Bismihi Teâlâ
“Zorla güzellik olur mu?”
Bu söz;
belki de bizdeki eğitim siteminin hali pür melalini anlatıyor.
4+4+4 sistemle görünüşte herkes okullu.
Kıyıda bucakta kaçanlar olsa da...
Ezici çoğunluk okullu.
Başka deyişle dijital üzerinde okullu.
Yetkililer varsın övünedursun.
Asıl yirmi milyona yakın öğrenci kesimi
ruhen ne kadar eğitimli?
Ahlaki olarak ne kadar tutarlı?
Acaba yetkililer bu konuda da övünüyorlar mı?
Aileler gönülden takdir ediyor mu?
Zorunlu eğitimin adı olduğu gibi manası da olsa!..
Çocuklar sabahın karanlığında evden çıkıyor,
akşam karanlığında dönüyor.
Bu uzun saatler sonunda içleri doluyor mu?
Her öğrenciye aynı yolu çizmek;
Her fidanı aynı kalıba sokmak değil midir?
Hani her yiğidin yoğurt yiyişi farklıydı?
Madem her öğrencinin fıtratı farklı,
neden onları tek sisteme mecbur kılıyoruz?
Eğitimi kısaltmak murat değil belki.
Lakin esnetmek gerekir.
Kimisi erken yaşta meslek yoluna girmek ister.
Kimisi ilme, kimisi sanata…
4+4+4 sistemi gençleri uzun bir koridora sokuyor;
Sonunda diploması olup pusulası olmayan gençler
yığınıyla karşı karşıya kalınıyor.
Bizdeki “Okul bitsin, hayata başlasın” anlayışı yok mu,
bireyin elini kolunu bağlıyor.
Finlandiya, Almanya, Japonya gibi ülkeler
gençleri kendi ilgi ve istidatlarına göre yönlendiriyor.
Bizdeki gibi herkesi aynı sıraya,
aynı sınava,
aynı hayale mahkum etmiyor.
Zorunlu eğitim insanı özgürleştirmesi gerekirken
zincire dönüşüyor.
Ağaç yaşken eğilir, itiraz olmaz buna
ama her ağacın gövdesi aynı yöne eğilir mi?
İşin özü eğitim fıtrata uygun olmalıdır.
Belki de çözüm;
zorunlu eğitimden çok etkili rehberlikte.
Devletin ödevi bireyi aynı kalıba sokmak mı,
her bireye doğru yolu göstermek mi?
Kalın sağlıcakla.