SNR 0509-67.5 adı verilen bu yıldız kalıntısı, Dünya’dan yaklaşık 160 bin ışık yılı uzakta, 23 ışık yılı genişliğinde ışıldayan dev bir küre olarak gökyüzünde süzülüyor. Bu eşsiz gözlem, yıldızların nasıl yok olduğu ve süpernova süreçleri hakkındaki temel anlayışımızı kökünden değiştirebilir.
Patlamadan önce “Son Nokta”ya ulaşmamıştı!
Normalde beyaz cücelerin bir süpernovaya dönüşmesi için, 1.4 Güneş kütlesine ulaşması gerekir (Chandrasekhar sınırı). Ancak bu yıldız, o sınıra varmadan iki aşamalı bir zincirleme patlama ile yok oldu. İlk olarak yüzeydeki ince helyum tabakası küçük bir patlamayla ateşlendi; ardından çekirdekte karbon-oksijen reaksiyonu devreye girerek yıldızı tamamen parçaladı.
Avustralya’daki Yeni Güney Galler Üniversitesi’nden araştırmacı Priyam Das, bu nadir olayın yıldız fiziği açısından bir dönüm noktası olduğunu belirtiyor.
Uzayda "İkili Patlama"nın imzası: Çift halka
Bu olağanüstü keşif, Avrupa Güney Gözlemevi’nin MUSE cihazı sayesinde mümkün oldu. Bu yüksek çözünürlüklü spektroskopi aracı, yıldız kalıntısındaki ışığı detaylı biçimde analiz ederek eşsiz bir bulguya ulaştı: İç içe geçmiş kalsiyum ve sülfür halkaları. Bu yapı, sadece çift patlamada oluşabilecek bir kimyasal iz bırakıyor. Tek patlamalı süpernovalarda veya yıldız çarpışmalarında böyle bir iz görülmüyor.
Evrenin genişleme hızına yeni bir ayar mı geliyor?
Bu keşif, sadece yıldız ölümü değil, aynı zamanda evrenin ölçüm teknikleri açısından da sarsıcı. Çünkü Type Ia süpernovalar, evrenin genişleme hızını ölçmekte “standart mum” olarak kabul ediliyor. Ancak bu yeni “ikili patlama” modeli, bu varsayımı sorgulatıyor: Patlamadaki enerji, madde miktarı ve element karışımı daha önce düşünülenden farklı olabilir.
Yeni yıldızların kimyası da etkileniyor
Üstelik bu tür patlamalar, evrendeki demirin ve kalsiyumun önemli bir bölümünün kaynağı. Bu nedenle, yıldızların nasıl patladığı sadece evrenin ölçümü değil, Dünya gibi gezegenlerin kimyasal bileşimi üzerinde de doğrudan etkili.
Bilim insanları yeni çift patlama izlerinin peşinde
Şimdi araştırmacılar, aynı mekanizmayı taşıyan başka kalıntılar aramak için Büyük Macellan Bulutu’nu ve Samanyolu’nu tarıyor. Eğer daha fazla “çift halka” keşfedilirse, bu nadir görülen patlamaların aslında düşündüğümüzden çok daha yaygın olduğu ortaya çıkabilir.
Yıllardır sadece kuramsal olarak tartışılan “ince helyum tabakası patlaması”, artık sadece bir teori değil — kanıtlandı. Gözlemler, sabır ve gelişmiş teknoloji sayesinde yıldızların ölümünü anlatan kitaplar yeniden yazılıyor.