• DOLAR 32.331
  • EURO 35.093
  • ALTIN 2295.316
  • ...

Son zamanlarda üzerinde sıkça durduğum ve durmaya çalıştığım bir konu. Doğruhaber de dün bu konuyu manşetine taşımıştı.  

Maalesef dünyada çok aşırı israf var. Bu aşırı israf, sadece gayr-i Müslim dünyada değil, İslam dünyasında da var. Hatta diyebilirim ki Müslümanlarda daha fazla israf var.

Acı olan tarafı da bu!

Müslüman kardeşlerimizin büyük bir kısmı açlık, yokluk ve zorluk içinde iken... Afrika’nın çocukları açlığın pençesinde kıvranırken... Yemen’de sadece geçen sene seksen beş bin çocuk açlıktan ölmüşken; hayatta olanların da derileri kemiklerine yapışmış bir şekilde açlığın pençesinde kıvranırken... Genel olarak biz Müslümanların israf etmesi...

Özelde de aynı davaya mensup olduğumuz kardeşlerimiz sıkıntı çekerken, dava kardeşleri olarak bizlerin israf etmesi...

İddia ediyorum; israflarımızı infak etsek hiçbir sıkıntı kalmaz.

Çöpe attığımız ekmeği, yemeği, sebzeyi, meyveyi... Boşa harcadığımız parayı... Gereksiz yere yenilediğimiz ev eşyasının parasını... Fazladan aldığımız elbiselerin, ayakkabıların, çantaların, saat, kemer ve tespihlerin parasını... Birkaç yılda bir tadilata soktuğumuz evlerimize harcadığımız parayı... İsraf ettiğimiz elektrik, su ve ısınmanın parasını... Düğün, eğlence, davetlerde yaptığımız israfların parasını...

Hülasa genel olarak; yaşantıdaki lüksümüzden ve israftan infak etsek, genelde ve özelde hiçbir sıkıntımız kalmaz.

Peki, neden kolay israf ediyoruz da kolay infak etmiyoruz.

İsrafı kolay yaparken, infakta zorlanan Müslümanın üzerinde Şeytanın tasallutu vardır. Şeytan ona israfı normal ve hatta güzel, infakı ise zor gösterdiği için kolay israf ediyor, kolay infak edemiyor.

“Arabayı buraya park edersen ceza yersin”, diyorum, “bir şey olmaz hocam, ceza dediğin ne ki!...” diyor. Aynı kişiye “ayda 50 lira, yüz lira ve gelir durumuna göre infak et; yetimin, fakirin, ihtiyaç sahibinin, İslami faaliyetlerin ve bu faaliyetlerde hizmet edenlerin ihtiyacı var” diyorum, eli cebine varmıyor.

Bırakın infakı, farz olan zekatı, orucunun kefaretini alamıyorsunuz!

Bu durum yukarıda bahsettiğim, “elbisede, ayakkabıda, çantada, kemerde, tespihte, ev eşyasında, genel harcamalarda” israf edenler için de geçerli bir durum maalesef...

Ebu Hanife’ye isnat edilen çok güzel bir söz vardır: “İsrafta hayır olmadığı gibi, hayırda da israf yoktur.”

Evet, şimdi infak zamanı!

Elde olan eldekinden, elde olmayan gayr-ı menkulünden ve hatta borç alarak...