• DOLAR 32.591
  • EURO 34.868
  • ALTIN 2499.173
  • ...

Tüm dünyayı etkisi altına alan bir olay var dense insanların aklına ilk gelecek olan ‘Koronavirüs’ olur. Ancak ondan da büyük belki onu da içine alan bir olay var.

İkisi de Küresel olan iki gücün amansız savaşı.

Bu güçler ABD’nin Ulusalcıları ile Merkezi London Cıty olan Küresel Sermaye sahipleridir.

Hatırlanacağı gibi Trump 24 Eylül 2019’daki BM Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmasına "Gelecek küreselcilerin değil vatanseverlerindir" mesajıyla başlamıştı.

Aslında bu giriş, gelişmeleri takip edenler için büyük bir fırtınanın yaklaştığını anlamaya yetiyordu.

Trump’ın seçim sloganı ‘Tekrar Büyük Amerika’ idi. Steve Bannon ve ekibinin bu slogan üzerine inşa ettikleri seçim çalışmaları sonucu Trump ABD Başkanı oldu/yapıldı.

Slogandan anlaşıldığı gibi bu söylem Derin ABD’nin yani Ulusalcıların hedef sloganı idi.

ABD’nin Ulusalcılar’ı, ülkenin ve dış politikalarının tümüyle başka bir güç tarafından idare edildiğini görüp şikayet etmekte idiler. Hatta ABD Başkan yardımcısı Mike Pence göreve geldikten birkaç ay sonra Oval Ofise gidip Trump’a şu dertten yakınıyordu: “Elimi nereye atsam Londra’ya uzanan bir bağ görüyorum”

Küresel Pandemi ilan edilirken ABD Dışişleri Bakanı Pompeo’nun uğraştığı işlerden biri de ‘Büyükelçiler’ sorunu idi.

Derin ABD’nin en önemli ekran yüzlerinden biri olarak öne çıkan eski CIA Başkanı Pompeo ülkeye tatil v.s için çağrılan birçok elçinin ABD’ye gelmeden önce mutlaka Londra’ya uğradıklarını fark etmesi üzerine 25 büyükelçinin görevden alınması ve yerlerine yeni atamaların yapılması için kolları sıvadı.

Elbette ki bu savaşta ABD’nin ulusalcıları yalnız değil. Tüm dünyada çok etkin olan iki gücü daha yanına almayı başardı. Bunlar; İngiliz Kraliyet ailesi(Derin Yapısı) ve Derin Almanya'dır

Bu üçlü şimdilerde bir taraftan saldırı diğer taraftan savunma ile meşguller.

Savunmaları; Küresel Sermayenin ürünü olduğu iddia edilen virüs ve sonrasında kurulması tartışılan “Dijital Dünya Düzeni’ne” geçişte yaşananlara karşı refleks geliştiriyorlar;

-Irkçılık karşıtı gösterilere karşı fazla yıpranmamak için,

- Pandemi ile çökertilen ekonomileri düze çıkarmak için,

-Avrupa Ülkeleri başta olmak üzere birçok devlet büyük şirketlerinin yabancılara (Küresel Sermayeye/Çin’li şirketlere) satılmaması için çırpınırken bir yandan da ellerindeki en önemli gücü yani silahı konuşturuyorlar.

Küreselcilere yönelik “Derin Suikastler Zincirinden” bir süre önceki yazımızda bahsetmiştik. Ulusalcıların, istihbaratlar eliyle yaptırdıkları suikastler tam gaz devam ediyor. Son günlerde dünyanın birçok yerinden yeni şüpheli ölüm ve cinayet haberleri gelmeye devam ediyor:

-Burundi Cumhurbaşkanı Pierre Nkurunziza, İngiltere ve ABD'nin askeri üs talebine ayrı ayrı  ‘Hayır’ demesi üzerine.”Tehdit aldığını” söylemişti. Şüpheli bir şekilde ölüverdi. "Corona" dediler olayı kapattılar.

- ABD’li milyarder işadamı Mark Croce'nin helikopteri düşüverdi(!) öldü(rüldü)

- Küresel sermaye ile yakın ilişkileri olan Hintli işadamı Joy Arakkal Dubai'deki evinde öldürüldü

- Küresel sermayenin gözdelerinden yine Hintli ve en zengin iş adamlarından Puneet Agrawal, Madhya Pradesh'deki malikânesinde sağlam bir koruma ordusunun arasındayken ailesiyle bindiği asansörün 15 mt’den düşmesiyle öldü(rüldüler).

- 65 milyar doları yöneten Küreselci iş insanı ve Ukrayna'nın en zengini Sergiy Starytsky öldürüldü.

- Sir Evelyn de Rothschild’in yakın arkadaşı ve İngiliz oyuncu Elizabeth Hurley'in eski kocası Steve Bing, Los Angeles'taki gökdelenin 27. katından atıldı.

- Yine Hintli küreselci işadamlarından Ajith Thayyil, Dubai'deki Sharjah Tower'dan atladı. İntihar ettiği söylense de kuleden atıldığı ortaya çıktı.

- Irak asıllı küreselci İngiliz Nemir Kırdar, Londra'da evinde ölü bulundu.

- Yaşantısıyla fazla göze batmayan küreselci Paul Cairns, Kuzey Ayrshire'daki bir evde silahlı saldırıda öldürüldü...

Suikastler devam ederken Küreselciler de boş durmuyor elbette.

- Öncelikle hiçbir planlarından taviz vermediklerini tam aksine savaşı daha da kızıştırdıkları görülüyor;

- Bir yandan uzun yılların ürünü olan bu yetişmiş ve sistemi iyi bilen (öldürülmüş) elemanlarının yerine yenilerini koymaya çalışırken,

Bir yandan da Ulusalcıları “İç Gündemleriyle” meşgul ediyorlar.”ırkçılık karşıtı gösteriler- sembol heykellerin yıkılıp yakılması…”

- Ülkeleri IMF önünde kuyruğa sokarak “AŞI ve TARIM” planlarını adım adım uygulamaya geçiyorlar.

- “Küresel Kontrolü” sağlayabilmek için pilot bölge olarak seçtikleri Çin’de uygulayıp kendilerince verim aldıkları “SOSYAL PUANLAMA SİSTEMİNİ” tüm dünyada geçerli kılmak için çalışıyorlar.

- Tabii tüm bunlar buzdağının görünen kısımları.

Bu iki taifenin de hali Yüce Allah azze ve celle’nin bir mucize olan Kitabı Keriminde buyurduğu gibidir ;

“ ...Kendi aralarındaki gerginlik ve çatışma şiddetlidir: Sen onları birlik içinde sanırsın, oysa kalpleri dağınıktır. Çünkü onlar aklını iyi kullanamayan kimselerdir.”(Haşr Suresi-14)

Onlar akıllarının iyi kullanmıyorlar çünkü ne Yüce Allah’ı ne de ahireti hesap etmiyorlar. Çünkü onlar tek dünyalı insanlardır, tüm kavgaları bu dünya içindir.