• DOLAR 32.52
  • EURO 34.888
  • ALTIN 2435.944
  • ...

Siyasi yapıların ve siyaset kurumunun algı ve anlayış problemleri, tarihsel jerontokrasik(yaşlıların gençler üzerinde kurduğu baskı) rol, toplumun inanç dairesi, eğitim, işsizlik-yoksulluk ve istihdam gibi sorunlar gençlerin dünyasında siyasal yaşama katılım bağlamında önemli hususlardır.

Siyasetin yapılış tarzı, toplumun siyasete yüklediği anlam ve siyasi aktörlerin tayininde belirleyici olan ölçütler doğru yanlış, olumlu olumsuz, etkili etkisiz olma durumuna göre gençleri ya siyasete yakın kılacak, siyaset onlara sempatik ve cazip gelecek ya da uzak kılacak, siyaset onlara sevimsiz ve itici olacaktır.

Gençlerin siyasete katılımı isteniyor, siyaseti fikri ve kalbi bir girişim ve etkinlik sahası olarak görmeleri arzulanıyor ve gençlere siyasi bir rol biçilmek niyeti varsa siyaset kurumunun ‘gelenek, örf, sosyal refleks ve yasal tanımlamalar’ doğrultusunda kabul ettiği bazı dogmatik kabuk ve ipotekler kırılmalı ve gençler için ilgi çekici bir siyasi çekim alanı oluşturulmalıdır.

Bak, sen siyasette etkin bir rol almalısın!

Ey Genç! Sen yarınların ‘Fatihi, Selâhattin’i ve Mehmet Yavuz’u olmalısın!

Bu türden hamasi cümlelerden önce ‘Bir genç niçin siyasette yer almalıdır, siyasetten kastedilen nedir, siyaset bir amaç mı araç mıdır ve siyaset yoluyla neye, kime, niçin hizmet etmelidir?’ gibi soruların cevabı olmalı ve genç bu cevaplara ikna olmalıdır. Siyasetle yol yürüyecek gençlere halis bir gaye, sağlam bir ahlak ve düşünsel bir birikim gibi özellikleri taşımanın gerekli olduğu öğretilmelidir.

Siyasette aktif bir gençlik isteniyorsa mevcut siyasi irade, toplumsal siyasi yaklaşım ve siyasi yapılar şunu bilmelidir: Gençlerin siyasi bir rol üstlenmesi ve kendisine düşen vazifeyi yerine getirebilmesi doğru vasıflara ve ahlaki donanıma bürünmesiyle mümkün olur. Siyasete yanlış manalar yüklenirse ve menfaat ağırlıklı kişisel beklentilerle siyasete girilirse sonuç ‘elde sıfır’ olur. Böyle bir yaklaşım gençleri ancak siyasetten çabuk soğutacak, tez yoracak ve en küçük bir bahanede siyaseti terk etmelerine sebep olacaktır.

Hazret-i Ali ‘Çocuklarınızı kendi zamanınıza göre değil, onların yaşayacağı çağa göre yetiştirin!’ der. Her zaman ve zemin, kendi koşulları çerçevesinde insanları etkilemekte ve şekillendirmektedir. Bu etkilenme ve şekillenme en çok gençler üzerinde görülür. Aynı zamanda her zaman ve zemin kendi koşullarını yakın zaman ve zemin etkisiyle oluşturur. Her dönemin gençliğinde görülen farklı söylemler ve psikolojik yaklaşımlar, kendi döneminin ve bir önceki dönemsel şartların sentezidir. Gençlere istikamet veren, yol gösteren ve yetiştirenler o günün yetişkinleridir. Bunların da dünün gençleri olduğunu düşündüğümüzde her genç bir sonraki kuşakta kendi gencini inşa etmektedir. Bu yüzden gençliğin sosyal psikolojilerini bilmek ve ona göre hareket etmek önemlidir.

Türkiye’de gençlik, kendi koşulları içinde ya pasif ya aktif, ya çekingen ya da girişimci olmuştur. Bu pencereden bakıldığında 1923’ten 70’li yıllara kadar ‘ürkek, sindirilmiş ve zindana atılmış’ bir gençlik karşımıza çıkar. 70’lerin politik gençliği 80’li ve 90’lı yıllarda yerini magazinleşmiş ve kaygıdan uzak bir gençliğe bırakmış. 2000’lerin gençliği ise kariyer odaklı ve teknolojik bağımlı bir hal almıştır. Kendi koşulları ve şartları içinde şekillenen gençliğin siyasi yapılar tarafından doğru algılanması, tanınması ve değerlendirilmesi lazımdır. Bugünün gençliğinin ideolojik kalıpları yok. Hayatı anlama ve anlamlandırma noktasında bir karar vermişlikleri yok. Farklılıkları önemsemeseler de ötekileştirme gayretinde değiller. Kendilerini anlamayan gerçek hayattan daha çok kendilerini anlatabildikleri sanal hayatı önemsiyorlar. Böyle bir gençlik için geliştirilecek dil, bu zemin üzerine kurulmalıdır… (Devam edecek)