yapacağı toplantıyla 2026’da geçerli olacak ücret için çalışmalarına start verecek.
Hükümet, işçi ve işveren temsilcilerinin bir araya geleceği komisyon toplantıları, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı koordinasyonunda yürütülecek.
Süreçle ilgili açıklamalarda bulunan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, asgari ücretin çalışma hayatının temel göstergelerinden biri olduğunu vurgulayarak, “Önceliğimiz, sosyal diyalog çerçevesinde tüm tarafların ortak noktada buluşmasıdır” değerlendirmesinde bulundu.
İlk toplantıda süreç netleşecek
Gelecek hafta yapılacak ilk görüşmede, işçileri Türk-İş, işverenleri ise TİSK temsil edecek. Bu toplantıda, görüşme takviminin şekillenmesi bekleniyor.
Sonraki buluşmalarda ekonomik göstergeler, beklentiler ve teknik çalışmalar detaylı olarak ele alınacak.
Kararın aralık ayı sonuna kadar açıklanması bekleniyor
Komisyonun toplam dört toplantı yapması öngörülüyor. Kararlar oy çokluğuyla alınıyor. Yeni asgari ücretin 31 Aralık’a kadar duyurulması ve 1 Ocak 2026 itibarıyla yürürlüğe girmesi amaçlanıyor.
Asgari ücret nasıl belirleniyor?
Yasa gereği komisyon; işçi, işveren ve hükümetten beşer temsilci olmak üzere 15 kişiden oluşuyor. Bakanlıkça belirlenen üyelerden biri komisyona başkanlık ediyor. Toplantılar en az 10 üyenin katılımıyla yapılıyor ve kararlar oy çokluğuyla alınıyor. Oyların eşit çıkması halinde başkanın bulunduğu tarafın görüşü çoğunluk sayılıyor.
Mevcut asgari ücret
Şu anda bir işçi için brüt asgari ücret 26 bin 5,50 TL, net ödeme ise 22 bin 104,67 TL olarak uygulanıyor.
Bir çalışan için işverene toplam maliyet 30 bin 556,46 TL’yi buluyor. Bu maliyetin içinde brüt ücretin yanı sıra 4 bin 30,85 TL sosyal güvenlik primi ve 520,11 TL işveren işsizlik sigortası primi yer alıyor.
HÜDA PAR'dan asgari ücret açıklaması: Aile geçindirmek imkânsız!
HÜDA PAR Sözcüsü Yunus Emiroğlu, asgari ücrete ilişkin ''Türkiye’de ekonomik zorlukların dayattığı zorlu şartlar, ne yazık ki mevcut asgari ücretle aile geçindirmeyi imkânsızlaştırmaktadır." dedi.
Çalışan işçilerin yarısına yakınının asgari ücretli olmasını ücret politikasının en temel sorunu olarak nitelendiren Emiroğlu, "Yüksek asgari ücretli oranı ve çoğu zaman açlık sınırının altına sarkan asgari ücret miktarı, kronikleşmiş bir tartışma konusu olarak 'Tespit Komisyonunun' toplanacağı her yılın son ayında ana gündem konusu oluyor. Asgari ücretin belirlenmesinde bir diğer tartışma konusu da gerçekleşen enflasyonun mu yoksa hedef enflasyonun mu esas alınacağıdır. Enflasyon artışlarının asgari ücret artışlarına bağlanması ve enflasyonla mücadelenin temel şartının asgari ücretlilerin boğazına yapışmaya indirgenmesi de ayrı bir garabet haline gelmiştir. Ücretleri yalnızca teknik verilere indirgemek, insanca hayatın asgari şartlarını göz ardı etmek anlamına gelir." şeklinde konuştu.
Üretimde azami yük, geçimde asgari şart!
Her çalışan gibi asgari ücretlinin de barınma, beslenme ve ailesine bakma gibi temel yükümlülükleri olduğunu belirten Emiroğlu, şöyle devam etti:
"Türkiye’de ekonomik zorlukların dayattığı zorlu şartlar, ne yazık ki mevcut asgari ücretle aile geçindirmeyi imkânsızlaştırmaktadır. Üretimde en azami işlevi sırtlayan asgari ücretli, geçinmede asgari şartlara bile layık görülmemektedir."
Tüm taraflara çağrıda bulunan HÜDA PAR Sözcüsü Emiroğlu, "Açlık sınırının 28 bin TL’yi, yoksulluk sınırının 92 bin TL’yi aştığı mevcut şartlarda asgari ücret belirlenirken tüm taraflar teknik veriler ya da enflasyonla mücadele parametrelerinden önce vicdani sorumlulukla hareket etmelidirler." ifadelerini kullandı.