• DOLAR 32.39
  • EURO 35.081
  • ALTIN 2325.83
  • ...

Dini hakikatleri benzetmeler yolu ile anlatmak hem Kur`anî, hem de nebevî bir metottur.  Rasulullah (sav) efendimiz beş vakit namazı, günde beş defa nehirde yıkanıp temizlenmeye benzetmiştir. İslam alimleri de, namazın önemini anlatma noktasında değişik teşbihlere baş vurmuşlardır. Biz de bu yazımızda, namaz ile el organımız arasında bir benzerlik kurmayı deneyeceğiz ve bu benzerlik üzerinden namazın bazı özelliklerini anlatmaya çalışacağız.

Her şeyden önce, namaz ile elin parmakları arasında sayısal bir eşitlik vardır. Hatta serçe parmağından başlayarak bakınca her bir parmağın sahip olduğu şekil ve konumuyla, günün doğuşundan batışına kadarki zamanı ve sırasıyla her bir parmağın günün namazlarını temsil ettiğini düşünebiliriz.

Namazlara ve orta namaza devam ediniz`(Bakara:238) Ayette geçen orta namaz, çoğu alimlere göre ikindi namazıdır. Buna göre; serçe parmak sabah, yüzük parmağı öğle, orta parmak ikindi, şehadet parmağı akşamı ve başparmak da yatsıyı temsil eder. Yani günü bir el, parmakların her birini de gün içindeki namazlar olarak düşünebiliriz.

Bu şekilsel benzerlikten sonra işlevleri konusundaki benzerlikler hakkında da söylenecek çok şeyler vardır. Parmaklar olmasaydı çok zorluklar yaşardık. Diğer önemli bir husus, elin parmakları bitişik değildir. Şayet öyle olsaydı yine zorlanırdık; tek parmak, iki parmak kullanarak yaptığımız işleri yapamazdık. Beş vakit namaz da aynen bunun gibidir. Günlük işlerimizde bize maddi ve manevi destek sağlar.

Kendimize ve başkalarına yardım söz konusu olunca elimizi kullanırız. Vücudumuzu temizlemeden, kafamızı kaşımaya kadar bütün işlerimizde elimiz kullanırız. Namaz da, iç dünyamızı, duyularımızı temizleyen manevi eldir. Onunla ruhumuz, kalbimiz ve diğer manevi duyularımız temizlenir.

Elimiz başkalarına yardım edip onları sevindirme konusunda önemli rol oynar. Yani sevgi ve mutluluğa, elin yaptıklarıyla ulaşılır. Yetim bir çocuğun başını onunla okşar, sevdiğimiz dostumuzun elini onunla sıkarız. Namaz da Allah`a yakınlaşma, O`nun ile manevi bir temas kurmayı sağlar. Bu temas ve yakınlaşma ise güven ve saadet doğurur. Kur`an-ı Kerim namazın ‘zikir` (Allah`ı anmak)` olduğunu ve bu hatırlamanın gönlün saadetini sağladığını söyler: Ey iman edenler! Cuma günü namaz için çağrı yapıldığı zaman, hemen Allah`ın zikrine koşun ve alışverişi bırakın. Eğer bilirseniz bu, sizin için daha hayırlıdır.` (Cuma: 9)

Onlar inanmışlar, kalbleri Allah'ı anmakla huzura kavuşmuştur. Dikkat edin, kalbler ancak Allah'ı anmakla huzura kavuşur.` (Ra`d:28)

İhtiyaç anında başkalarından bir şey isterken elimizi kullanırız. Elimize kalem alıp taleplerimizi yazar ilgili merciye iletiriz. Namaz ise, her şeye gücü yeten Yüce Allah`tan ihtiyaçlarımızı talep etmektir.  

Tehlikeli ve zararlı bir şeye karşı korunmak istediğimiz anda elimizi kullanırız. Bazen yumruk haline getirip bize yapılan saldırıyı def ederiz. Namaz da kötülüklerden koruyucu özelliğe sahiptir. Onunla kötülüklerin ve şeytanın ağzına yumruk savururuz. Bu husus ayette şöyle ifade edilmiştir. Kitaptan sana vahyolunanı oku, namazı da dosdoğru kıl. Çünkü namaz, insanı hayâsızlıktan ve kötülükten alıkoyar.` (Ankebut: 45)

Son olarak şunu söyleyelim. Yemeğimizi de elimizle yeriz. Bu, manevi sofralardaki nimetlere de namaz ile ulaşılabileceğini ifade eder.

Sağlık açısından yemek yemeden önce ellerimizi temizlememiz gerekir. Aynen bunun gibi namazlarımızı da ihlasla kılarak temiz tutmamız gerekir. Aksi durumda namazlarımızdan bir feyz alamayız.

Hasılı namaz; zahmet değil rahmettir, külfet değil nimettir. Namaz, Mevla`nın rahmet hazinelerinin kapılarını açacak anahtarı tutan eldir.