YENİDÜNYA KONSEPTİ: DEVLETLERİN SİLAHLANMA YARIŞI VE ÖRGÜTLERİN SİLAHSIZLANDIRILMASI

Abone Ol

Anlaşılan Yenidünya; yeni ve daha ciddi bir Savaş konseptine hazırlanıyor. Bu yeni konseptte ordu, silah, savaş teknolojileri ve yöntemleri de yeni sürece uygun şekilde güncelleniyor. Bu yeni süreci ve argümanlarını eski perspektif ve yöntemlerle okumak hataya ve tehlikeye götürür. Bu hata ve tehlikeler varlık ve yokluk mesabesinde ciddiyettedir. Çok ciddiye alınmalıdır. “Nükleer” artık yerini “çip” teknolojisine, “Uranyum” artık yerini “Silisyum” ve benzeri elementlere, “Ordu ve Kurmay Akıl” yerini “İnsansız savaş araçları ve Yapay zekaya”, Muhbirlik ve Gözcülük ise yerini “Çip’li Taşınanlara” (Kimlik, telefon, kartlar) ve Hassas Kameralara (ısı, ses, hareket vs. ye duyarlı kameralara) devretme aşamasındadır. (Muhakkak coğrafya, toplum ve diğer şartlara göre eski yöntemler de kullanılacaktır. Burada kastedilen genel gidişat ve varılmak istenilen boyuttur.)

İlaveten yeni “Paktlar” ve “Yeni Ortaklıklar da” inşa edileceklerdir. Örneğin Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere ve Avustralya’nın kurduğu AUKUS paktı, NATO’ya alternatif ve NATO’nun yavaş yavaş öneminin azalmasının en önemli sebebidir. NATO’yu ayakta tutan ABD ve İngiltere’ydi. İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden çekilmesi, Amerika Birleşik Devletleri’nin de NATO’ya olan desteğini sorgular hale getirmesi, Kıta Avustralya’sının stratejik bir konumda bu üçlüye ilave olması; son yıllarda Dünya sahnesine çıkan Çin’e karşı oluşturulan yeni ve önemli bir pakttır. Bu yelpaze daha da detaylandırılabilir.

Bu yeni konseptin İslam’a ve Müslümanlara bakan yönüyse çok daha ciddidir. Bir yönüyle Egemenlerin Dünya üzerindeki imkân ve kaynakları yeniden paylaşımı esas alınırken, buna bağlı olarak İslam ve Müslümanlar başta Orta Doğu olmak üzere bu kaynak ve imkanların Egemenlere erişimindeki en önemli engel olarak değerlendirilmekte ve bu engelin ortadan kaldırılması hedef olarak tanımlanmakta ve üzerine gidilmektedir.

Filistin’de gündeme getirilen HAMAS’ın, İslami Cihad’ın silahsızlandırılması, devre dışı bırakılması girişimi; Egemenlerin hesapladığı ve hedeflediği tarzda bir yapılanmaya gidilmesi tam da dediğimiz bu yeni süreç ve konseptle ilgili önemli bir alan ve safhadır.

Son dönemde beklenmeyen bir şekilde Türkiye merkezli olarak Irak, Suriye ve İran’da PKK ve Bileşenlerinin de (PYD, PJAK, PÇDK) silahsızlandırılma süreci de bu yeni konseptin program ve projelerinin dışında olan bir şey değildir. Hatta yakın dönemde Batıdaki IRA, ETA, FARC gibi örgütlerin de böyle bir işleme tabi tutulması bu bağlamda değerlendirilmelidir. Yine dünyanın değişik yerlerindeki buna benzer uygulamalar hepsi bu perspektifle değerlendirilirse doğru ve tutarlı bir iş sonuca ulaşılır. Balkanlarda dağılan Yugoslavya’nın pek çok bileşeni, aynı şekilde dağılan Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin Kafkasya ve Asya coğrafyasındaki pek çok statüsüz “artakalanı”, Asya’da Tayvan, Singapur, Hong Kong, gibi statüsü stabil hale gelmemiş pek çok yer; Keşmir, Belucistan, Kürtler, Kıbrıs gibi pek çok sorunlu coğrafya bu süreçte operasyonlara tabi tutulacaklar gözden kaçırılmamalıdır.

Egemenler cephesindeki hesaplar bu şekildedir. Öte yandan üzerlerine operasyon hesapları yapılanların da bu durumu kolay kolay kabulleneceklerine dair bir garanti ve gidişat görülmüyor.

Mesela Lübnan Hizbullah’ı Lideri Naim Kasım: Hizbullah’ın silah meselesinin Lübnan’ın iç işi olduğunu, kimsenin buna karışamayacağını belirtti.

Yine aynı şekilde seçimle iş başına gelen ve Gazze’nin yönetimini yürütmekte olan HAMAS’ın da; “Filistin’in iç işlerini yönetmek, kimsenin karışmayacağı bir iç meseledir. Gazze’ye gelip HAMAS silah bıraksın diyen kim olursa olsun biz onu israil’in piyonu olarak görür ve onlara karşı bir İsrailliye davrandığımız gibi muamele ederiz. Direnişin silahları ve liderleri tartışmaya açık olmayan kırmızı bir çizgidir.” şeklinde beyanda bulundu.

Irak’ta Haşdi Şabi bir şekliyle orduya entegre edilmiş görünse de özerkliğini sürdürüyor. İran ile ilişkileri ortada… İran Irak ilişkileri farklı.

Önünde sonunda Yemen’de Ensarullah’ı da bir şekilde bu projenin kapsamına alacakları konusunda şüphe yok. Çünkü Suudi Arabistan ve müttefiki Arap yönetimler de bu işin içindedirler. Fakat Ensarullah’ın geldiği bir nokta ve potansiyel vardır ki şu anda bile despotizme en iyi cevabı veren güçtedir.

Öte yandan Suriye’de SDG / PYD yönetimi de silahsızlandırılıp Suriye yönetimine katılmayı kabullenmiş görünmüyor, bu konuda ayak diretiyor. Kendilerine göre gerekçeleri vardır. Bu konuda Türkiye, Suriye yönetiminden daha ısrarcıdır. Bazı analistlere göre eğer Türkiye, Suriye’de bunu başarabilirse, ikinci adım olarak Irak’taki Kürtlerin özerk durumlarına karşı da Suriye’dekine benzer bir müdahalede bulunabilir. Fakat Irak Kürtlerinin 25 yıllık, belki daha fazla bir sürece yayılan mevcut durumları ve Uluslararası alandaki kabulleri, buna kolay kolay kapı aralayacak durumda değildir. Zaten Orta Doğu’da Kürt meselesi ve Filistin meselesi bir şekilde at başı ilerliyor ya da ilerletiliyor.

Netice itibariyle önceki yüzyıllarda, yüzyıllarca süre içerisinde gerçekleşen değişimler, günümüzde birkaç yıl hatta bazen birkaç ay içinde gerçekleşebiliyorlar. Özellikle de Hak - Batıl mücadelesinin böyle zirveye çıktığı bir süreçte, Hak ehlinin de makul, mantıklı ve ilahi düstura uygun şekilde düşünmesi, niyetlenmesi, amel etmesi; hem onun hem İslam’ın faydasına olacaktır. Vesselam