Fas’ta geçtiğimiz hafta ülke genelinde gençlerin öncülüğünde gerçekleşen protestolar, 2030 Dünya Kupası öncesinde açılması planlanan modern stadyumlar ve iddialı altyapı projelerinin ardında yatan yoksulluk, kamu hizmetleri eksikliği ve eşitsizlik gibi sorunlara yönelik derin bir öfkeyi açığa çıkardı.
Son protestolar, 2011’deki Arap Baharı’ndan bu yana ülke genelinde yaşanan en geniş çaplı hareket olurken, 2016’daki Rif bölgesi protestolarından bu yana en şiddetli olanı olarak kayda geçti. Bu süreçte, Kral VI. Muhammed bazı yetkilerini parlamentoya devretmek zorunda kaldı.
Dünya Kupası öncesi imaj kaygısı
Reuters’a göre bu protestolar, Fas’ın hem ekonomik kalkınma hızını koruma hem de 2030 Dünya Kupası’na İspanya ve Portekiz ile birlikte ev sahipliği yapacak olması sebebiyle uluslararası imajını güçlendirme çabaları karşısında ciddi bir sınav anlamına geliyor.
Halk sağlık ve eğitimde eşitlik istiyor
Fas, petrol dışı Arap ekonomileri arasında yollar, demiryolları, limanlar, yenilenebilir enerji ve sanayiye milyarlarca dolar yatırım yaparak dikkat çekiyor. Resmi istatistik kurumuna göre yoksulluk oranı neredeyse yarı yarıya azaldı ve ülkenin kuzeybatı sahil şeridindeki yaşam standartları Avrupa seviyelerine yaklaştı.
Merkez Bankası, bu yıl GSYH büyüme oranının %4,6 olmasını bekliyor (geçen yıl %3,8). Geçen ay uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Standard & Poor’s, Fas’a "yatırım yapılabilir" notu verdi.
Ancak protestocular, bu refahın adil dağılmadığını söylüyor. Temel talepler arasında sağlık ve eğitim hizmetlerinin iyileştirilmesi yer alıyor. Örneğin Akdeniz kıyısındaki Agadir kentinde bir hastanede sekiz kadının doğum sırasında hayatını kaybetmesinin ardından, protestocular duvara şu ifadeyi yazdı: “Dünya Kupası istemiyoruz. Önce sağlık!”
Sosyal medya üzerinden seferberlik
Yetkililerin ilk tepkisi olayları yanlış değerlendirdiklerini ortaya koydu. Başlangıçta gösteriler yasaklandı ve polis toplanmaları engelledi. Ancak otoriteler devreye girdiğinde, yüzlerce araç ve onlarca bina – bankalar ve karakollar da dahil olmak üzere – yağmalanmış veya ateşe verilmişti.
Emekli bir polis yetkilisi olan Muhammed Ajid, Reuters’a şu açıklamada bulundu:
“Hükümet ve milletvekilleri başlarını kuma gömdü ve başarısız politikaların sonuçlarıyla güvenlik güçlerini baş başa bıraktı.”
Kırsal bölgelerde şiddet tırmanıyor
Protestolar özellikle güneydeki tarım bölgesi Ayt Amira gibi kırsal yerleşimlerde daha sert yaşandı. Bu bölgelerde işsizlik yaygın, kaçak yapılaşma artmış durumda ve kamu hizmetleri yetersiz kalıyor.
Ayrıca geleneksel siyasete olan güven de giderek azalıyor. Fas Politikaları Analiz Enstitüsü tarafından yapılan bir araştırmaya göre, siyasi partilere güven 2022’de %50 iken, 2023’te %33’e düştü.
Yetkililerden uzlaşmacı ton
Şiddet olaylarının durulmasının ardından yetkililer daha uzlaşmacı açıklamalar yapmaya başladı. Çalışma Bakanı Yunus Sekuri, protestocuların taleplerinin “samimi” olduğunu kabul etti. Başbakan Aziz Ahnuş ise “İleriye giden tek yolun diyalog olduğunu” söyledi.
Kamuoyunda gözler, bu ay yapılacak parlamento açılışında Kral’ın yapacağı konuşmaya çevrilmiş durumda. Göstericiler monarşiye yönelik doğrudan eleştiriden kaçınırken, gösterileri organize eden “212 Kuşağı” isimli gençlik grubu, 2017 yılında Kral’ın yaptığı şu sözlere atıfta bulundu: “Yetkililer ya görevlerini eksiksiz yerine getirir ya da kamu hayatından çekilirler.”





