• DOLAR 34.599
  • EURO 36.614
  • ALTIN 2916.227
  • ...
İstanbul Hizbullah iddianamesi çelişkilerle dolu
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Kabul edilen iddianamede 3 kişi için `Hizbullah cemaatinin yöneticisi` olmak suçlamasıyla 15 yıldan 22.5 yıla kadar cezası istenirken Hacı İnan ve diğer sanıklar için `Hizbullah Cemaatine üye olmak` suçundan 7 buçuk yıldan 15 yıla kadar hapis cezası isteniyor. İstanbul’da 17 Ocak 2011 tarihinde aralarında CMK 102. maddeden tahliye olan Hacı İnan, İlyas Kutulman ile 28 Ocak 2011 tarihinde İstanbul’da İslami Sivil Toplum Kuruluşlarına yönelik hukuksuz bir operasyon yapılmıştı. Yapılan bu operasyonlarda gözaltına alınan 19 kişiden 6’sı tutuklanırken 13 kişi ise çıkarıldıkları mahkeme tarafından serbest bırakıldı. Soruşturmayı yürüten İstanbul Cumhuriyet Savcısı Hakan Karaali tarafından hazırlanan 60 sayfalık iddianame mahkemeye sunuldu. Mahkeme Hakan Karaali tarafından hazırlanan iddianameyi kabul etti. 14. Ağır Ceza mahkemesi tarafından kabul edilen iddianamede Bahattin Temel, Gazeteci Fikret Gültekin ve Mustazaf-Der İstanbul şube başkanı Sait Şahin için “Hizbullah yöneticisi olmaktan 15 yıldan 22,5 yıla kadar”

 

hapisle cezalandırılması istenirken aralarında Hacı İnan’da bulunduğu 16 kişi için “Hizbullah cemaatine üye” olma suçlamasından 7 buçuk yıldan 15 yıla kadar hapis cezası istendi.

TİCARİ FAALİYETLER “ÖRGÜT İŞİ” GÖSTERİLDİ

Hazırlanan iddianamede ticari faaliyetleri için iki ayda bir yurt dışına çıkan Mehmet Bahattin Temel’in yurt dışı çıkışları örgütsel bağlantı gibi gösterilmiş.  Hatırlanacağı üzere Bahattin Temel 28 Ocak’ta yurt dışında bulunmasına rağmen kendi avukatlarına haber vererek 4 Mart da Türkiye’ye dönüş yapmıştı. Havalimanında onu karşılamaya giden avukatlarıyla beraber hakkındaki iddialara cevap vermek için savcılığa gitmeyi düşünen Temel, polis tarafından gözaltına alınmıştı. Bahattin Temel aleyhinde, gözaltı öncesi ve sonrasında basında, sızdırma olduğu anlaşılan birçok haber yapıldı. Avukatları bu haberleri yalanlamasına rağmen ve avukatın beyanına göre, hakkında hiçbir ciddi suç delili olmamasına rağmen Bahattin Temel çıkarıldığı mahkemece tutuklanmıştı.

GAZETECİ OLMAK SUÇ OLABİLİR Mİ?

28 Ocak’ta evine yapılan baskında gözaltına alınan ve çıkarıldığı mahkemece tutuklanan gazeteci Fikret Gültekin’in bir gazeteci olarak yaptığı telefon görüşmeleri ve gittiği bütün haberler iddianamede örgütsel faaliyet olarak gösteriliyor ve Gültekin hakkında 15 yıldan 22,5 yıla kadar hapis cezası isteniyor.

BASIN AÇIKLAMASI ÖRGÜTSEL SUÇ KAPSAMINDA

Mustazaf-Der İstanbul Şube Başkanı ve aynı zamanda gazeteci olan Sait Şahin’in kendi derneğinin kapatılması ile ilgili basın açıklamasını organize etmesi bile hazırlanan iddianamede örgütsel faaliyet olarak değerlendirilmiştir. Ayrıca davetli olarak katıldığı basın açıklamalarında yaptığı konuşmalar da örgütsel propaganda olarak gösterilmiştir. Bunun yanında Şahin daha önce Hizbullah davasından çarptırıldığı cezanın bazı delilleri, yeni dava için tekrar deliller arasına alınıp yeni gerekçelere dönüştürülmesi gibi garip bir durum oluşturulmuştur.

YÖNETİCİLİKTEN ÜYELİĞE NASIL GEÇİLİR?

CMK 102. maddenin yürürlüğe girmesiyle tahliye olan Hacı İnan adli kontrol kurallarına uymasına rağmen 17 Ocak’ta İlyas Kutulman ve üç kişiyle beraber gözaltına alındı ve çıkarıldığı mahkeme tarafından tutuklandı. Daha önce yargılandığı ve hala yargılanmasının devam ettiği davada Hizbullah yöneticisi olmakla suçlanan İnan için savcı, Hizbullah’a üye olmaktan ceza istiyor. Tahliye olduktan sonra iki hafta dışarıda kalan İnan’ın bu kadar kısa bir sürede ve sadece evine gelen misafirleriyle ilgilendiği avukatları tarafından açıklanmasına rağmen üyelikten ceza istenmesi, tahliye olan Hizbullah sanıklarının kaçmasının cezasının kendisine kesilmek istendiği iddialarını güçlendiriyor. Ayrıca bir örgütün yöneticisi olmakla suçlanan birisi için aynı örgütün üyesi olma suçlaması hangi hukuki gerekçelerle açıklanacağı merak konusu.

BANA AİT OLMAYAN YAZI BANA AİT GÖSTERİLMİŞ!

17 Ocak’ta yapılan operasyonda gözaltına alınan ve çıkarıldığı mahkeme tarafından serbest bırakılan Abdulbari Çelik ile ilgili kısımda Hizbullah’ı anlatan bir yazının kendi eli mahsulü olduğu belirtiliyor. Hazırlanan iddianame ile ilgili görüşlerine başvurduğumuz Abdulbari Çelik Hoca ise “43 ile numaralandırılmış ve paraflandırılmış el yazması dokümanın içeriğinde ekspertiz raporuna göre, içerikleri özetlenen dokümanlardan 9 numaralı dokümanın şüphelinin eli mahsülü olduğu tespit edilmiştir” deniliyor ancak kesinlikle burada bir yanlışlık var, ya ekspere giden yazı benim yazım değil benim yazımmış gibi gönderilmiş ya da bilinçli bir yanıltma söz konusudur. Kesinlikle bu el yazısı bana ait değil. Gözaltına alındığımızda el yazısı örneğini aldılar. Buna rağmen yine bu yazının bana ait olduğu iddia ediliyor. Bu doğru değildir. El yazımla karşılaştırıldığında bu yazının bana ait olmadığı net bir şekilde anlaşılıyor

Ruhullah Şayık / Doğruhaber

Bu haberler de ilginizi çekebilir