• DOLAR 34.547
  • EURO 36.015
  • ALTIN 3005.461
  • ...

Günümüz dünyasında geçen her saat, çoğalan değişik sorunlar arasında en önde geleni ve en ağır olanının ailevi sorunlar olduğu hususunda sanırım herkes görüş birliği içindedir. Toplumda yayılan diğer bazı kötülük ve hastalıkların da ailedeki sorundan kaynaklı olarak ortaya çıktığı bilinen bir gerçektir. Dün nerdeyse aile sorunu diye bir şey yaşamamış bir toplum, bugün neden ve nasıl bu hale geldi? Çocuklarla ebeveynleri arasındaki anlaşmazlıklar, evli çiftler arasındaki kavga ve şiddet olayları dur durak bilmeden artarak devam ediyor. Kayıtlara geçen boşanma olayları, gençlerin evlilikten soğuduğu ile ilgili rakamlara bakıldığında işin çok vahim boyutlara ulaştığı görülüyor. Bazı Avrupa ülkelerinde neredeyse nüfusun yarısı evli değil. Evlendikten sonra boşananların sayısı çok kabarık. Ve işin ahlâki boyutu en vahim olanı.. Bazı ülkelerde nüfusun üçte biri kadarının babasının kim olduğunu bilmediği ifade ediliyor.

   Bizim ülkede durum Avrupa veya Amerika’daki kadar olmasa da durum hiç iç açıcı değil maalesef. Mevcut durum böyle devam ederse Allah korusun bizdeki durumun da birkaç yıl sonra Avrupa’dakinin aynısı gibi olacağında şüphe yoktur. Yirmi otuz yıl öncesine göre ailedeki olumsuzluklar yüzlerce kat artış göstermiş vaziyette. Aile içi huzursuzluk bireylerin hem ruh hem de bedensel sağlığını olumsuz bir şekilde etkiliyor. Son yıllarda antidepresan ilaç kullanımında ciddi oranda artış yaşandığı belirtiliyor. Uzmanlar antidepresan ilaç kullanımında son on yılda görülen ve % 100’ü geçen artışa dikkat çekiyor. Bu rakamlar dikkate alınırsa Türkiye’deki depresyonlu hasta sayısının bir buçuk katı artması gerektiğini, bir başka deyişle bu rakamların, Türkiye’de her üç kişiden birinin depresyon hastası olması gerektiğini gösterdiği anlaşılıyor.

   Evet her sorunu doğuran sebep veya sebepler olduğu gibi ailedeki bu vahim sonuçları doğuran sebeplerin de neler olduğunu ve bunlardan nasıl kurtulmamız gerektiğinin muhasebesini yapmak durumundayız. İlgili uzmanların ittifakla belirttikleri aile içi sorunları doğuran sebeplerin başında manevi, ahlâki değerlerimizin zayıflamasının geldiği belirtiliyor. Ahlâk ve maneviyatın zayıfladığı her toplumda aile huzuru da zayıflıyor ve kayboluyor.

  Ahlâki ve manevi değerlerin zayıflaması hem aile sorunu hem sosyal bünyedeki diğer değişik türden sorunların temel nedenidir. Özellikle son yıllarda yaygınlaşan internet teknolojisinin kontrolsüz kullanımı genç nesilleri gelenekten ve bize ait yerli kültürümüzden hızla uzaklaştırmaktadır. Buna eş olarak devletin dış kaynaklı bazı yasa ve uygulamaları hiçbir hesap kitap yapmadan kabul edip yürürlüğe koyması mevcut yangına benzin dökmekten başka bir şey değildir.  

 “Ne ekersen onu biçersin” atasözünde çok yerinde ifade edilen hakikat, insanların her alandaki davranışları için matematik hesaplarından daha doğru ve kesin bir sonuçtur. Uzun yıllar din adına, ahlâk adına yapılmak istenen ufak tefek şeylere bile öcü gibi bakan bir anlayışın faturasını bugün çok pahalıya ödeyeceğiz anlaşılan.

   Hasılı vücutta kalp ne ise toplumda da aile odur. Bu çok önemli yapıda yangın var. Bu yangının daha da büyüyüp bütün bünyeyi sarmadan önce herkesin üzerine düşeni yapması hem İslami hem insani hem de milli ve vatani bir görevdir. “Ey inananlar! Kendinizi ve çoluk çocuğunuzu cehennem ateşinden koruyun” (Tahrim.6)