• DOLAR 34.7
  • EURO 36.773
  • ALTIN 2961.825
  • ...

“Bir anlam veremiyorum..

Memleketimiz insanının,

Özellikle de İslam davetçilerinin şu adetine...”

Diye söze başlıyor.

Sonra:
“Zira büyük değerler haksızlığa uğruyor..

Yüce konumlarından bahsedilmiyor..

Kimse güzel hasletleri ile ilgili bir şeyler yazmıyor..

Taa Dünyadan göçene kadar..”

Diyerek sitemle devam ediyor.

Akabinde de hadis ile delillendiriyor:

“Halbuki Resul-i Ekrem Aleyhisselam; ‘Büyüklerine gerekli değeri vermeyenlerden, alimlerinin hukukunu, büyüklerinin kıymetini tanımayanlardan beri olduğunu’ söylemiştir!”

Bu sözler Şeyh Yusuf Karadavî’ye ait..

“Tanıdığım Şeyh Gazali” kitabından..

Son devrin büyük alim ve mütefekkirlerinden Şeyh Muhammed Gazali’yi anlattığı...

Mezkur hassasiyetindendir ki, kitabı Şeyh Gazali henüz hayattayken kaleme almış..

Tıpkı büyük Allame Ebul Hasan en Nedvi ile ilgili eserini de, o henüz hayatta iken yazdığı gibi..

Lâkin aynı durum diğer ulema için kısmet olmamış..

Zira Abdulhalim Şakka, İbni baz, Ali Tantavi, Mustafa Zerka, Cadul hak, Adil Hüseyin ve Muhammed Kutub gibi değerlerle ilgili yazıları vefatlarından sonraya kalmış..

Karadavî’ye gelince..

Doğrusu, onunla da ilgili eserler şu anda mevcut..

Ancak, hakkıyla takdir edilmiş mi, onu zaman gösterecek..

Evet, dün (9 Eylül) itibariyle 95 yaşına girdi Şeyh Karadavî..

İlim, hareket, zindan, baskı, mücadele, hicret, fikir ve kalıcı eserler ile dolu..

Bir asra yakın, bereketli bir ömür..

Son yıllarda hem geniş, hem dar dünyamızdan birçok değerimiz göçtü, malum..

Hele bu son salgın, çok ayrı bir tarzda geldi üstümüze.

Ondan olsa gerek, daha fazla bir rikkat oluştu hepimizde.

Şöyle, birinden söz açılsa..

Ya da fotoğrafını görsek..

Hemen kaygılanıveriyoruz!

Şeyh Karadavî ile ilgili ise, biz sevenlerinde ekstra bir hassasiyet var.

Değil sadece bu salgın döneminde, son bir kaç senedir sağlık durumu ile ilgili her haber ayrı bir üzüntü ve heyecana sebebiyet veriyor.

En son geçen Kurban Bayramı..

Müslüman Alimler Birliği’ndeki halefi Ahmet Raysuni’ye gönderdiği ses kaydı medyaya düştüğünde yaşandı o duygular..

“Kur’an, Rasul, Enbiya, Ashab ve takipçilerinden devralınan bayrağı hakkıyla taşıyıp bu mübarek din için hizmete layık olmayı” tavsiye ediyordu.

Tam bir veda konuşması gibiydi..

“Belki de, bu sizinle son konuşmam olur” demişti zira..

Tabi ki, Hak elbet birgün vaki olacaktır, amenna.

Lâkin bizim de, Rabbimizden temennimiz;

Böyle büyük ulemadan, Müslümanların istifadesinin daha nice yıllar sürmesini..

Ve bizim için de, Şeyh Karadavî’nin sözünün hitamı olan şu ayetin mazmununu
nasip etmesidir:

“Rabbimiz!

Günahlarımızı ve işlerimizdeki aşırığımızı bağışla!

Ayaklarımızı sabit kıl!

İnkârcılar topluluğuna karşı bize zafer nasib eyle!”