• DOLAR 34.547
  • EURO 36.015
  • ALTIN 3005.461
  • ...

6 Günden beri Rusya, fiili olarak Ukrayna’ya saldırı halindedir. Fiili bir işgal süreci devam ediyor, malum. Bu durum beklenmeyen bir şey değildi aslında. Rusya, Ukrayna, Amerika, Avrupa ve diğer güç odakları, neredeyse herkes bu savaşın ısrarla çıkmasını istedi. İki üç ay öncesinden süreci bir kez daha hatırlayalım. Evet, herkes aslında bu savaşın çıkmasını istiyordu. Bir taraftan Rusya tehditkâr bir tutum içerisinde oldu. Yığınak yaptı. Bir taraftan Amerika ve Avrupa ülkelerinin Rusya ha girdi ha girecek beyanatları bir birinden hiç kopmadı. Böylece herkesin istediği savaş da fiili olarak başladı.

Sanki dünya; savaşları, katliamları, şehirlerin yıkılmasını çok özlemişti de yıllardan beri hiçbir yerde savaş olmamıştı! Bu altı günlük süreçte yapılan açıklamalar, pervasızlıklar, barış dilinin silik bazı girişimler dışında kullanılmaması gibi dikkat çekici durumlar, insanlık dışı bir çılgınlığın yanı başında olduğumuzu göstermektedir. Amerikan başkanı çok rahat bir şekilde 3.dünya savaşından söz edebilmekte, gözleri kan bürüyen Rusya ise kendi nükleer silah birimlerine hazır ol talimatı vererek teyakkuza geçirebilmekte ve; sadece denizaltı gemilerinde 500’ün üzerinde nükleer başlıklı füzemiz vardır. Rusya’nın olmadığı bir dünyanın var olmasının bizim açımızdan hiçbir anlamı yoktur, diyerek bütün dünyayı ve de bütün insanlığı yok etmekle tehdit edebilmektedir. Bütün bunlar insanlık adına ve de dünyanın geleceği açısından hiç hayra alamet değildir.

Bu saldırı siyasi, askeri ve de ekonomik anlamda dünyanın dengelerini değiştirebilecek çapta bir sonuç doğuracak gibi görünüyor. Rusya’nın saldırgan bir pozisyona düşürülerek bütün dünyanın tepkisini bir merkezde toplama, geniş çaplı bir ambargoya maruz bırakarak kolunu kanadını kırma gibi bir strateji ile hareket eden batı ülkeleri, Rusya’yı Ukrayna’ya sokabilmek için her türlü provokasyonu yaptı. Ukrayna’yı teşvik etti. Destek sözleri birbirini kovaladı. Ukrayna toprağı ile Ukrayna insanı, küresel güçlerin kavgasının meydanı haline getirildi. Ülke mi yıkılacak, on binlerce insan ölecek, yaralanacak veya mülteci durumuna mı düşecek? Bundan da elbette rant elde etmenin bir yolunu bulacak ve fırsata dönüştüreceklerdir. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.

Geçen yazımda nizamı alemde yeni konseptin artık sermaye olduğuna işaret etmiştim. Ukrayna savaşında da bunu bir kez daha açık bir şekilde görebiliyoruz. Rusya’nın askeri araç ve gereçlerle mağlup edilmesinin imkansız olduğunu, en azından kolay olmayacağını batı ülkeleri de Ukrayna da iyi bilmektedir. Rusya kısa bir süre içinde ekonomik bir ambargo ile kuşatıldı. Rusya bankaları dünya para dolaşım sistemi olan SWİFT’ten çıkarıldı. Rus para birimi neredeyse çakıldı. Rusya gibi petrol, doğal gaz ve silah devi olan bir ülkeye ekonomik anlamda diz çöktürebilmek, küresel çaplı bir ambargo ile dahi kolay olmayacaktır. Şu an, bunun köşe taşları döşendi. Bu durum sadece Rusya’ya zarar vermeyecektir. Bankaların SWIFT'ten çıkarılması, Rusya'ya borç vermiş, ticaret yapmış şirketler ve finansal kurumlara da hasar verecektir. Öte taraftan doğalgazda Rusya’ya bağımlı olan Avrupa ülkelerinin bir alternatif bulmaları da kolay olmayacak, onlar da bu savaştan ağır bir zarar göreceklerdir.

Eski SSCB ruhunu diriltmeye çalışan Rusya, Çin ile birlikte Amerika, Avrupa ve diğer batı ülkelerine kafa tutmanın diyetini ödüyor. Kendi imparatorluklarının bekasını katliam, sömürü, şehirlerin yıkılması ve talanlar üzerine inşa eden bu tiranlar, insanlığın ve dünyanın huzura kavuşmasına asla izin vermeyeceklerdir. Türkiye, itidalini korumalı ve savaşa müdahil olmamalıdır. Karadeniz, Kafkaslar ve özellikle boğazlar üzerinden Türkiye’nin savaşa dâhil edilmesi girişimlerini boşa çıkarmalıdır.