• DOLAR 34.7
  • EURO 36.773
  • ALTIN 2961.825
  • ...

Ezher..
Fas Karaviyyin'den sonra, Dünyanın, bilinen en eski ikinci üniversitesi..
"Aydınlık, parlak" anlamında..
Tarihçilere göre bu ismi, müennes/dişil formdaki "Zehrâ"ya nisbetten almış.
Efendimiz(sav) için "Babasının annesi" olan Fatıma Zehrâ(ra)'dan..

"Fatıma" ile tek alakaları, isimleri olan Fatımîlerin, "Ezher" ismini bu sebeple verdiği söylenir.

Takdir-i İlâhî, dini, kendi inandıkları, anladıkları formda öğretmek amaçlı kurdukları Ezher, zamanla en sahih İslâmî öğretim kurumlarının başlıcasına dönüşmüş.

Sübhanallah!
Demek ki, karşı çıkıp reddetmektense, ıslah edip düzeltmek çok daha yerinde..

Evet, Ezher, tartışmasız en mühim ilmî kurum..
On binlerce ilim adamı yetiştirmiş, Sahih İslâm düşünce ve hukuk sisteminin en kopmaz parçası olmuş.

Sultan ve diktatörlerin dönemsel tasallut ve dayatmalarının rağmına, cüz'î tesirler dışında, istikametini muhafaza etmiş.

Hatta bağımsızlığını..

Cüz'î tesirler, diyorum ama, 'bütün'e göre 'cüz'î'..
Ya da lokal değerlendirmede diktatörlerin tesiri, dönemsel de olsa çok keskin olabiliyor.

Meselâ şimdiki vaziyet..

Kukla Sisi darbesinden bu yana Ezher'e yapılan baskı, 'atama' yoluyla Ezher Şeyhliğine getirilmiş Ahmed Tayyib'in münafıklığı ve sonuçları Ezher'in itibarını ciddi bir salladı.

Doğrusu Ahmed Tayyib, sadece bu dönem değil, Hüsnü Mübarek devrinde de, yaptıklarıyla egemenlere 'aferin' dedirtiyordu.

Meselâ, halk ayaklanmasından sonra bizzat Tayyib'in ağzından, 'devrik' Hüsnü'nün, kendisinden "HAMAS, Hizbullah, İran" vs. aleyhinde demeçler vermesini istediği şeklinde ifşaatta bulunmuştu.

Yine, İhvan'ın, 'aşırılığı' gibi hususları çok sık dile getirdiği, bilenlerin malumu.

Şimdiki kukla ile de araları bayağı bir iyi görünüyordu.

Canlı yayında Merhum Muhammed Mursi'ye darbe yaptığında hemen Sisi’nin yanı başında duruyordu.

Sonraki tüm vahşi katliamlarda da, susarak, geçiştirerek 'istenen' pozisyonunu sürdürdü.

Lâkin, ne olduysa, son bir kaç yıldır araları pek iyi değil.

Henüz birkaç gün önce, Sisi muhiplerinden, Kahire Üniversitesi Rektörü ile, 'Dinde yenilenme' hususunda, herkesin gözü önünde ciddi ciddi tartıştılar.

Aynı konuda üç sene öncelerde, bu hususta sahiplerince görevlendirilmiş olacak ki -hoş bu gibi hainler, sahiplerini sevindirmek için, kendilerini görevlendirmeyle sınırlandırmaksızın da hırlarlar da- kukla Sisi'nin bizzat kendisi de bu konuyu açmış, herkesin gözü önünde Ahmed Tayyib'e dönerek "Şeyhimiz de bu hususta bir şeyler yaparlar artık herhalde" demişti de, "Şeyh"i onu dinlememiş, tam tersine onu razı etmeyecek açıklamalarda bulunmuştu.

O günden bugüne adı konmamış bir çekişme hâli devam etti, durdu.

Kulislerde konuşulanlara göre, Sisi, sözünü dinlemeyen Ahmed Tayyib' i çoktan gözden çıkarmış da, uygun fırsat kolluyor.
Bu arada kamuoyunda da onu yıpratacak hadiseler oluşmasını istiyor.

Lâkin Şeyh de pek çetin bir ceviz çıkmışa benziyor.

Zira, kaçtır Ezher TV gibi yayın organları yoluyla "Ezher'in sistematik, ciddi ve bilinçli bir saldırı altında olduğunu, bununla İslâmî sahih anlayışının değiştirilmek istendiğini, lâkin bunu asla kabullenmediklerini, karşı durduklarını" söylemişti.

Hatta 'Şeyh' daha ileri gitmiş ve kahir ekseriyeti devletin kontrolünde olan medyanın önemli bir kısmının kendilerine saldırdığını, hiç birinin de kendilerini ifade etmelerine fırsat vermeyip ambargo uyguladıklarını da söylemişti.

Bu 'çekişme' hâli ne kadar devam eder, bilmem.
Lâkin, gönül ister ki, yaptıklarına pişman olmuş olsun.
Darbe sırasında öne sürdüğü "kan akmasına mani olmak" gerekçesinde samimi olsun.

Hangi niyet veya amaçla olursa olsun, nihayetinde bu tarz 'hak' söz ve tutumları kayda değer.

Zira mezkur Rektör ile tartışmasında da "Allah'ın huzuruna çıktığında, haksözü söylemiş olmak için müdahalede bulunduğunu" da ısrarla vurguladı.

Zaten bizim oralarda da 'hakkı keskin ve etkili söylemeye başlayanlar' için de "Eceli gelmiş, zahir!" derler.
Ne diyelim, Cenâb-ı Hak hüsnü hâtimeler nasib etsin!