Gençliğin Geleceği Karartılmasın
29 Ocak 2022 Cumartesi günü Şanlıurfa’nın Birecik ilçesinde bir rehberlik öğretmen adayı kardeşimiz, hayatına son verdi. Dört yıldan beri atama beklediği ifade edilen genç kardeşimizin dramı, atama bekleyen öğretmen adayları ile diğer üniversite mezunu işsiz kardeşlerimizin durumunu bir kez daha gündeme taşıdı. Bu vesile ile bu köşeden ben de onların sesini yetkililere ulaştırmak istedim. Seslerini duymalarına vesile olmasını temenni ederim.
Atama bekleyen bütün kardeşlerimizin de durumu aslında aynıdır. Yetkilileri özellikle empati kurmaya davet ediyorum. Kendilerini bir an için onların anneleri, babaları ve kardeşlerinin yerine koysunlar. Yıllarca okut, emek ver, okulu bitirsin. Sonra da işsiz güçsüz bir şekilde ailesine yük olmaya devam etsin, bunalıma girsin, geleceği kararsın ve böyle bir akıbet ile hayatı son bulsun. Oysa her bir üniversite mezunu gencimiz bir pırlantadır. Yeteneklidir, azimlidir, beceriklidir. Geleceğe umutla bakmakta, memleketine, toplumuna ve ailesine ciddi anlamda faydalı olabilecek durumdadır. Ancak becerikli olmayan, onların istihdam edilmesinde sınıfta kalan; hükümet veya hükümetler ile diğer tüm yetkililerdir.
Bir sınıf arkadaşı onun için; “Aynı yurtta kaldık yıllarca, aynı masada yemek yedik. Görseniz öyle akıllı öyle terbiyeli bir insandı ki ah be kardeşim” diyerek duygularını ifade etmiş. Bir başkası da; “Ne kadar emek verdiğini, çalıştığını çabaladığını gözlerimle gördüm. Bizzat şahit oldum yoklukla mücadelesine. Allah rahmet eylesin… ” şeklinde ifadeler kullanmış. Bir başka paylaşımcı da, “Mezun olurken o kepi havaya atarken neler düşünmüştü hâlbuki. Nasıl güzel hayalleri vardı? İnsanların umutlarını tüketmeyin. Hele ki genç insanların. O deli dolu güzel insanların. Çünkü ellerinde başka bir şey kalmıyor” diye duygularını dile getirdi.
Bütün üniversite mezunlarımızın benzer hayalleri, ellerinde bin bir maharetleri vardır. Bir ülkenin en büyük sorumluluğu, gençlerine güzel bir gelecek hazırlamak, onları bu güzel geleceğe öz değerleri ile birlikte ulaştırmaktır. Yeni nesillerin istikballerini garanti altına almayan hiçbir ülkenin ayakta kalması mümkün değildir. Gençliğin geleceğe hazırlanması, sadece ilim, fen, teknoloji ve diğer pozitif ilimler değildir. Bu vesile ile bir kez daha vurgulamak isterim ki tüm bunları tamamlayan asıl donanım; sağlam bir inanç, güçlü bir iman ve ahiret bilincidir.
Gençliğimiz, bu inanç ile direnmesini bilecek, olumsuzluklarla kavga edecek, mücadele edecek, umudunu asla yitirmeyecek ve beklediği o günün mutlaka geleceğini bilecektir. Ölümü değil, hayatı seçecek, kendisi ile birlikte ailesine, toplumuna memleketine de hayat verecek ve değerlerini kendisi ile birlikte geleceğe taşıyacaktır. Yani aslında geleceği kendisi inşa edecektir.
Bu köşeden yetkililere de seslenmek istiyoruz; her ile veya ilçeye üniversite inşa etmek maharetin tamamı değildir. Buralardan mezun olacak olan öğretmen, sağlıkçı, hekim, hukukçu, mühendis ve diğer bütün diploma sahiplerine istihdam imkânı oluşturmak asıl maharettir. Atamayı bekleyen 500 bin öğretmen adayı, diğer dallardaki mezunlarla birlikte belki de istihdam edilmeyi bekleyen bir milyon pırlanta gibi genç insanımız, seslerinin işitilmesini bekliyor.
Mesleki teknik eğitim bütün alanlara yayılmalı, devlet tarafından bu eğitim sübvanse edilmeli ve özel sektör ile birlikte istihdam sahaları oluşturulmalıdır. Sadece kamu hizmet sektörü ile bütün gençliğin istihdam edilmesi mümkün değildir.