Paylaşım ekonomisinin yeni bir ayağı olarak öne çıkan bu yöntem, bazı kullanıcıların ayda 2 bin dolara kadar (yaklaşık 66 bin TL) kazanç sağlamasına imkan tanıyor.
Kıyafet kiralama uygulamaları sayesinde kullanıcılar, gardıroplarındaki ürünleri başkalarına kiralayarak gelir elde ediyor. Platformlarda çantalar, elbiseler ve aksesuarlar en çok talep gören ürünler arasında yer alıyor. Özellikle yüksek fiyatlı lüks markalara ait ürünlerin, satın alınmadan kiralanabilmesi dikkat çekiyor.
Uygulama verilerine göre, platformlarda 200 binden fazla ürün ve 2 bini aşkın marka bulunuyor. En aktif kullanıcıların aylık kazançları 3 bin doların üzerine (yaklaşık 99 bin TL) çıkabiliyor. Elde edilen gelir ise çoğunlukla kira, ev giderleri ve günlük ihtiyaçlar için kullanılıyor.
Uzmanlara göre, ABD’de yeni mezunlar arasındaki işe alımların yavaşlaması ve temel ihtiyaçların pahalılaşması, gençleri ek iş arayışına itiyor. Araştırmalar, Amerikalı yetişkinlerin dörtte birinden fazlasının ek iş yaptığını, Z kuşağında ise bu oranın daha yüksek olduğunu gösteriyor.
Akademisyenler, bu eğilimi paylaşım ekonomisinin değişimi olarak değerlendiriyor. Y kuşağının yaygınlaştırdığı paylaşım modeli, Z kuşağıyla birlikte daha ticari ve sürekli gelir odaklı bir yapıya dönüşmüş durumda. Nakit sıkıntısı, lüks tüketime olan ilgi ve “sürekli kazanç” anlayışı bu dönüşümün temel dinamikleri arasında gösteriliyor.
Bazı kullanıcılar, kıyafetleri yalnızca kiralamak amacıyla satın alarak bunu bir iş modeline dönüştürüyor. Örneğin 2.750 dolarlık (yaklaşık 90.750 TL) bir elbise, 295 dolara (yaklaşık 9.700 TL) kiralanarak zaman içinde maliyetini çıkarabiliyor.
Platform yöneticileri ve kullanıcılar, kıyafet kiralamanın aşırı tüketimi ve hızlı modayı sınırlayan bir model sunduğunu savunuyor. Bir kez giyilecek kıyafetlerin satın alınması yerine kiralanması, daha sürdürülebilir bir tüketim biçimi olarak öne çıkıyor.
Buna karşın, bazı kullanıcıların yıllık kazançlarının 42 bin doların üzerine (yaklaşık 1 milyon 386 bin TL) çıktığı belirtiliyor.





