• DOLAR 32.527
  • EURO 34.85
  • ALTIN 2487.781
  • ...

Daha önce yazdığım bir yazıda mutluluğumuzun gözümüzde olduğundan bahsetmiştim. Özetle demiştik ki kişi güzeli, nimeti, lütfu, iyiliği görecek ki bu görmeden hâsıl olan bir sevinç, bir huzur dalgası kalbine vursun, yüreğini bahar yapsın. Nankörlük bu görme yetisinin tamamına yakın bir kısmını saf dışı etmek olduğundan saadetin ciddi bir yekûnünü katletmektedir.

    Evet, atalar; nimeti, iyiliği görmeyene nankör ismi vererek mutluluğun gözümüzde olduğu gerçeğini bin yıllar öncesinden tespit etmişlerdir. Evvela nankör kişiye kör diyerek onunla gönlü hoş edecek her bir şey arasına perde koymuşlardır. Zira gönlün dışa açılan kapısıdır göz. Kimileri itiraz mahiyetinde gönül gözünden bahsedip bir şeyler söyleyebilir. Oysaki gönül gözü dediğimiz şey, maddeyi madde arkasındaki şeylerle birlikte gören gözdür. Oysaki nankör, gözünün içine içine giren şeyi görmüyor ki bir de kalkıp arkasındakini görebilsin.

     Nankörün maddi gözünün sağlam olması körlüğünü ortadan kaldırmaz. Çünkü maddi açıdan sağlam göz bakma işini sağlam olarak yapar ama görme işi sadece bakmakla hal olacak bir şey değildir ki... Görmek, baktıklarımız arasında üzerinde odaklaştıklarımızdır. Başka bir deyişle, bir bakışla milyonlarca şey göze göz kırpar ama göz, sadece kendisinin göz kırptığı birkaç şeyi görür. İşte nankörün farkına varıp güzelliğine göz kırptığı şey sayısı oldukça azdır. Dahası, nankör müşkülpesenttir (zor beğenen). Faraza bir şeyi görüp beğense de bu defa da o şeyin cüzleri arasında sıkıntı yaşar. O şeyin en olmadık taraflarında kusur bulur. Mesela o biçim bir ev almıştır ama nasıl bulmuşsa kapı kolundan, musluktan, fayanslar arasındaki derzollun renginden ya da elektrik düğmesinin yerinden memnun değildir.  Serçe parmağı göze yaklaştırıldığında koca bir dağı görünmez kıldığı gibi o da bir iki küçük kusurla koca bir güzelliğin zevkinden mahrum kalıverir.

       Nankör, Allah'ın sayısız nimetlerini ve insanların iyiliklerini görecek bir gözden mahrum olduğu için buna eşdeğer cevaplar vermiyor. Peki, bu teşekkürlerle cevap vermeyiş en çok kimi vuracaktır acaba? Karşı taraf da ebetteki çok rahatsız olacaktır ama bir zaman sonra herkes "Allah seni bildiği gibi yapsın." deyip ondan uzaklaşacaklardır. Bu devam eden uzaklaşmalar neticesinde kişi "tek û tenha" cehennemine atılacaktır.  Tek û Tenha cehennemi… Bir zaman sonra vicdanın kişiye söyleyeceği sen filancaya falancaya nankörlük ettin azarlamaları ise işin cabası. Paran ve sosyal kariyerin sayesinde bir süreliğine tek û tenha cehenneminden firar etsen bile seni yiyip bitirecek bu azarlamalardan yakanı asla kurtaramayacaksın.

   Biliyor musun, kendisi yarı aç yarı tok yatsa da "Bu gece çocuklarım tok yattı." deyip mutlu olan milyonlarca insan var. Niye biliyor musun? çünkü çocuklar dün aç yatmıştı. Dünyada milyonlarca mülteci, milyonlarca aç var ama bunları bilmiyorsun. Daha doğrusu hesabına gelmediği için biliyorsun da bilmiyorsun. Senin bir bildiğin ha bire zengin olanlar. Sana bir şey söyleyeyim mi? Çok acı çekeceksin vesselam.

     Unutma," Şükürler olsun bu gece de çocuklarım tok yattı." Deyip mutlu olma sanatını öğrenmedikçe mutsuzluk ilminde kademe atlamaya devam edeceksin.        

Yazarın Diğer Yazıları