• DOLAR 32.524
  • EURO 34.849
  • ALTIN 2426.935
  • ...

Temmuz 2015`te Ortadoğu`daki gelişmeler, Suriye ve Filistin meselesi üzerine İsrail televizyonunda bir programa çıkan eski Savaş Bakanı Moşe Yaloon, ilginç açıklamalarıyla gündeme geliyordu.

TV sunucusunun yaşanan çatışmalarla ilgili “Bütün bunlar Filistinlilerle anlaşmaya varılamamasından kaynaklanıyor” şeklindeki yorumuna Yaloon “Bunun Filistinlilerle ne alakası var!” diye çıkışmıştı.

Moşe Yaalon, sunucunun “Eğer Filistinlilerle İsrail barış yaparsa Suudi Arabistan İsrail`le ilişki kurmak ister” şeklindeki sözüne karşılık ise şu cevabı vermişti:

“Bu doğru değil, biz bugün Sünni Arap ülkeleri ile aynı gemide yer alıyoruz. Biz, İran gibi ortak düşmanlara sahibiz. Şii ekseni, Müslüman Kardeşler ve küresel cihat gibi... Bu yüzden İsrail-Filistin çekişmesini bu meseleye katmak yanlıştır.”

*          *          *

Katar-Suudi krizi ile başlayan yeni süreç üzerine Moşe Yaloon yine ilginç açıklamalar yaparak şu görüşleri öne sürüyordu:

“6 gün savaşı sırasında bize karşı koalisyon kurup bizi yok etmek isteyen Araplar, bu gün kendilerini bizimle aynı gemide görüyorlar. Bugün Katar dışındaki Sünni Arap ülkeleriyle aynı gemide hareket ediyoruz. Bunun sonucu olarak da İran'ı bir numaralı düşmanımız olarak görüyoruz.” 

*          *          *

“Sünni Araplarla” aynı gemiye binip “İran ve Şii ekseni” üzerinden bir cephe açmak, son on beş yıldır İsrail ve Amerika`nın öncelediği en etkili ajanda haline geldi. Bu ajanda, Şiisiyle Sünnisiyle tüm İslam dünyasının önemsediği Siyonizmin güvenlik ve yayılmacılık tehlikesini öncelik olmaktan çıkardı, Müslümanları korkunç bir mezhepçi girdaba mahkum etti. Bu durum şüphesiz ki Siyonizm için büyük bir kazançtı. Ama Kaptan Moşe`nin siyonizm gemisine binen “Sünni Araplar” için bu politikanın hiçbir kazancı olmadığı gibi hiçbir karşılığı da yoktu.

Moşe`nin sınırlarını tayin ettiği politikalar doğrultusunda;

Irak darmadağın edildi, İslam dünyasının kazancı sıfır.

Suriye harabeye çevrildi, İslam dünyasının kazancı sıfır.

Mısır`a diz çöktürüldü, İslam dünyasının kazancı sıfır.

Yemen`in durumu içler acısı.

Libya hakeza…

Filistin / Gazze unutulmaya yüz tuttu.

Türkiye, ateş çukurunun kenarından döndü; Katar ateş çukuruna itilmek isteniyor.

Sadece bu da değil.

“Sünni Arapları” Kaptan Moşe`nin gemisine bindirme politikaları sadece belli başlı bazı ülkeleri yıkıma uğratmakla kalmadığı gibi, “Sünni Araplarla” da sınırlı kalmadı. Yaşanan durum Müslümanların zihin dünyasını, tevhidi bakış açılarını da darmadağın etti. Zihin dünyamızda “Düşman / işgalci” tanımı değişti. İşgalci Siyonizm, düşman listemizin dışına itildi. Bazen İran, bazen Türkiye, bazen Katar, bazen Suudi, bazen Sünni, bazen Şii İslam dünyasının “düşman listesinde” birbirleriyle yarıştırılır hale geldi/getirildi.

Ancak;

Bugün Katar üzerinden yaşanan ve şahit olduğumuz ayrışma, Siyonist menşeli bu mel`un politikanın duvara tosladığını göstermiştir.

Ulusal/bölgesel/küresel politikaların değişmez bir huyu vardır. Belirlenen politikalar sürdürülebildiği oranda uygulayıcı aktörleri arasında “birlik” görüntüsü sergiler. Duvara tosladığında ise iftilaflar, suçlamalar, çatışmalar, deşifreler baş gösterir.

Katar-Suud ihtilafı, kısa sürede bazı kirli işleri deşifre etmeyi başardı. BAE Büyükelçisinin maillerinin servis edilmesi, BAE-PKK ilişkisi ve en son 2005`teki Hariri cinayeti…

Ama bunlar yeterli değil.

Açığa çıkan kirli ilişkiler, zihnen esir alınan Sünni dünyasının birçok unsurunun Kaptan Moşe`nin gemisini terk etmeye vesile olsa da, ifşa olmasını beklediğimiz daha nice kirli iş ve ilişkiler önümüzde duruyor.

Mesela israil`in 2006`da Lübnan`a yönelttiği kirli savaş.

Mesela 2008/2009`da Gazze`ye tahmil edilen katliam operasyonu.

Mesela Arap Baharı sürecindeki kirli manevralar.

Mesela Sisi darbesinin perde arkası.

Mesela Suriye üzerine yürütülen kirli ajandanın perde arkası.

Mesela 15 Temmuz darbe girişimi ve en son Katar`a yönelen aforizma…

Çünkü buralar üzerine yürütülen kirli tezgâhların tümü Kaptan Moşe`nin gemisinde karara bağlanıp uygulanıyordu.

Umarız ki yaşanan süreçte perde arkasına gizlenmiş tüm kirli ilişkiler Katar vesilesiyle ortaya çıkar da, Kaptan Moşe`nin gemisi su almaya başlar.