• DOLAR 34.67
  • EURO 36.658
  • ALTIN 2967.532
  • ...

Yıllardır Türkiye`nin artık kalıplarını kırdığı, kendi sınırlarını aştığı, Ortadoğu`da hatta dünya çapında bir aktör olduğu söylenip duruluyor. Artık yönetilen, süper güçlere mahkûm olan değil, yöneten, oyun kuran bir konumdayız deniliyor. Bunlar kulağa hoş gelen, birilerini neredeyse kendinden geçiren albenili sözler ve en azından şu an için sadece bir kuramdan ibarettir.

Bu kuramın gerçekleşmesi mümkün mü diye sorulacak olursa verilecek cevap elbette ki “pekâlâ mümkün” olacaktır. Çünkü geçmişte vaki olmuş, asırlarca devam etmiş bir realiteden söz ediyoruz. Ancak el an sadece zihinsel olarak bunu yaşayabiliyoruz. Tarihimizin o dönemlerinde beraber yaşayan halklar el birliği, akide birliği, güç birliği ederek ve en önemlisi kardeşlik müessesesini ADALET temeli üzerine bina ederek bunu başardılar. Tüm memleket sathında sadece kâğıt üzerinde değil, sosyal hayatta da bir birliktelik sağlayarak bunu yapabildiler. Zor olsa da, pekâlâ varılabilecek bir menzildir bu.

Ancak o gün, bunu başaran temel dinamikleri ve bu gün o günün dinamiklerine kıyasla var olan eksiklerimizi net olarak ortaya koymalı, cesurca itiraf etmeli, bu eksiklerin tamamlanması için katışıksız, net bir inisiyatif, bir irade ortaya koymalı, koyabilmeliyiz.

Bir kere o hamurun mayası İslam`ın sosyal adalet mekanizması idi. Bu gün gözden kaçırılan en önemli husus budur.

Bu gün tekrar o kazanımlara ulaşmak hedeflenecekse eğer; her şeyden önce İslam`ın sosyal adalet mayasını hamurumuza mutlaka katmalıyız. Halkların akide birliğini, kardeşliğini, eşitliğini ve bunun doğuracağı güç birliğini sağlamayı esas almalıyız. O gün memleketleri ele geçirmek, boyunduruk altına almak, sömürmek, birini diğerinin üstüne çıkarmak temel hedef olmadığı için o büyük başarılar elde edildi. Bu nedenle asırlarca halklar, bir arada tutuldu, tek güç halinde kanalize edilebildi.

Bu gün tarihimizin o sayfalarına atıfta bulunan ve yine o ruhu temel güdü haline getirmek isteyenlerin bu farkındalığa da ermeleri gerekir. Bir kere bu farkındalık sadece söylem veya zihinsel düzeyde kalırsa bu şekilde hayal kurmaya devam edeceğiz maalesef.

Bu gün Türkiye`nin boğuştuğu sorunlar ortadadır. Umumi maslahatları ve sosyal adalet hedeflerini bir kenara bıraktığı ve sadece milli ideallere hapsolduğu için iki asrı aşkın bir zamandır hep küçüldü. Çok dar bir alana hapsoldu. Redd-i mirasta bulunduğu müddetçe etrafına ördüğü bu demir parmaklıklar daha da sıklaşır.

Bunun müsebbibini harici düşmanlarda arama körlüğünden de kolaycılığından da bir an önce vazgeçmek zorundayız. Başımıza gelenler, kendi elimizle yaptıklarımızdan dolayıdır. Bir millet kendi iç intizamını, kendi halkları arasındaki birlik, kardeşlik ve adalet mekanizmasını tesis etmediği müddetçe harici düşmanların tarassutlarından kurtulması mümkün değildir. Bu noktada bizim zaaflarımız ve gediklerimiz çoktur. Yeni akıl bizi bitirdi. Bir an önce eski akla ric`at etmek durumundayız.