• DOLAR 32.386
  • EURO 35.051
  • ALTIN 2326.566
  • ...

-Şeb-i Arus!

CHP zihniyetini net olarak anlamak isteyenlerin söylemlerden daha çok partinin bazı uygulamalarına bakması gerekir.

CHP’nin elinde bulunan İBB’nin Şeb-i Arus töreninde ortaya koyduğu harikulade performans(!) CHP zihniyetini tüm çıplaklığıyla ortaya dökmeye bir başına yeter.

Pandemi dolayısıyla izleyicisiz yapılan törende yani ‘Mevlevi Ayininde’ zikir, kadın ve erkek semazenler tarafından aynı anda birlikte icra edilirken, Kur’an-ı Kerim de Türkçe olarak okutulmuş.

Bu duruma en ciddi tepkiyi belki de Murat Bardakçı gösterdi. Bardakçı yaşadığı hayreti kaleme alırken CHP zihniyetinin 1930’lu yıllardaki halini yansıttığını, hiç değişmediğini vurguladı adeta.

Bardakçı; “İBB’nin düzenlediği mukabelede kurallar yerle bir edilmiş! Naat ve âyin Türkçeleştirilmiş. Besmele çekmeyi, “Allahu Ekber” yahut “Lâ ilâhe illâllah” demeyi zül addedenler bu ibârelerin Türkçesini tercih ettiler; “Sadakallahulazîm”i de “Azîm olan Allah ne güzel, ne doğru söyledi” gibisinden bir garabete çevirdiler.” “İBB, 1930’lardaki gibi Kur’an’ı, Ezan’ı Türkçe okutma hevesinde” gibi tespitlerde bulundu.

Bu tespitlere katılmamak mümkün değil ancak burada ilginç nokta; İslami Kesimlerin İBB’nin bu hareketine kayıtsız kalmasıydı. Oysa bu harekete karşılık yeri göğü inletmeleri gerekmez miydi?

İnsan iyice baktığında; ‘İslami Kesimler CHP zihniyetini en ince ayrıntılarına kadar bildikleri için onun nihai hedefi konusunda herhangi bir şüphe duymuyorlar o yüzden bu tarz hareketler İslami Kesimlere garip gelmiyor!” diye hüsn-ü zanla düşünesi geliyor.

-Türkeş Ailesine Ziyaret!

Kılıçdaroğlu ile Kaftancıoğlu’nun MHP’nin kurucu Genel Başkanı Alparslan Türkeş'in eşi Seval Türkeş'i ziyaret etmesi MHP’de kazanın kaynamasına neden oldu.

Bir dönem AK Parti milletvekilliği yapan A. Kutulmuş Türkeş, bu ziyaretin eleştirilmesinden o denli rahatsız olmuş ki sosyal medya hesabından açtı ağzını yumdu gözünü.

Kutulmuş, Türkgün gazetesi yazarı Yıldıray Çiçek ile MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın’ı hedef alarak şu göndermelerde bullundu:

“Yıldıray isimli şahsiyetsiz fino; Türkeş’in bir ömür yanında olan eşi Seval Türkeş ve biz, tutukluluk yıllarında her sabah 5’te kalkıp Mamak kapılarında beklerken, sen ve anan evinizde uyuyor sen de oyuncaklarınla oynuyordun! Bilge liderin ve Semih iti de evinde yatıyordu!”

Kutulmuş bu ağır ifadeleri kullanırken MHP’ye yakın gazete de “Eve ayakkabılarıyla girdiler, olmadı, yakışmadı, Başbuğun kemikleri sızladı…” tarzında ifadeler kullandılar.

Bu atışmada dikkati çeken;

1) MHP’nin tabanı üzerine yeni bir hamlenin yapılıyor olması

2) Türkeş’in mirasına kimin sahip çıktığının önümüzdeki süreçte gündeme getirilip ısıtılacak olması konularının siyaset sahnesini hareketlendireceği anlaşılıyor.

-MOSSAD’ın Ajan Arayışı!

Genellikle ajan ile casus kavramları birbirine karıştırılır. Normalde devletlerin kadrolu istihbarat elemanlarına Casus denir. Ajan ise Casus’ların rakip ülke topraklarında devşirdikleri ve kendi hesaplarına çalıştırdıkları kişilere denir.

Ancak ıstılahta her iki kelime de birbiri yerine kullanılır olmuş.

Siyonist işgal rejiminin eli kanlı istihbarat yapılanması olan MOSSAD, sosyal medya platformlarında yayınladığı ilanlarla ‘Ajan’ aradığını duyurarak deyim yerindeyse ‘Avantaya kullanacağı, işi bittiğinde bir çöplüğe atabileceği’ kullanışlı aparatlara ihtiyacı olduğunu duyurdu.

MOSSAD’ın daha önce de sosyal medya ilanlarıyla ‘Ajan’ arayışına çıktığı görülmüştü. MOSSAD en büyük gücünü belki de ters reklam denilen ‘Kendini karalama/kötüleme’ yönteminden alıyor dense yeridir.

MOSSAD basın yoluyla ajan arayışını konuşturuyor ancak neden ajan aradığıyla ilgili soruların sorulmasını da istemiyor.

Tabii bu noktada insanın aklına İran’da bu tür ajanlar kullanılarak katledilen bilim insanları ve önemli görevdeki askeri yetkililer geliyor. Bilindiği gibi bu tür saldırılardan sonra her defasında zincirleme birkaç ajan hücresi ele geçiriliyor.

Bu ajan hücreleri bir noktada Casus’lara dayansa da casuslar genellikle yakayı kurtarıyorlar. Yani olan ajanlara oluyor.

Anlaşılan o ki MOSSAD ‘Bozuk para gibi’ harcayacağı yeni ajanlara ihtiyaç duymuş.