Yıkımı görünce kendimi Tel Aviv’de değil, Gazze’de sandım!

Abone Ol

Okuduğunuz başlığı pazar günü Gazetemiz Doğruhaber’in internet sitesindeki bir manşet haberden alıntıladım.

Bu sözü söyleyen kişi, katliamcı siyonist devletin bir subayı. Bu subay Gazze’deki katliam ve yıkımda görev almış soykırımcı bir katil.

Bu söz ve bu anlayış siyonistlerin anladığı dilin ne olduğunu ortaya koyması açısından çok önemli. Çünkü onlar kendilerini dokunulmaz, bombalanmaz sanıyorlardı.

Bunu aslında onlardan çok onların karşısında olması gerekenler peşinen kabul etmişlerdi. Bugüne kadar bize hep israilin gücü, korunması, kubbesi, füzesi gibi hikayeler anlatılarak ortaya korku saçıldı.

Düşünün bir kere Tahran ile Tel Aviv arası yaklaşık 1500 km. Bu mesafeye ve de yoldaki onca engellemeye rağmen İran’ın füzeleri israilin en önemli merkezlerine ulaşarak oraları Gazze’ye çevirdi.

Aynı füzelerin Mısır’dan, Suriye’den, Lübnan’dan, Ürdün’den de ateşlendiğini düşünsenize. Evet bu dediğim belki bir hayal ya da ütopik bir yaklaşım olabilir.

Ama hem komşu devletler için hem de tüm Ortadoğu’nun selameti için bu siyonist hançerin Ümmet coğrafyasının kalbinden sökülüp atılması gerekiyor. Yoksa başta komşuları olarak adını yazdığım devletler olmak üzere bütün Müslüman devletler Gazzeleşeceklerdir.

Bugün ben israille savaşmıyorum o da bana karışmaz, ben Gazze’ye destek vermiyorum o yüzden israil bana niye karışsın ki diye düşünenler sıra kendilerine geldiğinde o güne kadar kurbanlık koyun gibi beklemenin pişmanlığını yaşayacaklardır.

Bugün Tahran’a düşen füzelere sevinenler, duyarsız kalanlar ya da Tel Aviv’e düşen füzelere üzülenler kendi başkentlerine füzeler düştüğünde, şehirleri Gazze gibi olduğunda bugünkü sessizliklerine ağıt yakacak zaman bile bulamayacaklardır.

Tüm bunlar ışığında tekrardan yukarıdaki başlığa bakacak olursak şunu söyleyebiliriz ki; Başkentlerinizin, şehirlerinizin Gazze gibi olmasını istemiyorsanız siz Tel Aviv’i Gazze gibi yapmalısınız ve Gazze’yi kurtarmalısınız.

Şu anda israilin izlediği politika ‘Her gün birinizi, bir gün hepinizi’ politikasıdır. Bunun karşılığı ise kelli felli adamların özel jetlerle İstanbul’a gelip toplanarak toplantının sonunda bir kınama mesajı yayınlaması değildir. Bu şekilde davranmak gel beni de bombala demekten başka bir şey değildir.

Yıllardan beridir rahatlık içerisinde güvenle yaşamış israil halkı savaşa, zorluğa karşı Gazze halkı kadar ne dayanıklıdır ne de karşı koyabilecek bir güce ve de psikolojik alt yapıya sahip değildir. Onlar ancak yetim çocuklara karşı cesurdurlar. Ruhlarındaki ölüm korkusu en büyük zaaflarıdır.

Ama gelin görün ki; İslam Ümmetini yönetenlerin çoğu onlardan daha fazla korkak ve zelilce davranıyorlar. Bu da onların en büyük gücü. Ben israilin en büyük cesaret ve motivasyon kaynağının başta ABD olmak üzere batıdan gelen desteklerden ziyade İslam ülkelerini yönetenlerin duyarsızlığı ve desteği olduğunu düşünüyorum.

Şehirlerinin Gazze gibi yıkıma uğramasını istemeyen tüm Müslüman Devletler, Tel Aviv’in Gazze’den beter olması için harekete geçmelidirler.