• DOLAR 32.332
  • EURO 35.081
  • ALTIN 2280.134
  • ...

İslam’a ‘Ortaçağ karanlığı” deme hadsizliğinde bulunan, okullarda din ve ahlak bilgisi eğitimi verilmesine karşı çıkan meşum zihniyet bizleri hep baskılamaya çalıştı. Bu canhıraş inadın etkisinde kalan ve reklamı iyi yapılmış bu sinsi saldırganlığa kapılan ve alet olan maneviyattan kopuk ve manaya düşman bir nesil yetişti, yetiştirildi ve hatta adına Z kuşağı denilerek buna mecbur edildi. İşte bu zırt zort gençlik Kur’an tekmeleme, Kâbe’ye hakaret, toplu cinsel ilişki anketi gibi iğrenç hadiselerle gündeme gelmeye devam ediyor. Bu olayların asıl suçlusu İslam’a sistematik şekilde saldırıp gençlerin zihinlerini bulandıran zihniyet olsa da bunlara göz yuman, fırsat veren ve caydırıcı önlemlere başvurmayan her yetkili de en az onlar kadar suçludur.

Bu coğrafyada iki asra yakındır bir dinsizlik ve ahlaksızlık yangını çıkarıldı. Her gelen iktidar ve yönetici isteyerek veya istemeyerek bu yangını harladı. Rüzgâr ekenler fırtına biçti. İslami değerlere düşman, Kur’an’a saygısız, toplumsal hassasiyet noktalarına duyarsız, ahlaki ilkelerden bihaber insanların kokuşmuşluğuyla karşı karşıyayız. Bir türlü dokunulamayan laik eğitim sistemi, son üç dört kuşağı çeşitli isimlerle sözüm ona över gibi yaparak mayışmış kurbağa gibi tepkisizleştirdi, kendi dinine ve değerlerine karşı mankurtlaştırdı. Ve işte semere olarak da ortada korkunç bir yozlaşma. Kendini dindar olarak sunan bir hükümet zamanında ise -Allah muhafaza- bu yozlaşmanın helak sebebi olabilecek neticelere varmasıyla biçilen bir tufan olacak gibi. İdeal insanı yetiştirmeye endeksli ‘maarif, talim ve terbiye’ gibi kavramlar ‘eğitim ve öğretim’ gibi modern terimler içinde silikleşti ve etkisizleşti. Manadan kopuk, maddeye aç bir nesil ortaya çıktı. Hiçbir kutsal insani, toplumsal ve dini değer tanımayan şuursuz bir gençlik oluşturmak istendi ve maalesef ‘işte Halep işte arşın’ dercesine başarılı oldular.

Gençliğin dini ve manevi hassasiyetleri önce ailede verilir, sonra okullarda şekillenir. Ders kitaplarında Allah’ın yaratıcı vasfı gizlenip her şeyin kendi kendine oluştuğunu anlatan bir müfredatla gençler ateizm kokusuyla yetişiyor. Yaratıcı ile bağı böyle koparılan gençlerin din ve ahlak dersi almaması için kampanyalar düzenleniyor. Kur’an-ı Kerim ve Siyer’in seçmeli dersleri karşısında ‘gericilik’, ‘çağdışılık’ gibi söylemlerle öğrencilerde bu derslere karşı refleks oluşturuluyor. Birileri de tüm bu cephesi açılmış şer savaşını savunmak ve bir yerlere şirin gözükmek adına öz yavrularını kendi eliyle, imkânlarıyla ezeli düşmanına teslim ediyor.

Yazık ki ne yazık!!!

Bu ne idüğü belli cahilller ve ahlaksızlar hayata Batı(l) penceresinden baktıkları için hem köksüz olmuşlar, hem cehalet sergiliyorlar. Bunu medyada yapıyorlar, siyasette yapıyorlar, baro gibi meslek kuruluşlarında yapıyorlar, eğitim sendikalarında yapıyorlar, yer yer eğitimciler eliyle yapıyorlar, sivil toplum kuruluşları eliyle yapıyorlar ve bütün bu din düşmanlığı içeren söylem ve eylemleri gençlerimizin üzerine boca ediyorlar. Bu zihniyeti bozukların; öğrencileri, gençleri olumsuz etkilemesiyle birlikte değerlerinden kopuk böylesine insanlar işte verdiğimiz ve şahitlik ettiğimiz misaller gibi okullarımızda ve sokaklarımızda beliriyorlar.

Tüm bu nedenlerden dolayı bu hayâsızca akının bir an önce üzerine gidilmesi lazımdır. Karın doyurmayan ve gençlerimizi hiç sarmayan kuru ahlak ve dindar nesil tekerlemesinin önüne geçilmelidir. Ne pahasına olursa olsun eğitimde ‘önce insan, öncelik maneviyat; önce gençlik öncelik ahlak’ düşüncesiyle hareket edilmelidir. Bu şiarla temellendirilen eğitim programları inşallah toplumumuza derin bir nefes aldıracak ve nesillerimizi her türlü azgınlıktan, hayvani arzulardan başka değer taşımayan yaratığa dönüşmekten muhafaza edecektir.

Kadınlar, gençler ve çocuklar üzerinden bu günah, haram ve rezilliklere sebep olanlar, en az o suçu işleyenler kadar suçlu ve günahkârdır. İslam’dan uzaklık, insanlıktan uzaklaşmaya, insanlıktan uzaklaşma hukuktan uzaklaşmaya, hukuktan uzaklaşma da kaosa yakınlaşmaya davetiyedir. Sorumluluk ve vicdan sahibi herkes toplumu, gençleri korumaya; göstere göstere gelen bu münker akıntısına karşı çıkmak zorundadır. Yoksa ateş kendi evlerimizi sarınca iş işten geçmiş olacaktır.