• DOLAR 34.7
  • EURO 36.773
  • ALTIN 2961.825
  • ...

Peygamber Alehlyhisselam döneminde Medine'de yaşanan sel vakasından en ucuz kurtulanlardan birinin, Selman-ı Farisi radıyallahu anh olduğu rivayet edilir.

Zira, en fazla zarar görebilecek bir mevkide bulunmasına rağmen, evinde pek bir şey olmaması sebebiyle, sel felaketini neredeyse kayıpsız atlatmıştır.

Kaybedecek şeyleriniz, dünyevi anlamda kaybedebilecek potansiyele sahip varlığınız ne kadar fazla ise, güvenlik sorununuz da o kadar şiddetlidir, şiddetli olur.

Veya başka bir ifade ile; kaybedeceğiniz dünyevi varlığınız ne denli az ise, güvenlik endişeniz de o kadar düşük demektir, rahatsınızdır.

Kastım, tedbir almamak ile alakalı değil.

Yapılması gereken, tabii ki yapılmalıdır.

Lakin benim dediğim, çoğunlukla birbirine karıştırabildiğimiz mevzuların, ince şekilde birbirinden tefrik edilmesi gerektiği.

Malum, yanlış "kadercilik" anlayışı doğru olan "tevekkül" ile hep karıştırılır ya.

Aynı şekilde, Allah'ı (hâşâ!)hiç hesaba katmayan "aşırı dünya hırsı" da, "yerinde tedbir alınması" ile karıştırılabiliyor, karıştırılıyor.

Yani, Allah'ın yazdığından kaçmak değil, Hz. Ömer'in ifadesiyle "Allah'ın bir kaderinden, diğer bir kaderine yönelmek"tir, doğru olan.

Vuku bulacak olanın hangisi olduğunu bilmediğimiz, birden fazla kader ihtimalleri içerisinde en isabetli görüneni tercih etmeye çalışmaktır.

Allah'ın sünnetine, kevnî sünnetine en uygun olanlarını bulup uygulamaktır.

Evet, doğru olan budur.

Yanlış olan şey, doymak bilmez dünya hırsı sâiki ile ve de Allah'ı (hâşâ!)hiç hesaba katmaksızın, hevâsının yönlendirmesiyle hareket etmektir.

Cahili olduğu büyük okyanusta, bireysel olarak kulaç atmaktır.

Ve asıl tedbirsizlik de, cahilce hareket etmek de esasen budur.

Yoksa, "Allah'ın bir kaderinden başka bir kaderine yönelme" çalışmaları asla yanlış değildir.

Bilakis bunu yapmak, bazı durumlarda vaciptir.

Nitekim tedbir alması İlahi taraftan emredilen Nuh Aleyhisselam, bu kapsamda gemi yapmayla uğraşmakla mükellef olmuştur.

Cahillik, bu tedbirleri Nuh Kavmi gibi alaya almaktır.

Mutad olduğu üzere, sığınacağı yüksek dağların kendilerini sürekli koruyacağı zehâbıdır.

Evet, Allah'ın takdirinin karşısında sebeplerin hükmü geçersizleşir.

İşte tam da o esnada, Hz. Nuh gibi sebeplerin ve tedbirlerin peşinde koşmamız, bunların bizi koruyacağına güvenmemizden değildir.

Tam tersine, yine Nuh Aleyhisselam gibi Allah'ın, bunu yapmamızı emretmesinden ötürüdür.

Selmân-ı Fârisî gibi Ashâb-ı Güzîn'in takipçilerine yakışan; Abdurrahman bin Avf'ın getirdiği rivayete kulak verip talimat veren Ömer Efendimiz'in pratiğini mutmaince uygulamaktır.

Zira "Ashâbım, yıldızlar gibidir. Hangisine uyarsanız, doğruya erersiniz!"

Zaten, "Nuh'un Gemisi" tam da bu değil miydi?!!